• resmi ilanlar

Mesaj Defteri

Mesaj yaz
  • ismail mert16.12.2009 14:00:00

    Sayın İmdat ASLAN bey güzel konulara değiniyor. Ama iğneyide biraz kendine batırdıktan sonra bu yazılaraı kalem alsa daha uygun olacağını düşünüyorum. -"Öyle ya, satılan devlet birikimleri?" dedikten sonra MHP döneminde Türkiyenin ne kadarının başkalarına satıldığını hatırlamasını. İktidar Satış Gayri Menkul Satılan toplam alan Sayısı (bin metrekare) CHP Hükümetleri 2.208 70.971 DP Hükemetleri 1.405 33.651 Askeri Darbeler 2.770 14.468 AP-DYP 4.921 15.036 ANAP 8.830 13.462 MHP-DSP-ANAP 9.248 9.725 AKP 29.517 15.178 - "Öyle ya, BOP?un asbaşkanlığının bu ülkeye verdiği onarılmaz zararlar ve zayiatlar?" dedikten sonra Kızılay gibi devlet kurumlarında. Ancak MHP’li bakan Osman Durmuş’un deprem döneminde yabancı ülkelerden (özellikle Yunanistan ve Ermenistan’dan) gelen yardımları reddettiğini hatırlamasını Güçlü görünmek adına yapılan ve insanların hayatlarını hiçe sayan bu davranış kimbilir kaç kişinin ölümüne sebep olmuştur? Veya Avrupada yasaklanan bazı ilaçlar için "ben yıllardır kullanıyorum bir şey olmuyor" diyebilen bu bakan ile ilgili bir haber ise oldukça trajikomik: "sağlık bakanı osman durmuş’un bolu’da açılışını yaptığı hastanede muayene ederek, ’senin bir şeyin yok.’ dediği hastaya bağırsak kanseri teşhisi konularak ameliyat edildigini hatırlamasını. -Öyle ya, etnik kimlikleri kaşıyarak 1000 yıllık kardeşliği tersine ateşlemek ve ateşleyenlerle aynı paralelde siyaset taşeronluğu yapmak? veya Öyle ya, Barzani, Talabani, Ermenistan ilişkileri? dedikten sonra Terörist başını asmayacaklarını belirten 12 OCAK 2000 tarihli karar metnin altındaki imzayı hatırlatırım. (Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz imzasını taşıyan ’Karar Metni’nde, ’Koalisyonu oluşturan DSP, MHP ve ANAP’ın genel başkanları, bugün(12 Ocak) Başbakanlık’ta yaptıkları toplantıda, AİHM’in teröristbaşı Abdullah Öcalan hakkındaki kesinleşmiş idam cezasının infazının bir süre ertelenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararını ayrıntıları ile değerlendirmişlerdir. Bilindiği gibi Türkiye’nin de yargı yetkisini kabul etmiş olduğu AİHM’in Türk yargısınca verilmiş kararları değiştirmesi hiçbir şekilde sözkonusu değildir. Anayasamızdan ve uluslararası taahhütlerimizden kaynaklanan süreç tamamlandığında, dosya gereği için ivedilikle TBMM’ye gönderilecektir’ deniyor. ) Bu örnekler dahada çoğaltılabilir. Ya İmdat ASLAN bey iğneyi ilk önce kendinize batırın sonra çuvaldıza razı oluruz. Saygılarımla
  • baris onder15.12.2009 14:00:00

    19 ARALIK YAKLASIRKEN Bilindigi gibi, DHKP/C ve benzeri organizasyonlar yillar boyu cezaevlerini, ideolojik egitim alanina dönüstürerek toplumsal huzursuzluklarin artmasina neden olan terör merkezleri haline getirmislerdi. Cezaevlerinin birer terör yuvasina dönüsmesinin engellenmesi, tutuklu ve hükümlülere daha insanca yasam alanlari olusturulmasi için ?F Tipi? cezaevleri kurulmustu? Bu gelisme üzerine terör örgütü DHKP/C, 122 genç insanin hayatini kaybetmesiyle sonuçlanan, ?Ölüm Orucu Eylemleri?ni baslatmisti? Günümüzde, ?F Tipi? cezaevi uygulamalari ve insan haklari kavraminin sadece ideolojik ve siyasi çerçeveden ele alinarak, terör örgütlerinin çikarlari dogrultusunda kullanildigi açikça görülmektedir. Avrupa İskenceyi Önleme Komitesi?nin 11 Mart 1977 tarihli karari ile ?kogus? sistemi yerine, ?F Tipi? olarak adlandirilan Avrupa normlarina uygun ?oda sistemi? cezaevlerine geçilerek, yüz kisilik büyük kogus sistemi kaldirilmis ve bunlarin yerine küçük odali modern cezaevi sistemine geçilmistir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi?nin, 12 Subat 1987 tarihli ve 87/3 sayili Tavsiye Kararinda, Avrupa Cezaevleri Kurallari?nin 14. maddesi geregince tutuklu ve hükümlülere kisisel odalar verilmesi karari alinmistir. AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Es Baskani Daniel Cohn-Bendit, Avrupa Parlamentosu heyetinin, cezaevlerine yaptigi ziyaret sonrasindaki açiklamasinda, ?F Tipi? cezaevi sistemine geçilmesini dogru bulduklarini saklamaya gerek görmediklerini? ifade etmisti. (Die Tageszeitung 09 Haziran 2001) Bu kapsamda kurulan ?F Tipi Cezaevlerinin? Avrupa?daki benzerlerinden çok daha iyi kosullar içerdigi görülmektedir. Öte yandan bazi Bati ülkelerinin cezaevi kosullarina göz atacak olursak; Almanya cezaevlerinde kalan DHKP/C üst yöneticilerinin cezaevlerinde çok sikintili günler yasadiklarindan, tecrit kosullarinin ruhi dengelerini bozdugundan, dil bilmedikleri için dislandiklarindan ve en zaruri ihtiyaçlarini dahi karsilayamadiklarindan, psikolojilerinin bozuldugundan, cezaevi saglik kosullarinin çok kötü oldugundan, yabanci düsmanligina maruz kalarak sürekli darp edildiklerinden sikâyetçi olduklari? Baden-Württemberg Eyaleti?ndeki Offenburg Cezaevi?ne, Almanya tarihinde ilk defa cep telefonlarina karsi sinyal bozucu sistemin yerlestirildigi, bunun için sisteme bir milyon avro harcandigi, ayrica cezaevinde asiri güvenlik önlemleri alindigi(Jungewelt Internet Sitesi 27 Agustos 2009) belirtiliyor. Fransa?da ise, uluslar arasi cezaevi gözetim merkezi (OIP)?nden yapilan açiklamada; cezaevlerinin alarm verdigi, cezaevlerinde intihar vakalarinin önüne geçilemeyecek hale geldigi belirtilerek, bu yil (2009) içinde 88 mahkûmun intihar etmis oldugunun tespit edildigi kayit ediliyor. (Liberation Gazetesi 13 Agustos 2009 ) 11 Agustos 2009 tarihinde Belçika?nin Jamioulx cezaevinde hayatini kaybeden tutuklu Mikail Tekin’e yapilan otopsi sonunda, ölüm nedeninin ?fiziksel siddet? oldugunun açiklandigi hala hatirlardadir? Jamioulx cezaevinin 280 yatak kapasitesine karsin, 440 tutuklu bulundugu, yasam kosullarinin insanlik disi oldugunun tarafsiz kuruluslarca açiklandigi da bilinmektedir. Belçika Insan Haklari Dernegi (LDH), ülkedeki insan haklari ihlallerinin giderek arttigina isaret eden kapsamli yillik raporunda, Avrupa Konseyi ve BM kurumlarinin da Belçika?yi cezaevleri konusunda uzun yillardir uyardigini hatirlatmisti. ?Avrupa Konseyi Insan Haklari Komisyonu? da yaptigi denetlemelerin ardindan, Belçika?daki cezaevlerinin durumunun ?içler acisi? oldugunu gündeme tasidi. Bunun üzerine hükümet, suç isleyen kisilere sosyal hizmet cezalari verilmesi yöntemine agirlik kazandirdi ve ?elektronik bilezik? sistemiyle mahkûmlarin uzaktan kontrol sistemiyle takibini öngören bazi tedbirler almaya mecbur kaldi... Ingiltere?de bir özel cezaevine gardiyan olarak giren The Guardian Gazetesi muhabiri, cezaevinde uyusturucudan rüsvete pek çok kanunsuzlugun yapildigina sahit oldu... Ve Guardian muhabiri, Londra?nin Warwickshire bölgesindeki Rye Hill cezaevinde mahkûmlarin kolayca uyusturucu ve cep telefonu bulabildiklerini, bunun için de cezaevi görevlilerine rüsvet verdiklerini yazdigi yazida dile getirdi. Ingiltere?de siddet olaylari artarken, cezaevlerindeki mahkûm sayisi da rekor seviyeye ulasarak 80 bini asmis durumda. İlgililer önlem alinmamasi durumunda bu sayinin önümüzdeki yillarda 100 bini bulacagina dikkat çekerek cezaevi kosullarinin giderek kötülestigine isaret ediyor. Londra?daki Wandswortn cezaeviyle ilgili teftis sonuçlarini açiklayan ceza ve tevkif evleri müfettisi Anne Owers ise, her 8 mahkûmdan birinin tekme-tokat dayak yedigini, kötü muameleye maruz kaldigini, yerlerde yattigini dile getirmisti. Fransa?da cezaevlerine düsenlerin durumu ise tamamen içler acisi, Avrupa Konseyi?nin raporunda, Fransa?nin insan haklari sicili yerden yere vurularak, cezaevlerinin asiri dolulugu ve ciddi insan haklari ihlallerinin yasandigi belirtiliyor. Örneklerde görüldügü gibi ?Insan Haklari? ve ?Cezaevleri? konusunda ?F Tipi? cezaevlerini sinirsiz bir sekilde elestirenleri ve her yil 19 Aralik?ta gündeme tasimaya çalisanlari, Avrupa ülkelerindeki cezaevi kosullarini dikkate alarak, objektif davranmaya, insan haklari kuruluslarimizi da insan haklari ihlalleri karsisinda duyarli olmaya çagiriyorum. Baris ÖNDER
  • tarık emre15.12.2009 14:00:00

    ALMANYA?da yaşayan Türklerin önde gelen sorunlarından biri; Türkçenin konuşulması ve yaygınlaşabilmesi için Türkçe yayın yapan kurumların kapanmaması, yayınların sınırlandırılmaması. ?Almanya?da Türkçe Medya Nereye Gidiyor?? başlıklı toplantıda da bu konular konuşuldu, tartışıldı. Toplantıyı, Berlin-Brandenburg Türk-Alman İşadamları Birliği TDU düzenledi. Toplantıyı, Berlin Kültür Senatörlüğü tarafından ödenekleri kesilen Tiyatrom?un müdürü Yekta Arman yönetti. Katılımcılar, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Başkanı Gürsel Köksal, Berlin Radyo ve Televizyon (RBB) Üst Kurulu Başkan Yardımcısı ve Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası (TD-IHK) Başkan Yardımcısı Suat Bakır, Türk televizyonları ve medya ekonomisi üzerine araştırmalar yapan Berlin-Brandenburg Yürütme Kurulu Üyesi Çiçek Bacik ve serbest gazeteci Erhan Merttürk... ATGB Başkanı Gürsel Köksal, Almanya?daki Türk toplumunun kendi kültürüne ve diline sahip çıkmasının öneminin vurgulandığı toplantıda bu ülkedeki kamu yayıncılığının Türkçeye sınırlama getirmesini ya da Türkçe yayınların kesilmesini, son bir yıl içinde yoğun bir şekilde gözlemlediklerini, bunun bir tesadüf olmadığını, Türkçe yayın yapan medyaya ihtiyaç duyulduğunu ve anadilin bir insan hakkı olduğunu söyledi. Köksal, Kıbrıs?tan İngiltere?ye 250?ye akın medya emekçisinin üye olduğu ATGB, bu hedeflerini yoğunlaştıracağını belirtmiş. * * * BERLİN konsolos muavini Mert Doğan?ın söyledikleri ilgi çekiciydi. Hindistan?daki görevinden buraya atanan Mert?e göre Hindistan?da 25?e yakın dil konuşuluyor, yazılıyor. Almanya?da yaşayan Türklerin Türkiye?de yaşayan Türkler kadar anadillerini güzel, etkili ve akıcı kullanmalarının sağlanmasının gerektiğini belirtiyor. Türkiye?den gelen Türkçe ve Türk kültürü öğretmenlerinin de bu konuda ne kadar etkili olduğunu söyledi. Hiç kuşkusuz bu öğretmenlerin Türk kültür ve edebiyatını öğretmelerine de imkân tanınması gerekiyor. Almanya ziyaretlerimde bunun gereğini hep hissettim. Geride bıraktığımız yıllarda, oraya giden birçok öğretmenin hem oradaki Türklere hem de yazdıklarıyla Türk edebiyatına ne kadar yararlı olduklarını hepimiz biliyoruz. Türk edebiyatının iyi kitaplarının Almancaya çevrilmesini de bu açıdan gerekli görüyorum. Çünkü o zaman Almanlar bu edebiyatın ışığında Türkleri, Türkiye?yi tanıyacaklar. Hep yazdığım gibi, Yunus Emre Kültür Merkezleri de orada yaşayan Türklerin dillerini geliştirmeleri, Türk edebiyatı ve kültürünü izlemeleri açısından son derece önemli faaliyetler yerine getirecektir. Ancak Türk medyasının bu konuyu gündemde tutması, yardımcı olması sorunun çözümü için kuvvetli bir destek aracı. Almanya?daki Türklerin bir başka yakınmasını da yazmak gerekiyor. Dernekler, kurumlar, sivil toplum örgütleri toplantılar düzenliyor, Türk medyası da bunu topluma iletiyor. Ne yazık ki, konuşmacıların altını çizdiğine göre, Alman medyası buna yer vermiyor. Bunun da sağlanması için çalışmak gerekiyor. * * * YILMADAN bu çabaları sürdürmek gerekiyor.(D.H.)
  • Meltem ÇAĞLAR15.12.2009 14:00:00

    İŞYERİNDE PSİKOLOJİK ŞİDDET (=MOBBİNG) Özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulamasıdır. (=Mobbing) Duygusal bir saldırıdır. Herhangi bir kişiye yönelen saldırganlıktır. Kişiyi iş yaşamından dışlamak amacıyla kasıtlı olarak yapılır. Kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla başlar. İşyerinde Psikolojik Şiddet uygulayan kişi ima ve alayla, karşısındakinin toplumsal itibarını düşürmeye yönelik saldırgan bir ortam yaratarak kişiyi işten ayrılmaya zorlar. Bir araştırmaya göre işyerinde psikolojik şiddet, kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda, okullarda ve sağlık sektöründe daha yaygındır. Yüksek işsizlik oranları ve dolayısıyla çalışanın değersiz görülmesi işyerinde psikolojik şiddetin artmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak her işyerinde ve her türlü kuruluşta rastlanabilir. Organizasyon bozukluğunun daha fazla olduğu işyerlerinde, disiplin getirmek, verimliliği artırmak, refleksleri koşullandırma (askeri disiplin) öne sürülerek yapılmakta ve meşrulaştırılmaktadır. Psikolog Michael H. Harrison, Ph.D., yakın zamanda ABD?de 9.000 kamu çalışanı üzerinde yapılan araştırmada, kadın çalışanların % 42?sinin, erkek çalışanların ise % 15?inin son iki yılda zorbalığa uğradığını, bunun kayıp zaman ve verimlilik açısından 180 milyon dolara mal olduğunun hesaplandığını belirtiyor. Leymann İsveç?te intiharların % 15?inin mobbing kaynaklı olduğunu söylüyor. İşyerinde Psikolojik Şiddete uğrayanların genel özellikleri ; ? İşini çok iyi, hatta mükemmel yapan; ? İlişkileri olumlu olan ve çevresindekilerce sevilen; ? Çalışma ilkeleri ve değerleri sağlam, bunlardan ödün vermeyen; ? Dürüst ve güvenilir, kuruluşa sadık; ? Bağımsız ve yaratıcı; ? Zorbanın yeteneklerinden üstün özelliklere sahip olan kişilere yöneliyor. Ama kimi zaman, işyerinde sessiz, iletişim kuramayanlar da işyeri psikolojik şiddetinin hedefi olabiliyor. Zorbalar ise, aşırı kontrolcü, korkak, nevrotik ve iktidar açlığı olan kişiler olarak tanımlanıyor. (Leymann) İşyerlerinde Psikolojik Şiddet uygulayan kişilerin ve kurbanların kişilik özellikleri ve işyeri koşulları işyeri psikolojik şiddetinin nedenlerini açıklıyor. Leyman bunları dört başlık altında topluyor: 1. Kişileri grup kuralını kabul etmeye zorlamak 2. Düşmanlıktan hoşlanmak 3. Can sıkıntısı içinde zevk arayışı 4. Önyargıları pekiştirmek Ek olarak İşyerlerinde Psikolojik Şiddet uygulayanın kötü kişiliği ve patron olarak bunu hak olarak görmesi, şişirilmiş benmerkezcilik, narsist kişilik, çocukluk travmaları da sayılabilir. Bodsky Taciz edilmiş çalışan adlı kitabında, ?taciz ya da rahatsız etme, insanların kendilerini ayrı tutma ve ayrıcalıklarını koruma için kurulu bir işleyişin olmadığı zaman başvurdukları bir yoldur? şeklinde tanımlamaktadır. İşyerlerinde Psikolojik Şiddet davranış biçimleri sınıflandırılması 1. Kendini göstermeyi ve iletişim oluşumunu etkilemek: Sözünüz kesilir, yaptığınız iş sürekli eleştirilir, jest ve bakışlarla ilişki kesilir, yazılı ve telefonda tehditler vs. 2. Sosyal ilişkilere saldırı: Kimse sizinle konuşmaz, diğerlerinden ayrılmış bir işyeri verilir, çalışanların sizinle ilişkiye geçmeleri yasaklanır, orada değilmişsiniz gibi davranılır. 3. İtibarınıza saldırı: Arkanızdan kötü konuşulur, asılsız söylentiler çıkarılır, kararlarınız sürekli sorgulanır, özgüveninizi olumsuz etkileyen bir iş yapmaya zorlanırsınız. 4. Kişinin yaşam kalitesi ve mesleki durumuna saldırı: Hiçbir özel göreviniz yoktur, sürdürmeniz için anlamsız ve sahip olduğunuzdan daha az nitelik gerektiren işler verilir, işiniz sürekli değiştirilir, özgüveninizi etkileyecek şekilde işler verilir. 5. Kişinin sağlığına doğrudan saldırı: Fiziksel olarak ağır işler yapmaya zorlanırsınız, fiziksel şiddet tehditleri yapılır, doğrudan cinsel taciz ve fiziksel zarar görürsünüz. İşyerlerinde Psikolojik Şiddet, işin akışına ya da bir davranışa ilişkin bir anlaşmazlıkla başlar. Daha sonra zorbanın saldırgan eylemleriyle devam eder, saldırganlığa zorbanın dışında yönetim veya iş arkadaşları da katılabilir. Bir sonraki aşamada kurban, sorunun kaynağı, problemli ya da akıl hastası olarak damgalanır. Süreç, işe son verilmesi ya da kişinin ayrılması ile tamamlanır. Bu sonuç, çoğunlukla İşyerlerinde Psikolojik Şiddetin bitmesi anlamına gelmez, çünkü benzer bir iş kolunda çalışmak zorunda olan kişi kötü huylu, asi ya da işten anlamaz olarak damgalanarak referansları kirlenmiş olur. Çalışanların karşılaşabileceği olaylar 1. Çalışanların şerefi, doğruluğu, güvenilirliği ve mesleki yeterliliğine saldırılar başlar. (Mesleki yeterlilik sorgulandığı zaman bu, o kişiye güvenilemeyeceği anlamına da gelir. Eğer kişiye güvenilmiyorsa yaptığı iş de değersizdir, kendisi de..) 2. Olumsuz, küçük düşürücü, yıldırıcı, taciz edici, kontrol edici iletişim kurulur. (Verilen süre içinde başarılması zor görevler vermek, izole edilmek, bilginin saklanması, kuralların sıkça değiştirilmesi.) 3. Doğrudan ve dolaylı, gizli veya açık yapılması. (Göz teması kurulmaz, kişi tutarsız gösterilir, görmezden gelinir, yetkileri azaltılır.) 4. Bir veya birkaç kişi tarafından yapılması. (Bu duruma bazen yöneticiler ve çalışanlar da katılır.) 5. Sürekli, çoklu ve sistemli bir biçimde zaman içinde yapılması. (İşyerlerinde Psikolojik Şiddetin sıklığı ve süresi zararı büyütür.) 6. Hatalı olanın kurbanmış gibi gösterilmesi. (Aniden yetersizmiş gibi gösterilen kişiyle ilgili, önceden şikayet konusu olmayan bazı hatalar sorun yaratmaya başlar.) 7. Kurbanın itibarını kaybetmeye, kafasını karıştırmaya, yıldırmaya, yalıtmaya yönelik olması ve teslim olmaya zorlaması. (Utandırma eylemleri yapılır.) 8. Kişiyi dışlama niyetiyle yapılması. 9. İşyerinden ayrılmayı kurbanın tercihiymiş gibi göstermek. 10. Örgüt yönetimi tarafından hoş görülmesi, kışkırtılması, teşvik edilmesi. (Çare aramak için başvurulan merciler kişiyi reddeder.) yönetimin desteklemesi Kurbanın üzerindeki etkileri İşyerlerinde Psikolojik Şiddet insanın mesleki bütünlük ve benlik duygusunu zedeler, kişinin kendine yönelik kuşkusunu artırır, paranoyaya ve kafa karışıklığına neden olur, kurban kendine güven duygusunu yitirir, kendisini yalıtabilir, huzursuzluk, korku, utanç, öfke ve endişe duyguları yaşar. Mobbing, ağlama, uyku bozuklukları, depresyon, yüksek tansiyon, panik atak, kalp krizine kadar giden sağlık sorunları ve travma sonrası stres bozukluğu yaratabilir. Western Washington Üniversitesi profesörlerinden sosyal psikolog Gary Namie’ye göre, zorbalık kurbanlarının % 41?i bunalıma giriyor, kadınların % 31?i, erkeklerin % 21?i Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD) teşhisiyle bir kez daha işyerine dönemeyerek çalışamaz oluyor. Tam anlamıyla çalışanın kuruma ve topluma olan katkısı sıfırlanıyor. Durdurulabilir ya da engellenebilir mi? Durdurmak ya da engellemekten önce sorunun varlığını anlamak gerekir. Konu, Türkiye?de ne yasal olarak tanımlanmış ne de bilinen bir olgu haline gelebilmiştir. Sınırlı sayıda insan kaynakları uzmanı ve sayılı psikologun dışında çalışma bakanlığı böyle bir sorunu gündemine almamıştır. Bu durumda danışıldığında ya sorun anlaşılmayacak ya da işyerlerinin doğal bir süreci olarak görülecektir. Çünkü yaygın işsizlik ortamında başka birinin çalıştırılmak istenmesi mümkündür ve sırf bu nedenle bu tip davranışlar sergileniyor olabilir. İşyerlerinde Psikolojik Şiddet aslında sıkça karşılaşılan yıldırma kavramından çok uzak gibi görünmese de, yıldırma olgusu genel kabul görmüş ve engellenmesi için çalışılmayan bir konu olduğu için, hem olayın psikolojik boyutlarının hem de korunma ve önlemlerin öne çıkarılması açısında İşyerlerinde Psikolojik Şiddet kullanılmaktadır Yapılması gerekenler ? Zorbaya açıkça duruma itiraz ettiğinizi söyleyin, taciz edici söz ve davranışlarını durdurmasını isteyin. Yanınızda güvendiğiniz ve gerekirse tanıklık edebilecek bir iş arkadaşınız bulunsun. ? Olayları, verilen anlamsız emirleri ve uygulamaları yazılı olarak kaydedin. ? İlk fırsatta zorbayı yetkili birine rapor edin, eşitiniz ise üstünüze, üstünüz ise yönetim kurulu ve insan kaynaklarına durumu açıkça ve kanıtlarıyla bildirin. ? Gerekiyorsa, tıbbi ve psikolojik yardım alın. Hem yardımcı olacaktır, hem de kanıt oluşturacaktır. ? Şikayetiniz hakkında kuruluşunuz içinde ne yapıldığını araştırın. ? İş arkadaşlarınızla durumunuzu paylaşın, onlar da aynı şekilde rahatsız olabilirler, grupça başvurmanız daha etkili olabilir. Bunlar İşyerlerinde Psikolojik Şiddeti bir bütün olarak durdurmuyorsa hukuksal başvuru için elinizde yeterince malzeme toplanmış olur. Suç olarak tanımlanması da uygulamaların azalmasında katkı sağlayacaktır. Hem zorbaların geri çekilmesini sağlayacak hem de kurbanların çaresiz kalmasını engelleyecektir. Avrupa’da konuyla ilgili çok sayıda dava bulunmakta ve ağır para cezaları uygulanmaktadır. Benzer davaların Türkiye?de de açılmasının sağlanması, İşyerlerinde Psikolojik Şiddeti konusunda bir bilinç oluşturulması ve işverenin keyfi davranışlarının sınırlandırılması ve son kertede ortadan kaldırılması, sendikaların bu konuda etkinliklerinin artırılması İşyerlerinde Psikolojik Şiddetin azaltılması yönünde önemli bir adım olacaktır. Türkiye’de İşyerlerinde Psikolojik Şiddet davaları açılmaya başlanmış olup, Şubat 2006’da Jeoloji Mühendisleri Odasına dava açan Tülin Yıldırım bu davayı Aralık 2006’da kazanarak ilk örneği oluşturmuştur. JMO tarafından Yargıtay’a itiraz edilen karar, mahkeme tarafından da Temmuz 2008’de onanması ardından hukuki olarak İşyerlerinde Psikolojik Şiddeti davalarının önünü açmıştır. Dr.Meltem ÇAĞLAR Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şube Müdürü İl Sağlık Müdürlüğü/ BOLU Kaynaklar ? Çobanoğlu, Şaban, Mobbing/İşyerinde Duygusal Saldırı ve Mücadele Yöntemleri, (İstanbul: Timaş Yayınları, 2005). ? Davenport, Noa/ Schwartz, Ruş Distler/ Elliott, Gail Pursell (Çev.: Osman Cem Önertoy), Mobbing, İşyerinde Duygusal Taciz, (Sistem Yayıncılık, 2003). ? Tınaz, Pınar, İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), (İstanbul: Beta Yayınları, 2006).
  • pepino14.12.2009 14:00:00

    Önemli; Filiz makarna karşısında Bolu ilimde bulunan bir firmaya ait servis aracı kaza yaptı kaza esnasında yaralanma ve maddi hasar meydana gelmiştir.Ölüm olmadığı için sevindik.Bu yaralanma söz konusu olduğunda tıbbi yardım ve hastane demokrasisi uygulanmaktadır.Çalışan kişinin sosyal güvencesi önemli arada o kadar vahim bir aldatmaca çıkıyor ki, bunun durumunu siz değerlendirin.Bolu parti il başkanı,bilgisayar firmasında çalışan personelini yaptırmakta olduğu binada çalışan amale diye kayıtlarda belirtiliyorsa nerde bunun vatandaş değerleri nerde il başkanlığı son derece çıkarcı ve disiplinsiz bir yapıya sahip olduğunu belirtir.Üzülerek belirtiyorum ki AKP partisi bu yapıda ve beyinde insanlar ile sizleri ve diğerlerini kandırmaya devam ediyor.
  • vatandaş14.12.2009 14:00:00

    abant izzet baysal üniversitesi öğrencileriyle vatandaş olarak gurur duyuyorum. Türkiyenin geleceği Türk gençleri. Bravo sizlere.
  • A.İ.B.Ü B.M.Y.O öğrencileri14.12.2009 14:00:00

    İmdat Aslanın ve Işın Erşenin yaptığımız şehit yürüyüşü ile ilgili yazılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
  • Cevat K.14.12.2009 14:00:00

    makiniste katılıyorum demokrasi demek bu ülkenin hassasiyetleriyle oynamak değildir.Kimse bu ülkeyi ve bu milleti aptal yerine koymasın.
  • Fırtına13.12.2009 14:00:00

    Dıt kartla anlaşma yapılmasının gerekçesi nedir. Birileri söylese de öğrensek.
  • Necip S. Hoşver13.12.2009 14:00:00

    Sivil toplum kuruluşlarının değerli yöneticileri, DTP dışındaki tüm partilerimizin il başkanları; sizlere sesleniyorum. Çok yakında bir yürüyüş düzenleyelim. 7 şehidimize saldıranları kınayalım, lanetleyelim. Bir çok ilde yürüyüşler yapıldı. Biz de aynısını Bolu’da yapalım. Duyarlılığımızı ve kararlılığımızı hep birlikte ortaya koyalım. Saygılarımla...
  • vatandaş12.12.2009 14:00:00

    üniversite öğrencilerinin prostestosunu gönülden destekliyorum. zaten bu ülkeyi gençliğin vereceği karardan başkası kurtaramaz at gözlüğü takıp gezenler indirin o gözlükleride etrafınıza bir bakın ne oluyor ne bitiyor. vatan elden gitti gidiyor yarın aklınız başınıza geldiğinde herşey çok geç olacak bizim topraklarımızda cirit atan bu şahsiyetsizlere cevabımızı bir tokat gibi bizler vermeliyiz. vatan hainlerine hayır demeliyiz. idam yasası gelmeli ve hepsi temizlenmeli. Bu vatan kolay alınmadı kolayda verilemez. gebermesi gereken varsa geberecek bunun başka çaresi yok.
  • vatandaş12.12.2009 14:00:00

    dıt kart hizmete girdide, neden bank asya ile işbirliği yapıldı sayın belediye başkanı buna bir cevap verseniz önce. o banka kimin bunu biz biliyoruz siz kendiniz telaffuz ediniz duyalım.Bu iş hiç hoş olmadı milleti bir çocuğa bayram şekeri verir gibi kandırmayın kimleri zengin ediyorsunuz milletin parasıyla hesap veriniz.
  • vatandaş11.12.2009 14:00:00

    akp dtp ve pkk sanki elbirliğiyle işbirliği yapmışcasına istediklerini yapıyorlar. Vatan 7 şehit vermiş bir genç kızımız yanmış ölmüş kimin umurunda tayyip gezme sevdasında obamadan direktif alıcam diye koşa koşa gitti yanında çantası (eşi) neden bir akp li çıkıpta adam gibi bir başsağlığı dahi dileyemedi. Hani herşey Türkiye içindi çalışmalarınız bizler içindi ali ercoşkun? lüzumsuz konulara ağzınız laf yaparken neden bu 7 aslan gibi şehidimiz için o ağzınız bir tek kelime etmedi söylermisiniz? hiçmi içiniz cız etmedi. ağlamaktan gözlerimiz şişti sizin vicdanınız hiçmi sızlamadı? peki sizin yokmu evladınız? Bu halk artık uyanmak zorunda. Yaşar Aksanında dediği gibi ( kanımızdaki genlerde değişmeden) bu hükümeti başımızdan defetmek bize düşüyor. Sandık önümüze geldiğinde son sözü halk verecektir size.Ne Mutlu Türküm Diyene!
  • Hakan Yavuz11.12.2009 14:00:00

    Boşversenize Bolu Çikolatasını falan.Onu satan adamlar köşe oldu zaten.Sen zar zor geçinen esnafa ne fayda sağlarsın onu düşün başkan.Bolunun bir derdi çikolatasımı yani !
  • VATANDAŞ11.12.2009 14:00:00

    Hüseyin Yardımcı isimli şehit babasının EŞBAŞKANIMIZA yazdığı mektup. Lütfen sonuna kadar okuyun? Teşekkürler Sayın Başbakanım?.. Bana bu yazının sonunda okuyacağınız şiiri yazmama ilham verdiğiniz için.., Nefret nedir bilmeyen ruhuma son bir yılda nefreti öğrettiğiniz ve hergün seyrettiğim haberlerde artık hiçbir şeyin beni şaşırtmamasını sağladığınız için, Bu akşam bana televizyonda bir şehit annesinin Arif?im nerde diyen feryadını dinlettiğiniz için? Vatani görevini yapan ve bir bacağını kaybeden bir gazinin protez bacağını çıkartıp benim gururum bu diyerek feryad edip kendisine verilen gazilik belgesini yere fırlattığını görmemi sağladığınız için? Yüzünün büyük bir kısmı yanık ve parçalanmış olan diğer bir gazinin benim gururum bu d iyerek yüzünü gösterirken gözümden süzülen yaşlar için? Onları affediyorsunuz elleri kolları serbest dolaşıyorlar benim oğlum toprak altında onu da affedin bana gelsin feryadını atan ANA?nın kanlı gözyaşları için? Bizim vergilerimizle bizden topladığınız paralarla 34 teroriste Cumhuriyet şenliklerini aratmayacak havai fişek ve lazer gösterileri eşliğinde kahraman nidalarıyla kendilerini adam sanmalarını sağladığınız için?. 100,000 kürt kökenli TÜRK vatandaşının zafer nidaları ile dans etmelerini ve yapmış oldukları miting?i Kürdistan Milli Marşı eşliğinde sonlandırıken, PKK bayraklarını TÜRKİYE semalarında dalgalandırdığınız için? Tüm ŞEHİT ve GAZİLERİMİZİ bu akşam bir kez daha şehit edip gazi bıraktığınız için???. Daha bitmedi sayın başbakanım? Siz ve diğerleri sayın öcalan diyor ya merak etmeyin biz o vatan hainine ve size içimizden her dakika sayıyoruz... Size kısaca kendimden ve atalarımdan bahsedeyim sayın başbakanım. Ben 400 yıl önce Karaman?da n Yugoslavya ya akıncı olarak gitmiş ve orada 400 yıl yaşayıp Balkan harbinde vatanını korumak için savaşmaya gelmiş babası Boşnak, annesi Arnavut kendisi önce TÜRK sonra Boşnak olan TÜRK vatandaşı Hüseyin?im. Herşeyden önce vatan ve Türkiye diye büyütüldüm. Türkiyemi Anamdan Avradımdan, Oğlumdan, Atamdan önde severek büyüdüm ve büyüyorum. Nazım?ın Kadınlar şiirindeki; Ayın altında kağnılar gidiyordu Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru??.. Mısralarındaki o kadınlardan birisi benim Büyük Halam dı. Büyük Amcam Çanakkalede şehit düştü. Dedem bizi İzmir’den Çanakkale’ye savaşmak için 24 gün nasıl yürüdüğünün hikayeleri ile büyüttü. Bize her zaman Vatan sevgisi aşılandı TEK VATAN... O da TÜRKİYE? Biz hep önce TÜRK?tük sonra Boşnak. Biz hiçbir zaman bölünmek, parçalanmak, ayrılmak, açılmak, kapanmak nedir bilmedik.Bunları n konuşulduğu yerlerde bulunmadık?.. Komşum Rum?du, Sınıf arkadaşım Ermeni,En iyi arkadaşım Kürt,Eniştem Giritli, Mahallemizin Teyzes i Kavalalı, İlk Ustam Tatar,Dedem Boşnak, Büyük babam Arnavut, ilk sevdiğim Macar, Evlendiğim Giritli??.. Ama hepsi ilk önce Türktü. Siz şimdi bizimle paylaşmadığınız bir karara varmışsınız adı açılım.Size benim çocucuğumun geleceği ile ilgili kararları alma yetkisini kim veriyor? Siz hangi güçle bizimle paylaşmadan bu Vatan?ın geleceği ile ilgili bu kadar derin kararları alabilme yetkisini buluyorsunuz kendiniz de? Size sizin dilinizde sesleniyorum başbakanım. Unutmayın sizden büyük ALLAH var?. Siz Hz.Ömer adeletini bilir misiniz başbakanım? Hani birisini hakkı yenildiğinde karar verecek iken kararı hakkı yenilene bırakan Hz.Ömer. Peki siz bu dağdan inen şaklabanları affederken bu vatan uğruna evlatlarını düğün dernek askere gönderip ALBAYRAK lı tabutlarla geri alan ANALAR’dan, BABALAR’dan izin aldınız mı? Siz bu insanların vebalini kaldırabilecek misiniz?.... Bu akşam televizyonda Cemal Süreya?nın şu şiirini okudunuz; Sizin hiç babanız öldü mü? B enim bir kere öldü kör oldum Yıkadılar aldılar götürdüler Babamdan ummazdım bunu kör oldum?. Şimdi ben size aynı soruyu aynı şiirin bir şehit anası ağzından okuyarak sorayım? Sizin hiç oğlunuz hain bir kurşundan öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum Yıkadılar aldılar götürdüler Oğlumdan ummazdım bunu kör oldum? Şimdi ben size soruyorum; sizin oğlunuz şehit düşseydi aynı kararı bu kadar rahat verip, dağdan inin gelin sizi kucaklayalım oğlumu öldürdünüz ama olsun unutalım der miydiniz? Gelsinler diyorsunuz kan akmasın bir daha.Sayın başbakanım biz küllerinden bir vatan yaratmış ecdadın çocuklarıyız. Şehidimizin ardından kan ağlar vatan sağolsun deriz. Bırakın o dağlarda kalsınlar o hainler biz onları o dağlarda gömeriz, ardından şehitlerimizin huzur bulmuş bedenleri ile gökkubeyi başlarına yerlebir ederiz .Bizim onların dönüşüne ihtiyacımız yok. Ama durum başka siz merak etmeyin farkındayız??. Dünyanın e n pahalı benzinini alıyoruz ağzımızı açmadık?.. En fazla vergisini ödüyoruz ağzımızı açmadık?.. Deprem oldu özel iletişim vergisi dediler vatan sağolsun dedik?.. Maaşımızdan %49 kesip ortalama yaşam ömrü 71 yaş olan vatanımızda 66 yaşında emekli olacaksın dediniz ağzımızı açmadık?.. 1,5 lira konuşulan telefon için 24 lira fatura ödedik gık demedik?.. Faturalarımıza güneydoğuda kaçak kullanılan elektiriğin bedelini eklediniz ödedik?.. Kız çocuklarını 14 yaşında satmasınlar diye KARDELENLER dediniz yardım ettik??.. Size şimdi bizden ??.. Bundan böyle bu VATAN?A verilecek evladım yok, ne olursa olsun umurumuzda değil, kürdistan da kurulsun amerikalı da gelsin vatanı alsın fark etmez?. Artık hiçbir bedel ödemeyeceğiz? Bundan böyle yurt dışlarında herkese Türkiye ve Türk insanını anlatmayı keseceğiz? Yada tüm bu medyadaki açılım şovları ile gaza gelip sokağa çıkıp önümüze gelen Kürt kökenli yada Alevi vatandaşları ö l düreceğimizi, birbirimizi katledeceğimizi?. Bundan sonra ne yaparsak yapalım nafile aman susalım başımıza bir dert gelmesin diyeceğimizi sanıyorsunuz ya! Biz bu oyuna gelmeyeceğiz Mister President. Biz sizin ve sizin akıl hocalarınızın ve diğerlerinin ne yapmaya çalıştığının FARKINDAYIZ?? Biz sizin pek tanımadığınız bir kurtarıcının çocuklarıyız ve biliriz ki TÜRK MİLLETİ ZEKİDİR. Bu yüzden bu defa bizi bize kırdırmanıza izin vermeyeceğiz. ALLAHIMDAN SİZİN GÖNÜL GÖZÜNÜZÜ AÇMASINI VE ŞEFKAT TOKATINI HAKKIYLA İNDİRMESİNİ DİLER???.. SAYGILARIMI SUNARIM??. Hüseyin Yardımcı?
  • Hulusi Ergin11.12.2009 14:00:00

    Memurlar eylem yaptığında copla, tazyikli suyla onları engelleyen güvenlik güçlerimiz PKK’lı teröristlerin Van’da karakolu, orduevini taşlamaları karşısında neden gereken tepkiyi göstermiyorlar. memurlar ve işçiler hak peşinde olan, devletine bağlı insanlarken onlara çok sert muamele yapılıyor. Oysa teröristler yakıyor, yıkıyor onlara sert muamele yapılmıyor. Ben bundan rahatsızım.
  • M.TÜRKEŞ11.12.2009 14:00:00

    "Vatandaş"rumuzu ile yazan ve"TÜRKEŞ öldü MHP bitti."Diye yazan sevgili kardeşim!Doğru,başbuğumuz her fani gibi öldü.Ama ardında, kaynağını orhun dan alan,Malazgirt te coşan,İstiklal Harbin de tarih yazan, Muhammed TÜRKEŞ ler,Ali TÜRKEŞ ler,Ayşe TÜRKEŞ ler,Nene Hatun TÜRKEŞ ler bıraktı.Ayrıca PAMUKOĞLU Paşamızı da seviyoruz.Bu memleketin hayrına bir taş koyanlara da saygı duyuyoruz.Saygı,selam
  • vatandaş11.12.2009 14:00:00

    sayın şatıroğlu akp açılım açılım dedide muhalefette çok farklı değil hani. lafla peynir gemisi yürümüyor maalesef. icraat lazım.Rahmetli Türkeş öldükten sonra mhp bitti. Şu an Türkiyede liderliğe yakışır dirayetli tek bir kişi görebiliyorum şahsım adına Hak ve Eşitlik partisi başkanı osman pamukoğlu boludan sonraki diğer illerdeki miting ve tv programlarınıda izledikten sonra gerçekten o liderlik makamını tek hakeden kişi osman pamukoğludur.
  • VATANDAŞ10.12.2009 14:00:00

    İŞTE AKP NİN CANINI SIKAN 7.000.000 KİŞİYE GİDEN MAİL Bir süreden beri internette mail gruplarında dolaşan bir mail var. İçeriğine baktığınızda bir takım bilgilerin toplandığı ve bunların " ilkler " diye sunulmasından ibaret. AKP Genel Merkezi’ nin canını oldukça sıkan bu maili bugüne kadar tam 7 milyon internet kullanıcısı okumuş. Yahoo ve Gmail mail gruplarında şu sıra en popüler içeriklerden birisini bu mail oluşturuyor. *İşte AK Parti’ nin canını çok sıkan o mail: Türkiye’ deki icraatlarının unutulmaması ve bakar körlerin gak guk etmemesi için Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP’ nin Türk siyaset tarihindeki bazı ilklerini hatırlatmakta yarar görüyorum. *1- İlk defa bir Başbakan " Tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz " dedi *2- İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı. *3- İlk defa cari açık verilirken döviz kuru arttı. *4- İlk defa bir Başbakan zam isteyen memura " İMF’ yi ikna edin " dedi. *5- İlk kez işalat 100 milyar doları aştı. *6- İlk kez cari açığın üstünde borçlanma yapıldı *7- İlk kez Yunan kilise bankası Türkiye’ de banka satın aldı. *8- İlk defa domuz, kesimlik hayvanlar arasına alındı *9- İlk defa düşük faizli dış borç, yüksek faizli iç borç ile ödendi. *10- İlk defa bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı, islâmiyeti yok etmeye yemin eden bir Papa’ nın heykeli önünde fotoğraf çektirdi. *11- İlk defa bir Başbakan " Toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya " dedi. *12- İlk defa bir cami kiliseye çevrildi. *13- İlk defa kilise ve havralar imar planında yer aldı. *14- İlk defa bir Başbakan Yahudi düşünce kuruluşundan " Üstün Cesaret Ödülü " aldı. *15- İlk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi. *16- İlk defa bir Başbakan " bir dönem dini kullandık " dedi. *17- İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi. *18- İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı. *19- İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların eline geçti. *20- İlk defa tezkere ret edilmesine rağmen Dış İşleri Bakanlığı genelgesi ile silahlar Türkiye üzerinden geçti. *21- İlk defa bir Başbakan İslâm dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP’ un eş başkanı oldu. *22- İlk defa bir Başbakan Müslüman topraklarını işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini açıkladı. *23- İlk kez İsrailli bir işadamına çok gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı. *24- İlk defa bir Başbakan yapılan ihalede önce uçak istedi ama sonra Mercedes’ e razı oldu. *25- İlk defa fındık üreticileri en büyük mitingi yaptı. *26- İlk defa bir Başbakan Türkiye’ yi pazarladığını açıkça itiraf etti. *27- İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı. *28- İlk defa bir Başbakan çiftçilere " Gözünü toprak doyursun " dedi. *29- İlk defa kap kaç diye bir sektör ortaya çıktı. *30- İlk defa zina suç olmaktan çıktı. *31- İlk defa bir Başbakan en fazla yurt dışı gezisi yaptı. *32- İlk defa bir Başbakan " Borç yiğidin kamçısıdır " diyerek borçlanmayı bir başarı olarak gösterdi. *33- İlk defa enflasyon % 10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi. *34- İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi. *35- İlk defa bir Başbakan Danışmanı Amerikalılara Başbakan için " Bu adamı kullanın, onu rogara süpürmeyin " dedi. *36- İlk defa GSMH artarken KDV tahsilâtı yerinde saydı. *37- İlk defa bir Başbakan TMSF katkısıyla bu kadar çok TV ve gazete yönlendirdi. *38- İlk defa Türkiye Cumhuriyeti’ nin Cumhurbaşkanı misafir olarak gelen bir kralın ayağına gitti. Hem de 10 Kasım günü... *39- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ÇİFTÇİYE " ANANIDA AL GİT " DEDİ... *40- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ŞEHİD ZİYARETTİNDE " ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR " DEDİ *41- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN 300 METRELİK GEMİYE GEMİCİK DEDİ. *42- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ..... GAZETELERİNİ OKUMAYIN TELEVİZYONLARINI AÇMAYIN DEDİ. *43- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNEN İNSANLARI DİNSİZLİKLE SUÇLADI. *44- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İÇİN CUMHURİYET MİTİNGLERİ YAPILDI. *45- İLK DEFA BİR HALK KENDİ LÂİKLİĞİNDEN VE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN KORKTU... *46- İLK DEFA ATAMI ANLIYORUM. Bu hızla Tayyip Erdoğan bu dönemde ülkemizde ki her şeyi özelleştirmiş olacak... İş bu ya özelleştirmeye ve satmaya kafayı takmış olan başbakanımız en sonunda kendisini özelleştirir mi? *- Türk Telekom, Arap’ ın. *- Telsim İngiliz’ in. *- Kuşadası Limanı İsrailli’ nin. *- İzmir Limanı Hong Konglu’ nun... *- Araç muayene işi Alman’ ın. *- Başak Sigorta Fransız’ ın. *- Adabank Kuveytli’ nin. *- İETT Garajı Dubaili’ nin. *- Avea Lübnanlı’ nın. *- Petkim? Ermeni’ nin. ( Kazak’a sattık, dediler. Kazağı bir çıkardık Ermeni...) *- Rakı, Amerikalı’ nın. *- Finansbank Yunanlı’ nın... *- Oyakbank Hollandalı’ nın. *- Denizbank Belçikalı’ nın. *- Türkiye Finans Kuveytli’ nin. *- TEB Fransız’ın. *- Cbank İsrailli’ nin. *- MNG Bank Lübnanlı’ nın. *- Alternatif Bank Yunanlı’ nın. *- Dışbank Hollandalı’ nın. *- Şekerbank Kazak’ ın. *- Yapı Kredi’ nin yarısı İtalyan’ ın. *- Turkcell’ in yarısı Finli’ nin Rus’ un. *- Beymen’ in yarısı Amerikalı’ nın. *- Enerjisa’ nın yarısı Avusturyalı’ nın. *- Garanti’ nin yarısı Amerikalı’ nın. *- Eczacıbaşı İlaç, Çek’ in. *- İzocam, Fransız’ ın. *- TGRT ( Fox ) Amerikalı’ nın. *- Demirdöküm Alman’ ın. *- Döktaş Fransız’ ın. *- Süper FM Kanadalı’ nın. Hepsi TÜRK’ tü bir zamanlar... sadece 5.5 yıl önce. ( yani AKP hükümetinden önce ) Önemli! Borla çalışan araba üretildi, Türkiye kıskaçta. Arabayı BOR madeniyle çalıştıracak patentli 600 proje olduğu ortaya çıktı. Türkiye, dünya rezervinin yüzde 70`ine sahip. *AYDIN İNSAN ARAŞTIRIR, YARGILAR VE SONUCA VARIR. CAHİL, YOBAZ; DUYAR, GÖRÜR VE HÜKME VARIR YA BİR YOL BUL, YA BİR YOL YAP, YA DA YOLUMUZDAN ÇEKİL... DURMAK YOK , CAN SIKMAYA DEVAM...
  • Baran Yücesoy10.12.2009 14:00:00

    ÇOK KÖTÜ HAREKETLER BUNLAR! Anlı şanlı (!) DTP?nin eşbaşkanı Ahmet Türk, geçen gün Tokat?ın Reşadiye ilçesinde gerçekleştirilen saldırı için; ?Karanlık bir provokasyon?, lise öğrencisi Serap?a yönelik eylem için ise; ?kınadığımız bir olay? demiş. Ahmet Türk, İmralı Kuşu?nun kafesinin küçüldüğünü öne sürüp parti tabanını kışkırtmak suretiyle tüm bu eylemlerin fitilini ateşleyen insan değil midir?.. Ahmet Türk; Demokratik Açılım?ın sonucunda oluşacak barış ortamında partisinin üzerine kurulu olduğu politikaların artık bir hükmü kalmayacağını ve 2002 seçimlerinde parti müsvettesi DTP?yi Meclis?e sokanların yapılacak ilk seçimde onları oradan çıkarıp, yerin dibine sokacaklarını bilen insan değil midir?.. Ahmet Türk; bütün bunların olacağını hesaplayıp, asıl amacı olan Türkiye?nin üniter devlet yapısının çökertilerek, yerine -kanton veya özerk bölge her ne derseniz deyin- yeni bir model isteyen insan değil midir?.. Ahmet Türk, bütün bunlar bilinirken, utanmadan ve yüzü kızarmadan, Reşadiye?de 7 Türk askerinin ölümü ile sonuçlanan olayı provokasyon olarak niteleyerek kendince bölgenin etnik yapısını da gözler önüne serip, Milliyetçi kişilerce yapıldığını ima edecek kadar aşağılık bir insan olabileceğini ispat etmiştir. Aynı Ahmet Türk, Serap?ı babasının gözleri önünde yakanların, Demokratik Açılım?ın zikredildiği günden beri verdiği bölücü ve provokatif demeçler sonucu parti tabanını oluşturan örgüt köpekleri olduğunu bilmiyormuş gibi, çıkıp konu hakkında yorum yapabilmektedir. Adeta birer akıl tutulmasını çağrıştıran bu olayların devamında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından alınan vergilerle maaşı eline sayılan aynı partinin diğer eşbakanı Emine Ayna isimli şahıs ise; ?Gerekirse dağa çıkarız? diyebilme cüretini kendinde bulabilmektedir. Bütün bunların anlamı nedir, neyi işaret etmektedir? Ülke, 25 yılda kırk bin vatan evladını kaybetmiş veya şehit vermiştir. Ama ne bu terör örgütünün taşeronluğuna soyundurulan DTP, ne de bu DTP?yi başımıza musallat eden malum güçler anlayabilmişlerdir bu toprakların nasıl bir tutkalla yapıştırıldığını. Onlar çok iyi anlamıştır öldürmeyle yıldırmayla bu işlerin gerçekleştirilemeyeceğini. Son dönemdeki bütün bu vahşi cinayetler bundan dolayıdır. Cinayetler ne kadar vahşice işlenirse insanlar o kadar korkar ve yılgınlık içerisine girer. Ama bu topraklar ve üzerinde yaşayan bizler için geçersiz bir düşüncedir bu. Bütün bunları gördüler ve yeni taktik-politikaları gündeme getirmek istiyorlar. İmralı Kuşçusu?nun asla ve kat?a muhatap alınmayacağını anladılar sonunda ve bu nedenle işi vahşet boyutuna götürecek kadar küçüldüler. Şimdi ellerindeki son kozlarından biri kapatılma davasıdır. İnanın bana bu yapılanların çoğu da kapatılmayı gerçekten istediklerini göstermektedir. Hatta bazı DTP?li milletvekillerine yönelik gündeme gelebilecek hukuki kovuşturmaları da provokatif portföylerine ilave etme gayreti içerisine de gireceklerdir. Doğrusunu söylemek gerekirse mantık artık bu oyunun sonlarının oynandığını göstermektedir çünkü ellerindeki tüm kozları oynadılar. Belki bundan sonra birkaç atımlık koz yaratma çabaları da başarıya ulaşabilir ama bu kadar. Daha sonra eninde sonunda bitecekler, zaten denizin sonu da gözüktü. Bizlerin ise yapmamız gereken; bu geçiş döneminde her zamankinden daha fazla sağduyulu olmak ve tahriklere kapılmamaktır. Eninde veya sonunda DTP?nin alternatifi bir parti kurulacaktır. Böylece demokrasimiz Cumhuriyet kurulduğundan bu yana en iyi sınavından geçmiş olacak ve Kürt sorununun çözümü, sürece yayılacak Demokratik Açılım?la beraber yeni bir ivme kazanabilecektir. Baran Yücesoy [email protected]
Mesaj yazın !
Sağdaki kodu buraya yazın!  Gerekli

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: