• resmi ilanlar

Mesaj Defteri

Mesaj yaz
  • Mustafa COP06.02.2009 14:00:00

    Yazarınız "Nizamettin YILDIRIM" Bey’in "koordinatörlüğünde" ALP ARAŞTIRMA İNŞAAT tarafından BOLU’da 1401 seçmenle 26 Ocak 2009 da yapılıp 06 Şubat 2009 da kıymetli gazetenizde sonuçları yayınlanan mahalli seçimlere yönelik "BÜYÜK ANKET"in "telif" hakları kime aittir...Fatura kime kesilecektir...Masrafları kim ödeyecektir..."Profesyonel" bir çalışmanın "işveren" i kimdir...Hangi "parti" ya da "aday" tarafından "telif" hakları satın alınmıştır...Açıklanmasının "etik" olacağı malumunuzdur...Saygılarımla
  • FİKRET ÇIRACI06.02.2009 14:00:00

    Sn. yazar Adem Kara’nın yazısını okudum, tebrik ediyorum.Ayrıca ekspress ailesine de hoşgeldiniz, onur verdiniz hocam...kalemine kuvvet bakam bi...
  • Dr.MeltemÇAĞLAR06.02.2009 14:00:00

    UZUN VE HUZURLU YAŞAMANIN SIRRI; HAREKETLİ YAŞAM VE DENGELİ BESLENME! Fiziksel aktivitenin sağlık için önemi yeterince anlaşılamamıştır. Toplumda obezite, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, osteoporoz gibi kronik hastalıkların görülme sıklığıda bu nedenle artmaktadır. Fiziksel aktivite ile ?spor? kelimesi eşanlamlı olarak algılanmaktadır. ? FİZİKSEL AKTİVİTE= Günlük yaşam için¬de kas ve eklemlerin kullanılarak enerji harcaması ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını artıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan aktivi¬teler olarak tanımlanmaktadır. ? SPOR = Aktivitelerinin yanısıra egzersiz, oyun ve gün içinde yapılan çeşitli aktiviteler de fiziksel aktivite olarak kabul edilmektedir. Düzenli fiziksel aktivite= ? ço¬cukların ve gençlerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesinde, ? istenmeyen kötü alışkanlıklardan kurtulmada, ? sosyalleşmede, ? yetişkinlerin çeşitli kronik hastalıklardan korunmasında veya bu hastalıkların tedavisinde veya teda¬vinin desteklenmesinde, ? yaşlıların aktif bir yaşlılık dönemi geçirmelerinin sağlanmasında bir başka deyişle tüm hayat boyunca yaşam kalitesinin artırılmasında önemli farklar yaratabilmektedir. FİZİKSEL AKTİVİTENİN SAĞLIĞA FAYDALARI ? Erken ölüm riskini azaltır. ? Kalp rahatsızlığından erken ölüm riskini azaltır. ? Diyabetin gelişmesi riskini azaltır. ? Kan basıncının yükselmesi riskini azaltır. ? Kolon kanseri olma riskini azaltır. ? Yüksek olan kan basıncını azaltır. ? Depresyon ve anksiyeteyi azaltır. ? Kilo kontrolüne yardımcı olur ? Sağlıklı kemik, kas ve eklem yapısının oluşturulması ve devam etti¬rilmesini sağlar. ? Güçlü ve çevik yaşlanmayı sağlayarak yaşlıların düşmeden, rahatça hareket etmesini sağlar. AİLELERE SAĞLIKLI BESLENME VE AKTİVİTE İLE İLGİLİ DAVRANIŞ ÖNERİLERİ= - Bir ebeveyn olarak yemeklerde ailece bir araya gelinmesi sağlanmalı -Çocuğun her sabah kahvaltı yapması sağlanmalı -Çocuğun iştahına saygı gösterilmesi sağlanmalı -Çocuğun yemek planına katılmasını sağlanmalı -Çocuğa yemek seçme özgürlüğü tanınmalı -Çocuğunuz 3 ana 2 ara öğün tüketmesi sağlanmalı -Yemeklerde çocuk ekzersiz ve dengeli beslenme konularında bilgilendirilmeli ve çocuğa broşür, kitap alınmalı -Yemek yerken iyi bir örnek oluşturulmalı -Çocuğun yemekle ödüllendirme ve cezalandırmadan kaçınılmalı -Yemek yerken televizyonu kapatılmalı -Ebeveynlerin örnek olmak açısından televizyon seyredilmesi 2 saatle sınırlandırılmalı -Ebeveynlerin çocuklarını aktiviteye cesaretlendirmesi sağlanmalı -Ebeveynlerin aktivite yapması sağlanmalıdır. BESİN SEÇİMİ KONUSUNDA AİLELERE ÖNERİLER; ? Gençler, evde hazırlanan çiğ sebze, salata, yoğurt, süt¬lü tatlıları tercih etmelidirler. Fast food restoranlara arada bir gidilecekse; sağlıklı menü seçimlerine (örneğin; hamburger beraberinde ayran, salata veya meyve suyu iyi bir seçimdir) yönlendirilmelidir. Gençler üzerinde ya¬pılan bir çalışmada, yetersiz sebze ve meyve tüketimi ile zayıf aile iletişimi, aşırı televizyon seyretme, bilgisayar kullanımı ve düşük beslenme bilgisi arasında önemli ilişki olduğu saptanmıştır. ? Gençler dışarıda yüksek yağlı yiyecek tüketmiş ise, evde az yağlı yiyecekleri tercih etmelidirler. ? Yiyecek alışverişi, menü planlama, yemek hazırlama ve pişirme konu¬larında gençlerden yardım istenebilir. ? Ev dışında yedikleri yiyeceklerin seçimi için öneri getirilebilir. Bu yolla kilo kontrolü yolu da öğretilmiş olur. ? Sağlıklı yaşam tarzı için düzenli egzersiz, düşük yağlı yiyecek, sebze meyve tüketimini artırma, sigara içmeme, alkol kullanmama konularında çocuklarınızı bilinçlendirebilirsiniz. Bunun için de sizin iyi örnek olmanız gerekmektedir. ? Eğer çocuğunuzun kilo sorunu varsa onu eleştirmeden, yaşam tarzı¬nı değiştirmesine yardımcı olmalı ve bir diyetisyenden yardım istemelisi¬niz. Bu denemede oluşabilecek duygusal sorunları iyi iletişim ile çözmeye çalışmalı, bunun abur cubur beslenmeye yol açmasına engel olmalısınız. Evinizde sağlıklı yiyecekler bulundurmaya özen göstermelisiniz. ? Genç kızlar çekici bir vücuda sahip olma güdüsüyle çoğu kez hatalı diyet yapmakta, bunun sonucunda yeme davranışı bozuklukları gelişebil¬mektedir. Erkekler ise egzersiz yapmaya, vücut geliştirmeye önem ver¬mektedir. Bunun için de proteinden zengin beslenmeye çalışmaktadırlar. Oysa ki fazla protein tüketimi gerekli değildir. ? Çocuğunuzla birlikte fiziksel aktivitenizi artırmaya özen gösterin. Gençler sürekli arkadaşları ile vakit geçirmekte, ödev yapmakta, hatta sa¬atlerce telefonla görüşmekte ve çok meşgul görünmektedirler. Ancak bu aktiviteler aktif yaşadıkları anlamına gelmemektedir. ? Gençler için aktivite kendini enerjik hissetme, güven, iyi bir görünüm, okul başarısı, yaşam boyu doğru bir alışkanlık kazanma, kronik hastalık risklerini azaltmak için önemlidir. Ancak bu yaş grubunda aktiviteyi azal¬tan en önemli nedenler; sınavlar, hazırlık kursları, TV, bilgisayar oyunları¬na fazla ayrılan zamandır. Gençlere 16 yaşa kadar haftada 3 veya daha fazla 20-25 dakika eg¬zersiz önerilmekte, 16 yaş üzerindekilere 30 dakika/her gün egzersiz veya 3-5 kez, 30-60 dakika aerobik egzersiz önerilmektedir. EGZERSİZ ÖNERİLERİ 1.Egzersiz yalnız kişinin kendisini iyi hissettiği zamanlarda yapılmalıdır. 2.Egzersiz, tercihen açken veya yemekten 2 saat sonra yapılmalıdır. 3.Yeterli sıvı alınmalı. Özellikle, yaşlı, şişman, diyabetik ve diüretik tedavi alanlar daha fazla sıvı alımına dikkat etmelidir. 4.Çok sıcak, çok nemli, aşırı güneşte egzersiz yapılmamalıdır. 5.Egzersize uygun elbise ve ayakkabı ile çıkılmalıdır. 6.Göğüste rahatsızlık, kol, boyun, sırt ağrısı, yanma, aşırı yorgunlukta doktora başvurmalıdır. 7.Nefes darlığı, kas iskelet, eklem ağrılarında egzersize devam edilmemelidir. 8.Egzersiz sonrası, kronik yorgunluk, uykusuzluk, bulantı, kas ve eklem ağrıları varsa egzersiz azaltılmalıdır. 9.Egzersize yavaş başlanmalı ve yavaş sonlandırılmalıdır.. HARCANAN FAZLA ENERJİ VEREN BESİN MİKTARINDA BESLENME SONUCU OLUŞAN OBESİTEYE BAĞLI SORUNLAR ? Çocukluk ve adolesan döneminde iskelet ve kardiovasküler sisteme ait veya psikolojik bir çok komplikasyon obeziteye bağlı gelişebilir. ? Obez olanların, toplumda ayrımcılığa uğradıkları, kendi güvenlerini ve zeka ye¬teneklerini geliştirmede ve sosyal olarak iletişim kurmada zorlandıkları belirlenir. ? Obez çocukların ergenliğin daha ileri yıllarında epifizleri daha önce kapandığı için boyları obez olmayan gruba göre daha kısa kalır. Obezle¬rin yağsız vücut kitlesi de artar ve obez olmayanlara göre daha erken menarş olurlar. Artan ağırlık iskelet sisteminde, tibianın eğrilme¬sine (Blount hastalığı) veya femur başı epi¬fiz kaymasına neden olur. ? Kan basıncı artar, lipid düzeyi bozulur ve glukoz toleransı bozulur. Çocukların %60?ı 5 ile 10 yaş arasında bunlardan en az birine %20 sinden fazlası ise en az ikisine sahip olur. ? Karaciğer enzimlerinin yükselmesi obez çocukların %5-10 nun da görülür. ? Adolesan kızlarda polikistik over sendromu da sık görülen problemlerden biridir. ? diabetes mellitusa, ? hipertansiyona, ? inme¬ye, ? dislipidemiye, ? kardiyovasküler hastalıklara, ? safra kesesi hastalıklarına, ? solunum sistemi problemlerine, ? kansere, ? artrite, ? guta neden olabileceği bilinmektedir Gençlerde olumlu kalıcı davranış değişikliklerinin oluşturulabilmesi ve ba¬şarılı bir obezite tedavisi için ailenin, akrabaların, arkadaş çevresinin, okul çocuğu ise öğretmenlerin ve diğer sağlık personelinin işbirliği sağlanmalı, exersiz yapılabilecek ortamların artırılması ve gençlerle ailelelerinin bu tür yerlerde sosyalleşmesi sağlanarak yönlendirilmesi gerekmektedir. Dr.Meltem ÇAĞLAR Eğitim Şube Müdürü Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şube Müdürü İlkyardım Eğitim Merkezi Müdürü İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ/BOLU
  • fATMA YALÇIN06.02.2009 14:00:00

    Esnaf krizden yakınırken, krizden etkilenmeyen tek yer Becikoğlu alışveriş merkezindeki BurgerKing. Zaman zaman kızımla vizyondaki filmleri takip ederiz, kitapçıyı dolaşırız. Fakat ne zaman gitsek hamburgerci dolu olur. Oturacak boş masa bulmak neredeyse imkansızdır. hamburgerin sağlıksız bir beslenme olduğunu düşünürsek durumun vehameti daha da önem kazanıyor. Çocuklarımızı fast-food şekli beslenmeden olabildiğince uzak tutmamız gerekirken burada yemek yemek için boş masa aramak mantık dışı... Oradaki yoğunluğu Bolu’daki hiç bir restoranda bulmak mümkün değil. Menülerin fiyatlarını da düşünürsek ekonomik kriz oraya gidenleri de işletmeyi de teğet geçmişe benziyor.
  • eski esnaf06.02.2009 14:00:00

    Boluda esnaf kalmadı.Krizde sadece marka satan işyerleri mal satıyor.Bu işyerleride bir elin parmakları kadar.Boluda iş yapan esnaf kalmadı. Alın pahalı kirayla verdiğiniz dükkanlarınızı ))))))))))
  • M. Demir06.02.2009 14:00:00

    Bolu Ticaret odasının bunca zaman nasıl çalıştığı ne güzelde ortaya çıkmış. Birbirinden haberi olmayan iki başkan.Yürüyün cemaatlerin etkisi ile kim yutar sizi.Burası Bolu çalışsanda oluuu çalışmasansa oluuu Nasıl olsa esnaflar yeeeeer
  • eksik gramaj06.02.2009 14:00:00

    Sanayi odası başkanının kendi şirketine kendinin verdiği ihale ortadayken hala adayım diye ortalıkta geziyor. Bunada bu millet oy verecek.
  • Faruk Şimşek05.02.2009 14:00:00

    Dünya öyle bir hale geldi ki sevgili Mehmet Yılmaz,yüzlerce çocuğu ve masumu katledenlere "aklı selim" davranmak icap ediyor değil mi..? Ancak insana, insan gibi davranilir.İnsan olmayan, insan olduğu halde insan gibi davranmayan herkese uygulanacak davranış biçimi, işte o dediğiniz aklı selimde de zaten mevcuttur. Bence Başbakan az bile yaptı.Bir de ilk fırsatta "Ben onları yahudilere,İsrail’e demedim" diye kıvırmasaydı... Her ne kadar yapılan bu çıkışın, son zamanlarda kaybedilen desteğin geri kazanılması amacıyla yapıldığını bilmek,insanın ağzının tadını kaçırsa da, hiç yoktan iyidir demek lazım.
  • Belgin Akın 05.02.2009 14:00:00

    Gazeteniz yazarlarını her gün takip ediyorum. Hepsinin de farklı yorumları, sentezleri var. Olaylara bakış açılarıyla değerlendirmeleri ile konulara ışık tutuyorlar. Ayrıca yazı ailenize yeni üyeler de katılmış. Takip listeme onları da aldım. Başarılar diliyorum.
  • Ayşenur Altın05.02.2009 14:00:00

    CHP’ye çarşaflı üyelerin katılımı olduğu ve Deniz Baykal’ın bizzat rozet taktığı tavrı eleştirmiştim. CHP’ye çarşaflı katılım sağlayan anlayışa ve Deniz Baykal’a tepki göstermiş, bunu da açık bir dille ifade etmiştim parti içinde. Dün akşam haberleri izlerken tepkimde ne kadar haklı olduğumu gördüm, sevindim. Parti adına ise üzücü bir durum. O günde partinin AKP’de umduğunu bulamamış birinin partisine küsüp CHP’de arayışa girdiğini belirtmiş, hatta istediğini alamazsa CHP’ye küsüp ayrılabileceğini anlatmaya çalıştım. Nitekim zaman bu görüşümün ne kadar doğru olduğunu gösterdi. CHP seçim öncesi çeşitli manevralar deniyor fakat sağlam ve akılcı olmazsa tutmaz. Çünkü AKP’nin tabanı sağlam. Hedef AKP’den umduğunu bulamamış kişiler değil, CHP’den umduğunu bulamamış kişileri partiye tekrar kazanımlarını sağlamak. Deniz Baykal’a kızıp oylarını farklı taraflara kullananların sayısı az değil. Ayrıca bu seneki kadar siyasete hiç böyle sıcak bakmamıştım. Nedenini bu seçimde anladım. Siyasetin seviyesizliği... Özellikle AKP kanadından yükselen seviyesizlik tüm siyaseti kirletiyor.
  • ESKİ BİR GAZETECİ05.02.2009 14:00:00

    Ahlak anlayışımızın ve kültürümüzün en iyi örneklerini gazetelerde görebiliyoruz. Haberlerinde, yayın politikalarında, müşteriye bakış açılarında, yemek yeme alışkanlıklarında, birbirleri ile kurdukları bağlarda, konuşma ve davranış tarzında, ekonomik gelir seviyesinde..... Örnekleri çoğaltmak mümkün, ama fazlasına gerek yok. Bolu’da çok değil 10 yıl öncesine dönüp bakın. Basının durumu neydi ne oldu. Çok güzel işler yapan da oldu, olduğu yerde sayan da, geri giden de .... Yenileri de çıktı ... Tüm bunlar olurken Bolu basını büyük bir ivme kazandı. Rekabet beraberinde kaliteyi getirdi. Bolu’nun yarınları için ortak adımlar atılmaya başlandı. Bu meşakkatli yolculukta dürüstler yol aldı, kaypaklar onları seyretti. En büyük gücü halktan alan basın, yatırımlarını yine halk için yapar. Bakmayın zengin görünümlerine, yürekleri zengindir sadece. Yürek zenginliğini değil cüzdan zenginliğini düşünenler ise olduğu yerde saymaya mahkumdurlar.
  • Resmiyet05.02.2009 14:00:00

    Bir yerde topluca otıruyorduk. Birden konu Bolu basınına geldi.Ben resmi bir kurumda çalışıyorum.Bolulu değilim.Ama 5 yıldan beri Boluda görevliyim. İşyerimde bütün gazeteleri rahatlıkla okuyabiliyorum.Kendi memleketimdeki gazetelerle ve gazetecilerle karşılaştırdığımda Boludaki gazetelerin farklı olduğunu anlıyorum.Özellikle bazı yazarlar varki yorumları ve üslupları bir harika.Fakat bu yazarların tam anlamıyla kendilerini ifade edemediklerini düşünüyorum.Bunu sadece ben değil birlikte oturduğumuz birkaç kişide söyledi.Neden gazeteler bu yazarlarla Boluluları biraraya getirmiyorlar.Bir deneyin.Çünkü birçok ilde gazeteler böyle yapıyor..
  • Saadet Dişli04.02.2009 14:00:00

    Bolu Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde cemaat üyesi kişiler odada ihtilal yapmayı planlıyor. Bu duruma oda başkanı Türker Ateş’te canak tutuyor. Türker Ateş kendi yanına kendi grubundan aldığı Savcılar marketin sahibiyle birlikte hareket ediyor. Adı geçen şahsın bir cemaate üye olduğu herkesce bilinirken neden Türker Ateş burumdan habersizmiş gibi davranmaya devam ediyor. yeler Ticaret ve Sanayi Odasına sahip çıkmazsa poda elden gidecek.
  • Burhan Kaygusuz04.02.2009 14:00:00

    Helikopter düseli tam beş gün oldu ve ancak enkaza ulaşa bildiler. Isparta uçağı düştükten sonrada ancak altı saat sonra bulunmuştu. Tabı ilk yardımsızlıktan kurtulan olmadı. Bu devlet tarihinde hiç bu kadar savsak yönetilmemişti. Anlamadığım. Kazada ölen pilotlara ulaşıldı. Helikopterin enkazına nasıl ulaşılamadı ve bugüne kaldı.
  • AHSEN YILMAZER04.02.2009 14:00:00

    Seçimler yaklaştıkça siyasiler de çalışmalara ağırlık verdi. Dileğimiz güzel Bolu’muza yararış başkan seçilsin. Belediyeler hizmet makamıdır, rant sağlama makamı değil. O nedenle yolsuzluğun, kayırmanın olmadığı, şeffaf hizmet anlayışını benimsemiş birinin başkan olmasını tek arzumuz. Yalnız bu günü değil, yarına da taşıyabileceğimiz yatırımlar istiyoruz. Yer altı kaynakları açısından zengin bir şehirde kıtlık yaşamayalım. Şimdiden tüm adaylara başarılar...
  • MEHMET YILMAZ04.02.2009 14:00:00

    Başbakan Erdoğan’ın Davos’taki oyunbozan tavrını çok beğenen yere göğe sığdıramayan, hatta Davos fatihi ilan edenler, görecekler ki o Kasımpaşalılık bize çok ağır faturalar ödetecek. Ortadoğu da lider ilan edilen kişi Avrupa da yadırgandı. Orada gösteriği tavır yersiz ve yakışıksızdı. Bir Türk olarak çok daha medeni ve aklı-selim davranmalıydı.
  • Demet03.02.2009 14:00:00

    Burdan hastane yetkililerine sesleniyorum. Benim bir ricam var. Hastanelere neden yürüyen merdiven yapmıyorsuznuz. Asansör var ama, onuda hastalar fazla kullanamıyor. Personeller daha çok kullanıyor. Mesela sigorta hastanesine fevkalade yürüyen merdiven yapılabilir. Alışveriş mağazalarında var. Neden hastanelerde olmasın. Lütfen böyle bir sisteme, projeye adım atın. Ben hastanelerde yürüyen merdiven istiyorum. Gereğinin yapılmasını istiyorum.Hstane yetkililerine duyrulur.Bence böyle bir sistem olsa daha güzel olur. Saygılarımla.
  • Dr.MeltemÇAĞLAR03.02.2009 14:00:00

    BOLU İLİ 0-6 YAŞ ÇOCUĞUN PSİKOSOSYAL GELİŞİMİNİ DESTEKLEME PROGRAMI SAĞLIK BAKANLIĞI Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Ruh Sağlığı Daire Başkanlığı Bolu İl Sağlık Müdürlüğü koordinasyonunda 0-6 Yaş Çocuğun Psikososyal Gelişimini Destekleme Programı Ocak 2009 tarihinden itibaren uygulamaya başlanmıştır. Program kapsamında Bolu Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Elemanları tarafından gerçekleştirilen Gebe Takip, Loğusa Takip, Bebek Takip Çalışmalarına aynı görüşmelere ilave Psikososyal Görüşme Formu eklenerek toplumun ruhsal sosyal takibi gerçekleştirilecektir. Baba Görüşme Formları aracılığıyla babalarda görüşme kapsamına alınmıştır. Sağlık personeli 08-Ekim-2008 ile 08-Ocak-2009 tarihleri arasında Sağlık Müdürlüğü Eğitim Merkezinde, Ruh Sağlığı Sosyal hastalıklar Şube Müdürlüğü ile Eğitim Şube Müdürlüğü Koordinasyonunda 12 Grup halinde 176 kişi olarak ( 77 Hekim, 99 Yardımcı Sağlık Personeli) Hizmet İçi Eğitimden geçirilmiştir. İlk defa Çocuğun Psikososyal Gelişimini Destekleme Projesi Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Ruh Sağlığı Daire Başkanlığı tarafından 1994 yılında 9 ilde başlatılmıştır.Bu iller; Adana, Ankara, Bursa, Eskişehir, Erzurum, Malatya, Manisa, Tekirdağ ve Trabzon? dur.Bakanlığımızca programın 2005 yılında ülke geneline yaygınlaştırılması planlanmıştır.2009 yılında İlimizde uygulamaya geçilmiştir. ÇOCUĞUN PSİKOSOSYAL GELİŞİMİNİ DESTEKLEME PROGRAMI GEREKÇESİ= Dünya Sağlık Örgütü? nün SAĞLIK tanımıdır; SAĞLIK= ?Bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir.? Denilmektedir. Anne karnındaki dönem ve yaşamın ilk birkaç yılı insanın gelişimi açısından kritiktir. Bir yandan beden hızla büyümekte, bir yandan da beyin gelişmektedir.Bu dönemdeki beyin gelişimi ile insanın ruhsal, zihinsel ve bedensel sağlığının temelleri oluşur. KİŞİLİĞİN TEMELLERİ YAŞAMIN İLK YILLARINDA OLUŞUR. Beyin; özellikle hızlı gelişim döneminde çevre koşulları etkisiyle; Duygularını kontrol etme becerisi, Sosyal ilişkiler kurma becerileri,Hayat boyu kullanacağı davranış kalıpları temelinin kazanılmasına açıktır.Antisosyal davranışlar ve suçlu kişilik yapısı da temellerini erken dönemdeki gelişim sorunlarından almaktadır. ZİHİNSEL YETENEKLERİN TEMELİ DE YAŞAMIN İLK YILLARINDA ATILIR. Kişinin yaşam boyu kullanacağı öğrenme becerileri de (zihinsel yeteneklere ve dil yeteneği) , beynin bu hızlı gelişim döneminde gelişir. Şu anda bizlerin hangi durumda nasıl tepki vereceğimizin temelleri doğumdan kısa bir süre sonra atılmaya başlamakta, bu kritik dönem 5 yaşında sonlanmaktadır.Örneğin Görme, duyguların kontrolü, tepki kalıplarının oluşması, sembolik zihinsel yeteneklerin gelişimi ilk 5 yaşta sonlanmakta, yaşıtlarıyla sosyal ilişki yeteneği, dil gelişimi ve sayısal zihinsel yetenek gelişimi 7 yaşında sonlanmaktadır . Her türlü uyaran (ses, görüntü, dokunma vb.) ve çocuğun yaşadığı deneyimler (paylaşılan oyun, sevgi, şiddet vb.) sinir hücreleri arasındaki bağlantıları (sinaps) oluşturmaktadır.Zaman içinde tekrarlı uyarılan devreler (=sık deneyim) güçlenmekte, seyrek uyarılanlar (=seyrek deneyim) devre dışı kalmaktadır. Sevgi görerek büyüyen çocuk, dünyaya hayatı boyunca sevgiyle bakmakta, şiddet görerek büyüyen çocuk ise şiddetle bakmaktadır. Yaşamın ilk dönemlerindeki beyin gelişiminin, yetişkinlikteki genel sağlığı etkilediğini gösteren bir çok araştırma vardır. Beyindeki Hipotalamo-Hipofizer Sistem, kandaki hormon düzeylerini ve bu yolla bütün vücut sistemlerini etkilemektedir. Hipotalamo- hipofizer Sistemin gelişimi anne karnında ve doğumdan sonraki kısa bir süre içinde olur. HPA sistemi (Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal Bezi Sistemi); beyine uyarımlar sonucu(=stres) beyin; Hipotalamustan Cortikotropin Releasing Hormon (CRH) salınımını, bu Hipofizden ACŞ salınımını, bu da Adrenal korteksten kortikosteroid salınımını arttırmaktadır. Yaşanan stresler sonucu salgılanan Steroidler kanda uzun süre yüksek seviyelerde kalırsa; ? beyindeki nöronların farklılaşma sürecini olumsuz etkilenmekte, ? nöron kayıplarına yol açmaktadır. Zamanla Hipotalamus-Hipofiz negatif feed back sisteminin çalışması olumsuz etkilenmektedir.. Bunun sonucu stres hormonu olan steroidler kanda hayat boyu yüksek düzeyde kalmakta; Bu etkilerle hem fetal hem de sonraki yaşamda kalıcı sorunlara yol açmaktadır. Anne karnındaki ve hayatın ilk yıllarındaki koşulların Koroner kalp hastalığı Yüksek tansiyon İnsüline bağlı olmayan diabet Düşük immün seviye Obeziteye yol açtığı gösterilmiştir. (Phillip ve diğerleri,1998). Erkeklerde yüksek plazma sterol seviyelerinin; düşük doğum ağırlıklarıyla, erken doğum aylarıyla ilişkili olduğu, bunun da yüksek tansiyon, plazma glükoz seviyesi ve insülin direnci ile ilişkisi gösterilmiştir. (Barker 1992, 1997, Phillip ve diğerleri 1998). Yaşamın ilk yıllarında, olumsuz koşullarda büyüyen çocuklarda, davranışsal ve ruhsal sorunların görülme riskinin daha yüksek olduğu görülmüştür. Örneğin:okul sisteminde antisosyal davranışlar,Üçte birinde ergenlik döneminde suç işleme gibi. Yüksek düzeyde depresyonu ve ruhsal sorunları olan annelerin çocuklarında ; Çocuklarına daha kaba, daha az destekleyici, daha az tutarlı davrandığı , Çocuklarına uygun şekilde bakamadığı, Anne-çocuk arasında daha fazla çatışma yaşandığı, Çocuklarda daha sık sağlık problemleri ve kaza yaşandığı görülmüştür. İzlemler neticesinde 12-22 haftalık gebenin yaşadığı anksiyete bozukluğuna bağlı olarak; bu annelerin çocuklarında 8-9 yaşına geldiklerinde Dikkat eksikliği Hiperaktivite ve Anksiyete bozukluğu ortaya çıktığı görülmüştür. İstismara uğrayan kadınların çocuklarında; (şiddet gören kadın)= Beslenme yetersizliği Çocukluk aşılarının yapılmaması İshal olduklarında rehidratasyon tedavisi olmaması olasılığı çok daha fazladır. Çocuk İstismara uğradıysa; ilgi travma sonrası çocukta stres bozukluğu oluşur. Bu çocuklarda; Beyin MR?ında beyin hacimlerinde küçülme olduğu, bunun istismar ne kadar erken başlamış ve ne kadar uzun sürmüşse o kadar belirgin olduğu görülmüştür. Stres hormonları (adrenalin ve kortizol), olağanüstü bir olay bulunmadığı zamanlarda bile yüksek bulunmuştur. (Nöronal kayıplar, ilgili sistemlerin yüksek seviyedeki adrenalin ve kortizol yüzünden gereksiz uyarımına bağlı ileri dönemde hipertansiyon ve kalp hastalıklarının görülmüştür.) İstismara uğrayan ya da ciddi olarak ihmal edilen çocuklarda duygusal, davranışsal, sosyal ve zihinsel olarak sorunlar ve yetersizlikler oluşur. Çocuk hekim tarafından görülüp, istismar ya da ihmal tanısı konduğunda, genellikle oldukça gecikilmiş, çocukta kalıcı zararlar oluşmuş, ailede bu davranış kalıpları yerleşmiştir. Ailelerle yakın çalışılıp, annebabaların çocuk yetiştirme ile ilgili problemlerinde desteklenmeleri olumsuz davranış kalıplarının yerleşmesini önleyebilir. Anne babanın ; anksiyete bozukluğu, depresif bozukluğu, psikotik bozukluğu gibi ruhsal sorunlarını erken fark edip, tedavi edebilmek, Anneye; ihtiyaçları olan sosyal destekleri bulabilmeyi öğretebilmek Çocuğun beyin gelişimi açısından koruyucudur.. Tedavi edilmemiş depresyonu olan veya Şizofrenik annebabaların; çocuklarının ihtiyaçlarına duyarsız kaldıkları, beyin gelişmesi için gerekli uyaranları sağlayamadıkları araştırmalarla saptanmıştır. GELİŞİMİ DESTEKLEME PROGRAMLARININ TOPLUMA KAZANDIRACAKLARI ? İlköğretimde etkinliğin artması, okul mezuniyet derecelerinde iyileşme ? Sınıfta kalmalarda azalma (ekonomik kazanç) ? Genç suçluluğunda azalma (ekonomik kazanç) ? İnsan kaynaklarında iyileşme. ? Üretme potansiyelinde artma (ekonomik kazanç) ? Gelişmekte olan ülkelerde sosyal ve ekonomik eşitsizliklerde azalma. İyi gelişememiş çocuk; yoksulluğu, gelişememişliği kendisi ebeveyn olduğunda, bir sonraki nesle geçirmektedir. Bu kısır döngüyü kırmak için yoksullukla, geri kalmışlıkla mücadele çocuktan başlamalıdır. Anneye yönelik destekler ? Annenin sağlık personeli ile açık, güvenli bir ilişki kurma imkanının sağlanması ? Annenin ruhsal, sosyal, bedensel olarak sağlıklı olmasının desteklenmesi  Depresyon, anksiyete bozukluğu, şizofreni gibi çocuğu da etkileyebilecek ruhsal sorunların çözümü  Diğer sağlık sorunlarında destekleme  Sosyal destek sağlanması ? Çocukla ilgili ihtiyaç duyduğu bilgilerin verilmesi  Çocuklarına yönelik olumlu tutumlarının kuvvetlendirilmesi ? Sorunlarında danışmanlık yapılması ? Çocuğa yönelik destek verilmesi ? Sağlık personeli tarafından Çocuğun büyüme ve gelişimini izlemek, sağlıklı gelişimi desteklemek ? Riskli durumlarda erken müdahale ? Beslenme yetersizliğini erken fark edip, önlem alınmasını desteklemek ? Çocuğa yönelik ihmal ve istismarı erken fark edip önlem alınmasını desteklemek ? Gelişimde gerilik varsa erken müdahale ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNİN DESTEKLENMESİ İÇİN TOPLUM NE YAPABİLİR? ? ANNEBABALARI EĞİTMEK; Annebabalara çocuklarının temel bakımı için gerekli olan bilgiler verilmelidir. Çocuklarının gelişimini destekleyecek davranışlar öğretilmelidir. Annebabaların çocuğun ilk yaşından başlayarak onunla, Konuşmaları Kitap okumaları Oyun oynamaları Ona sevgilerini göstermeleri, Çocuğun beyin gelişimini destekleyecek davranışlardır. ? ÇOCUKLARIN İHMAL VE İSTİSMARA UĞRAMASINI ÖNLEMEK: İstismara uğrayan ya da ciddi olarak ihmal edilen çocuklarda duygusal, davranışsal, sosyal ve zihinsel olarak sorunlar ve yetersizlikler oluşur. Çocuk hekim tarafından görülüp, istismar ya da ihmal tanısı konduğunda, genellikle oldukça gecikilmiş, çocukta kalıcı zararlar oluşmuş, ailede bu davranış kalıpları yerleşmiştir. Çocuğa yönelik kötü davranışların başlamadan önce önlenmesi için büyük gayret sarfedilmelidir. Ailelerle yakın çalışılıp, annebabaların çocuk yetiştirme ile ilgili problemlerinde desteklenmeleri olumsuz davranış kalıplarının yerleşmesini önleyebilir. ? İHTİYACI OLAN EBEVEYNLERE KALİTELİ PSİKİYATRİK TEDAVİ İMKANI SAĞLANMASI: Tedavi edilmemiş depresyonu olan annebabaların çocuklarının ihtiyaçlarına duyarsız kaldıkları, beyin gelişmesi için gerekli uyaranları sağlayamadıkları araştırmalarla saptanmıştır. Şizofreni gibi diğer ruhsal bozukluklar da annebabaların çocuklarıyla uygun şekilde ilişki kurmalarını, ihtiyaçlarını karşılamalarını dramatik bir şekilde engellemektedir.Bu hastalıkların uygun tedavisi annebabalara, uyumlu ve yetenekli çocuklar yetiştirebilmelerinde önemli destekler sağlamaktadır. UYGUN BESLENME Gebeliğin başından başlayarak, özellikle yaşamın ilk üç yılında beslenme yetersizlikleri, beyin gelişimini kalıcı biçimde etkilemektedir. Sosyoekonomik nedenlerle beslenme yetersizliği yaşayan gebe ve çocuklara besin, vitamin ve mineral desteği sağlanması, bu çocuklarda beyin gelişmesinde oluşacak sorunları ve diğer sağlık sorunlarını engelleyebilir. Gebelik ve erken çocukluk döneminde beslenmenin, çocuğun beyin gelişimi üzerindeki etkileri ve uygun beslenme konusunda annebabalar eğitilmelidir. İyi gelişememiş çocuk, yoksulluğu, gelişememişliği kendisi ebeveyn olduğunda, bir sonraki nesle geçirmektedir. Beslenme yetersizliği olan anne, düşük doğum ağırlıklı çocuklar doğurmaktadır. Zihinsel olarak iyi gelişememiş, temel bilgilere ulaşamayan ebeveynler, çocuklarını iyi besleyememekte, iyi yetiştirememekte, geliştirememektedirler. Çocuklarının öğrenme sürecini destekleyememektedirler. İyi gelişememiş bu çocuklar da benzer şekilde yoksulluk, iyi gelişememişlik riskini bir sonraki nesle taşımaktadır. Bu kısır döngüyü kırmak için yoksullukla, geri kalmışlıkla mücadele çocuktan başlamalıdır. Dr.Meltem ÇAĞLAR Ruh sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şube Müdürü Eğitim Şube Müdürü İlkyardım Eğitim Merkezi Müdürü İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ / BOLU
  • Kübat Karadayı02.02.2009 14:00:00

    Küçük çocukların dahi hırsızlık yaptığını gazetenizde okudum. Toplum gittikçe acayip bir hal alıyor. Daha 11 yaşındaki çocukların hırsızlık yapması ve bir dükkanın kilidini krıp içeri girmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir olay.
  • Sedat Semercioğlu02.02.2009 14:00:00

    Bolu’nun en iyi okulu dedikleri ve özel sınıf kurulup velilerden tomarla para topladıkları Sakarya İlköğretim Okulunun bir spor salonu dahi yok. Bu okulun öğrencileri spor çalışmaları için başka okulların salonlarına gidiyor ve kira ödüyorlar. Bu okulumuza bir spor salonu ve çok amaçlı salon kazandırılması lazım. Milli eğitim müdürünün konu ile ilgilenmesi dileği ile
Mesaj yazın !
Sağdaki kodu buraya yazın!  Gerekli

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: