• resmi ilanlar

Mesaj Defteri

Mesaj yaz
  • köroğlu hepar07.12.2009 14:00:00

    Bakıyorum da internet sitelerinde HEPAR Genel Başkanı Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu?nun mitinglerindeki insan sayılarına takılmış olanlar inceden matrak geçiyor gibiler. Osman Pamukoğlu babamın oğlu değil, akrabam da değil, eşim dostum da. Tanıdığım kadarıyla ülke savunması için gençliğini vermiş bir yiğit kişi. Türkiye?yi dolaşıp meydanlarda ama 50 ama 250 kişi, kaç kişi toplanırsa toplansın doğru bildiklerini anlatıyor. Bugün bu sayıları ?ti?ye alanlara bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Osman Bölükbaşı tarafından kurulan ve sonrasında adı Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi olan partinin genel başkanıdır Alparslan Türkeş. Kendisinin ilk zamanlardaki mitinglerini izleyenler ve o zamanlarda sayıların azlığına takılanların bir bölümü daha sonraları Rahmetli?nin Türk Siyaseti?ndeki yerinin ?Vazgeçilmez?liğine tanık olmuşlardır. O zamanlarda Rahmetli Türkeş?in, meydanlara gelenlerin sayılarına takılanlar için söyledikleri vardır. Samsun?da Ülkü Ocakları Başkanlığı, MHP İl yöneticiliği de yapmış olan Osman Kara, Rahmetli Türkeş?in sözlerini şöyle anlatır: Kara taştan su damla damla akar, sonra birikir bir gümüş göl olur. Koşan varır, düşen kalkar, arayan sonunda Hak?kı bulur. Rahmetli Türkeş?in 1960 sonrası mitinglerine çocuk yaşında gidip izleyenlerden birisi olarak bu gelişmeye tanık olmuşumdur. Bunları buraya laf ola beri gele diye yazmadığımızı anlamışsınızdır. Sayın Pamukoğlu?nun bu günlerini, sayıların azlığına takılanlar yarınki rakamları gördüklerinde şaşırmamalıdırlar. Unutulmamalı ki tarih tekerrürden ibarettir?
  • Salih Özkeleş07.12.2009 14:00:00

    Halk AKP’nin ne olduğunu çok iyi gördü. KİT’leri yok pahasına satarak bu günlere geldiniz. Ülkenin dış borçları katlanarak büyüyor. Her geçen gün daha çok dışa bağımlı hale geliyoruz. Yönümüzü iyice Araplara döndük. İşçi, memur, emekli, esnaf ve sanayici perişan halde... Bunların hepsi AKP döneminde oldu. Üstelik 7 yıl önce neredeyse bitme durumuna gelen terör bile yanlış politika ve söylemler sonunda iyice arttı. Şahsen AKP benim gözümde bitmiş bir partidir.
  • Abidin Şen07.12.2009 14:00:00

    Yollarımızın ve kaldırımlarımızın standartları zaten çok düşüktü. Adeta kasaba görüntüsü gibiydi. Şimdi ise bırakın kasabayı, kent içi yolları tıpkı köy yolu gibi oldu. Bu nedenle kentimize gerekli hizmeti veremeyen Belediye yetkililerini kınıyorum.
  • vatandaş06.12.2009 14:00:00

    köroğlu hepar kardeşim eline sağlık çok güzel bir yorum yazmışsın. Osman Pamukoğlu gibi bir lidere Türkiyenin şu an çok ihtiyacı var. kararlı, azimli, cesur ondaki cesaret ve yürek kimsede yok gördüğümüz kadarıyla.Allah yolunu açık eder inşallah yanınızdayız sonuna kadar.
  • AYGÜL ARSLAN06.12.2009 14:00:00

    ÇOCUKLUĞUMUZDA............. Bizim çocukluğumda Annelerimiz çalışmazdı. Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım. Hatta Babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi. Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktuki..... En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik. Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi. Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık. Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi. Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik. Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik. Kısacacı evine gidip gelen...ki ; sadece çişi gelen giderdi evine elinde mutlaka yiyecekle dönerdi. Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi. Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu. Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızınüstüne koyar oyun bitince geri alırdık. Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi. Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizi.... Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı. Sonra kavgal arımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi,en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık. Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık. Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık. Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik. Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim. Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum. Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem. Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri. Evlerimiz var, içinde yaş ayan yok. Parklarımız var, içinde oynayan çocuk yok. Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar... Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz.. Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu. Ben kapılarında ’ vale ’ lerin, ’ bady ’ lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir. Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana. Benim değildir bu kültür. Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder. Nedir bunlar? Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk. Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar oldu k. İyi de neden böyle olduk ? Biz mi istemiştik? Yoksa birileri mi böyle istedi....... ’Her toplum hakettiği gibi yönetilir’’ derler ya, hakettiği gibi de yaşar diyelim mi ?
  • mehmet güner05.12.2009 14:00:00

    ben 1970 ist doğumluyum size tebriklerimi iletmem gerek diye düşünüyorum özellikle yazarınız ışın erçen beyin yazdıklarını takdire şayan bir yazr allah eli kolu dert görmesin ulusal medyadaki yazarlarımızın cesaret edemediği yazılarından dolayı kendini canı gönülden kutluyorum inanın yazıları bazen tüylerimi diken diken ediyor ama gercekleri yazıyor helal olsun hep böle devam et ışıl abi korkma bildiğin yolda yazılarına dvm et bu türk milleti(ayrım yok kürt kardeşlerimizde bizden)( ayrılıkçılar hariç) arkandayız
  • Türkiyeli05.12.2009 14:00:00

    Her Köşesi Cennet Ülkem! 05 Aralık 2009 ana haber bültenini kaç kişi izledi bilmiyorum ama eminim izleyenlerin tümü benim yaşadığım çelişkiyi acı acı hissetmiştir. Şöyleki; hani olurya bazen ülkemizin herhangi bir yerinde aşırı uç bir grubun bir protesto veya eylemi olur ve ön saflarda bulunan ve çoğu zaman küçük yaşta olan vatandaşlara güvenlik kuvvetlerinin müdahale tavrını bizim ulusal basınımızın görsel kısmı güvenlek kuvvetleri "Orantısız Güç" kullandı klişesiyle eleştirir ya, dünki ana haber bültenlerinin hepsinde de ülkemizin başına bela olmuş bir terör örgütünün Avrupa’da yaşayan taraftar ve sempatizanlarının sözde örgüt başının cezaevi şartları ile ilgili yaptığı protestolara protestonun yapıldığı ülkelerin güvenlek kuvvetlerinin müdahlesinin görüntüleri yayınlandı ve acıdırki aynı müdahale görüntülere yansıdığı kadar güvenlek kuvvetlrinin sert tavrı bizim güvenlik kuvvetlerimiz tarafından uygulanmış olsaydı basınımız defe koyar ve gerekirse çalardı ama ne hikmetse söz konusu avrupa olunca güvenlik kuvvetlerinin o orantısız kullandığı güç yine bizim basınımız tarafından övgü ve örnek olacak bir müdahale şekli olarak hepimizin gözüne sokuldu. Ama tabi nasıl unutmuşum "Kalem Kılıçtan Keskindir" heleki o keskin kalemi elinde tutan ne şişi nede kebabı yakmak istemezse. (Dürüst ve tarafsız çalışan tüm basın mensupları lütfen beni mağzur görün) Söz meclisten dışarı.
  • köroğlu hepar04.12.2009 14:00:00

    NE Recep Tayip Erdoğan, ne Deniz Baykal, ne Devlet Bahçeli, ne Ahmet Türk? Ne Cindoruk, ne Sarıgül, ne Şener. Ne de attığı zaman mangalda kül bırakmayan diğer zevat! Eskisiyle, yenisiyle ve müstakbeli ile siyasi partilerin başındaki insanların hiçbiri; askeri darbe ve teşebbüslerine ?yeteri kadar? net ve sert bir duruş sergilemedi bugüne kadar. O duruş, hiç beklenmeyen birinden geldi. Eski bir askerden. Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı emekli General Osman Pamukoğlu, Teke Tek programında, hele söz e-muhtıraya geldiğinde, Fatih Altaylı?nın ?Siz başbakan olsaydınız ne yapardınız? sorusuna öyle bir cevap verdi ki? ?Muhtırayı veren çok değil bir saat sonra karşımda olurdu. Ya istifa ederdi, ya görevinden alınırdı? diyebilmek, gerçekten de her babayiğidin harcı değildi! * * * Çünkü bir yandan ?samanlıkta iğne arar? gibi darbeci arayıp, diğer yandan ?darbe mağduru? rolüyle gişe rekoru kıranlar; e-muhtırayı yediklerinde, tam bir hafta hazım zorluğu çektiler. Sonra da muhtıranın sahibiyle kapalı kapılar ardında buluşup, ?mezara kadar gidecek bir sırrı? bölüştüler! Anlamıyorum. ?Bir vakitler darbe hazırlığı yaptığından şüphe edilen? kişileri ortaya çıkarmak mı daha kolaydır? Yoksa ?muhtırayı kendi elimle yazdım? diyen birine ?Gel bakalım buraya? demek mi? Yok eğer? Bu arada ?mezara kadar gidecek? sırrın ortaya çıkmasından endişe ediyorlarsa, korkunun ecele faydası yok. Zira iki kişinin bildiği sır? Herkesin bildiği gibi, sır değildir!
  • köroğlu04.12.2009 14:00:00

    zavallı memurlar grev yapmaya kalkışır haklı nedenlerle ama başbakan hop yasahtır kanuni değil der ve tehdit eder. soruşturma açarız haaa. arkasından veznedar gibi çalışan eczacılar isyan ederler haklı sebebleri dolayısıyla bu seferde sağlık bakanı çıkar hoop yasak efendi bak bak iptal ederim sözleşmeni....ne oluyoruz bu gidiş hiçte hayra alamet değil. %47 oy galiba bunlara totaliter olma hakkı veriyor.öylemiiii. sonumuz hayırlı olsun.
  • arifemre03.12.2009 14:00:00

    İLK kez bir yazarın anısına Raffi Portakal bir müzayede düzenliyor. Kataloğun ön kapağındaki yazı şu: Feşi Naci?nin anısına Dayanışma Müzayedesi. Dostlarından; İmzalı Kitaplar, El Yazmaları, Desenler. Müzayede 13 Aralık 2009 Pazar saat 14.00?te Conrad İstanbul?da yapılacak. Müzayedenin fikir babası Ferit Edgü, yapıtların yer adlarının, kaynağının yer aldığı kitapta; müzayedenin amacını belirtiyor: ?Son dönem Türk edebiyatının en önemli eleştirmeni Feşi Naci uzun süren bir hastalıktan sonra 23 Temmuz 2008?de aramızdan ayrıldığında, ardında onurlu bir yaşam ve onlarca kitaptan başka bir şey bırakmamıştı. Onun yakın dostları bizler, eşinin yaşam savaşımına sembolik de olsa bir katkıda bulunmak için imzalı kitaplarımız, manüskürilerimiz, resim ve fotoğraflarımızla bir dayanışma satışı düzenledik. Birer anı niteliğindeki bu ?eserlerin? tüm geliri Feşi Naci?nin can yoldaşı Lâle Kalpakçıoğlu?ya gidecektir.? * * * BU müzayededeki malzeme gerçekten başka zamanlarda görülemeyecek, elde edilemeyecek özgünlükte. İmzalı kitaplar, elyazmaları, desenler... Türk edebiyatının, resminin, fotoğrafının dünyaca ünlü adlarının bu özel müzayedede yer alması, sanırım ki birçok kişinin ilgisini çekecektir. Aşağıda adları okuduğunuzda müzayedenin değerini fark edeceksiniz: Abidin Dino, Adnan Varınca, Aliye Berger, Ara Güler, Avni arbaş, Bedri Rahmi, Burhan uygur, Ergin İnan, Fikret Muallâ, Fahrelnisa Zeid, Ferit Edgü, Füreya, Halikarnas Balıkçısı, İlhan Berk, Komet, Kuzgun Acar, Mehmet Güleryüz, Melih Cevdet Anday, Mengü Ertel, Metin Deniz, Nâzım Hikmet, Orhan Pamuk, Orhan Peker, Oya Katoğlu, Sedat Pakay, Selma Gürbüz, Tülay Tura Börtecene, Yaşar Kemal, Yurdaer Altıntaş, Yüksel Arslan. Oya Katoğlu, bu müzayede için bakın hangi resmi yaptı? ?Feşi Naci, Giresunlu karpuzcu Feşi Aga?nın oğlu olmakla övünürdü, dostu, ?Karpuzcu Feşi Ağa?nın oğlu küçük Naci?yi Giresun?daki babasının karpuz sergisinde düşlemiş.? Abidin Dino?nun resimlediği Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal?in romanının el yazması ilk sayfası, Melih Cevdet Anday?ın Lâle ve Feşi Naci Kalpakçıoğlu?ya imzalı Tanıdık Dünya kitabı, Abidin Dino?nun resimlediği, Ferit Edgü?nün Feşi Naci?yi Görüyorum?un el yazılı metni. Orhan Pamuk?un Masumiyet Müzesi?nden müsvette sayfası. Başında, Feşi Naci için yazıyor. Orhan Peker?in Feşi Naci portresi. 1950 Kuşağı yazarlarından kitaplar da müzayedenin ilgi çekici kitapları arasında yer alıyor. * * * SANATÇI dayanışmasının bu güzel örneğine desteği bütün sanatseverlerden bekliyorum. (DH)
  • kurtcebe noyan03.12.2009 14:00:00

    Halka sesleniş... Ey yazarlar: Yazmayın... İlle de yazmak isterseniz, haftada en fazla iki gün yazın! Ey okurlar: Bize boyun eğmeyen gazeteleri boykot edin! Ey gazete sahipleri: Kapatın o gazeteleri! Ey vergi müfettişleri: Bakın muhalif basın hâlâ ayak diriyor... Neredesiniz? Ey yargıçlar: Yasalara aldırmayın... İlle de bir konuda hüküm vermek gerekiyorsa, bunu ?ulemalar?a bırakın! Ey askerler: Ulusal güvenlik, vatanın bölünmez bütünlüğü gibi konulara kafanızı takmayın! Bir de... Yan gelip yatmayın kardeşim, bizimkilerin ürettiği bütün belgelere yanıt verin! Ey emekli komutanlar: Televizyon televizyon dolaşmayın... Ununuzu eleyip, eleğinizi asmışsınız... Otursanıza evinizde! Ey Meclis Başkanı: Bu nasıl iş kardeşim? Bu pankartları açmalarına nasıl izin verirsin. Attırsana o pankartları. Meclis böyle mi yönetilir? Burası miting meydanı mı? Ey Sağlık Bakanı: Tutturmuşsun ?domuz gribi aşısı olun? diye... Yetmezmiş gibi benim de olacağımı söylemişsin... Olmuyorum kardeşim, sana ne? Ey Maliye Bakanı: Benim partimden seçilen belediye başkanına nasıl olur da ödenek vermezsin birader... Böyle bakanlık yapılmaz! Ey nüfus planlamacıları: Siz siz olun, doğum kontrolü konusunda ısrarcı olmayın... Bırakın herkes en az üç çocuk yapsın! Ey valiler: Birinci vazifeniz, kamyona binip kapı kapı dolaşmak ve kömür dağıtmaktır... Kendi eliyle kömür dağıtmayan valiye vali mi derim ben? Ayrıca... Vilayet depolarında bizim partinin pankartlarına yer ayırdınız mı? Ey gurbetçiler: Tutturmuşsunuz ?İslami Holdingler paramızı kaptı? diye... Bana ne kardeşim? Ben mi söyledim götür paranı onlara ver diye... Kaptırmasaydın! Ey kadın hakları savunucuları: Kadının ekonomik özgürlüğünü, daha iyi eğitim alma hakkını isteyip durmayın. Kadına yönelik şiddeti fazla gün ışığına çıkarmayın! Bakın, gelirim oraya! Ey öğretmenler: Atatürk?ü çıkarın müfredattan... Mecbur kalırsanız, ?Mustafa Kemal Paşa? diye söz edin... Çocuklara Atatürkçülüğü büyük bir marifetmiş gibi anlatmayın... Ey işçiler: Maaşlarınızın azlığından yakınmayın. Ortalık işsizden geçilmezken, aldığınız paralara şükredin... Hele hele, ?bayram mayram? diyerek 1 Mayıs?larda Taksim?e çıkmayın... Sıktırırım gazı! Ey memurlar: Ne toplu sözlemesi, ne grevi? Yasak kardeşim... İş bırakanı yakarım... Ey öğretim üyeleri: ?Demokrasi? dediysek, o kadar da değil... Rektör seçiminde son kararı size bırakacağımızı mı sanıyordunuz gerçekten? Ey karikatüristler: Beni çizmeyin; yoksa hepinizi fena halde çizerim! Ey ses teknisyenleri: Ben vatandaşa megaboard?tan hitap edeceğim kardeşim. Niye bağlantı kuramıyorsunuz? Olur mu öyle şey ya? Şimdi küfür ettireceksiniz bana... *** Ey sayın terörist kardeşim: Analar ağlamasın. Biz barışçıyız. Kimseyle kavga etmeyiz. Bak; onca ili, ilçeyi karıştıran arkadaşlarına dokunuyor muyuz? Geleceğin zaman haber ver, sınıra mahkeme kurdurayım! İmza: Siz tahmin edin!
  • N.Tufan Türkoğlu03.12.2009 14:00:00

    Kızılay Parkı’nı halka kapatanlara karşı çok tepkiliyim. Burası Alışveriş Merkezi veya otel alanı olmamalı. Kent meydanı olarak gelecek kuşaklara bırakılmalıdır. Bu konuda Bolu halkı ile birlikte hareket eden sayın Belediye Başkanımız Alaaddin Beye çok teşekkür ediyoruz. Bu mücadelede yanında olduğumuzu bilmesini istiyoruz. Kızılay Meydanına sahip çıkalım.
  • Güldane Özçelik03.12.2009 14:00:00

    Kızılay Parkı ile ilgili konuda Belediye Başkanı Alaaddin Bey son derece haklıdır ve halkın görüşlerine sahip çıkmaktadır. İl Özel İdaresi burayı beton yığına dönüştüremez. Bolu halkı Kızılay Parkına sahip çıkacaktır.
  • M.Siyami Kayacan03.12.2009 14:00:00

    Kurtcebe Noyan’ rumuzu ile yazan kişiye ve Kızılay Parkına sahip çıkan Bolululara yürekten teşekkürler.
  • Baran Yücesoy03.12.2009 14:00:00

    DTP FAZLA AÇILDI! Bu başlığı fazla açmaya gerek var mı, bilemiyorum? Her şey ortada? Hani çingeneyi padişah yapmışlar, ilk olarak babasının kellesini kestirmiş ya, bizim anlı şanlı DTP?nin yaptıkları, daha doğrusu verdiği demeçlerle Ahmet Türk?ün yaptırdıkları da buna benziyor. Fazla edebiyat yapmaya gerek yok diye düşünüyorum. Açılımı Kürtlerin sorunlarının çözümü yolunda bir başlangıç olarak değerlendirmesi gereken DTP, gene kendisinden bekleneni yaptı ve toplumu germeyi başardı. DTP?ye elini veren kolunu alamıyor?Çingenenin hikayesi yani? Artık bıçak kemiğe dayandı da diyemiyorum, zira kemik de kalmadı bu DTP?nin sayesinde. Yapıcı sözlerin yerine tehdit ve şantaj kokan sözleri söylemeyi bir görev olarak adledmişler sanki. Demokratik açılımın ilk zikredildiği gün ne dediklerini hatırlayın?Memnuniyet verici bir gelişme olarak değerlendirmişler, bekleyip göreceğiz demişlerdi. Bekleyip gördüler ki bu açılım ciddi bir boyut kazandı, dağdaki teröristlerin bile Türkiye?ye gelebilmelerinin önü açıldı, hemen provokasyona başladılar, binlerce insanı toplayıp ellerine terör örgütünün paçavralarını tutuşturdular ve gelen teröristlere General Patton muamelesi yaptırdılar. Bu da yetmedi, 40 bin insanımızın ölümünün baş sorumlusu olan baş şerefsizi baş tacı edip muhatap alınmasını istediler ve sürece onu da dahil edip tükenmiş olan kanlı politikalarına yenilerini eklemenin arayışına girdiler. Artık bu soysuzların ülkemizin geleceğini tehlike altına atmaya yönelik girişimlerinin durdurulması gerekiyor. Peki, bu nasıl olacak? Çok basit? Ülkesini gerçekten seven, ülke menfaatlerini, kuracakları yeni partinin ve kendi çıkarlarının üstünde tutabilecek, gerçek Türkiye aşığı Kürtler bir araya gelecek. Hiç vakit kaybetmeden hemen Kürt işadamlarının ve Kürt entelektüellerinin bir araya gelip bir platform oluşturması gerekiyor. Bu platformun yapacağı ilk panelde ise; ?DTP?ye alternatif bir oluşum kurmanın amaçlandığı, vakit geçirmeden, Açılım ile başlayan ivmenin kaybedilmeden bunun hayata geçirilmesinin elzem olduğu, ülkesini gerçekten seven Kürtlerin bir araya getirilmesinin ise kurulacak yeni partinin kuruluş bildirgesi olarak geçeceği? yönünde bir deklerasyon yayınlaması lazım geliyor. Bütün bunlar gözler önünde olacak çünkü kimler tarafından kurulduğu ve geldiğimiz bu aşamada hangi amaca hizmet ettiği ayan beyan ortada olan Devamlı Takoz Partisi (DTP)?nin bir an evvel -artık sandığa mı dersiniz yoksa başka bir yere mi bilemem? gömülmesi gerekiyor. Hiçbir şey için geç değildir. İçerisinde bulunduğumuz süreç uzun bir süreç olacağa benziyor, en azından yapılmak istenen düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve meyvelerini vermesi zaman alacak gibi gözüküyor. Bu nedenle bu zamanın en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Her gün bir TV kanalına çıkıp ahkam kesen, yayından çıktıktan sonra son model arabalarına binip evinin yolunu tutan sözde Kürtlerle, bu vatanı seven ve Türk-Kürt ayrımını tasvip etmeyen, ekonomiye katkıda bulunup hem Kürde hem de Türke iş ve aş sağlayan gerçek Kürtlerin artık diğerlerinden ayrışması gerekiyor. Tüm Kürtlerin de daha da bilinçlenip bu farkı görmeleri bekleniyor. DTP?nin sonunun gelmesi şart. Bu vatan, Batı?yı hedef gösterip Doğu?da provokasyon yapan ama provokasyon haricindeki zamanlarını Batı?nın en güzel yerlerinde aldıkları yazlıklarda geçirip, bir sonraki provokasyon konusunu yazlıklarının güzel bahçelerinde yan gelip yatarak bulanlardan artık bıktı. Artık bu provokatörlerin emeklilik zamanları geldi? Baran Yücesoy [email protected]
  • Tayyar Altıparmak02.12.2009 14:00:00

    Bulunduğun yer neresi olursa olsun, Makinist’i dinlemekte fayda var. Baksanıza aylar önce yazdıkları hep doğru çıkıyor. iyi ki varsın Makinist, iyi ki varsın Bolu Express...
  • kurtcebe noyan02.12.2009 14:00:00

    Dün açılımcı yazar Mehmet METİNER sayın valimize geçmiş olsuna gelmiş.Ne için,vali bey memuriyetin dışında konuşmaması gerekeni konuştuğu için,sen valiliğini yap diyor müfettişler.Bu tür soruşturmalar normalde Mehmet METİNER in ziyareti anormal.Keşke gelişinden haberimiz olsa idide kendisine bir kaç söz söyleseydik.Valiye geçmiş olsun derken mudurnulu şehidimizin babasınada bir baş sağlığı ziyaretinde bulunsada,şihidimizin mezarında bir fatiha okusa idi.Ama bu açılımcı zat şehitlerle ve vatanseverlerle uzaktan yakından bir beraberliği olmaz.İhanet projesinin baş mimarlarındandır.zehir kusar.
  • Tayyar Görgülü02.12.2009 14:00:00

    Star Gazetesinde islamcı görüşleri ile tanınan yazar Mehmet Metiner Bolu’ya gelmiş. Açılımcı bu yazarı da, çalıştığı gazetesini de hiç sevmem... Mehmet Metiner; Bolu’dan elinizi çekin.
  • vatandaş01.12.2009 14:00:00

    mağdurmu? suçlumu? bizim toplumumuzda suç işleyen kişi neden bu kadar değerli olur.adam hırsızlık yapar ah zavallı nederdi varki yaptı deriz.adam polise taş atar kurşun sıkar.polis görevini yapmaktan daha çok canını korumaya çalışır ama yinede suçlu polis olur.tutuklanır cezaevine girer ordada rahat durmaz.görevini yapan memurlara her türlü hakareti yapar memur en küçük bir şey dese bütün basın işgenceci ilan eder.örnek olarak kadın hakları savunucuları yürüyüş yapar. yaparkende ellerinde ki pankartların odunlarıyla polise vurur.ama basında polis her zamanki gibi yine suçlu ilan edilir.yazık değilmi. artık yetmezmi suçlulara bu kadar değer vermemiz.vatanı için çalışan insanlara vermediğimiz değeri suçlulara gösteriyoruz.adam vatanı bölmeye çalışır bişey olsa yazık der basın.hasta olur sanki cezaevine girmese hasta olmayacak gibi davranılır.adam memuru ana avrak sayar söver memur dayanamaz basın onu insan olarak görmesede oda bir insandır. karşılık verir e tabi basın yine işkenceci der çıkar.artık suçluyla suçsuzu ayıralım...................
  • Doğru söze ne denir?01.12.2009 14:00:00

    Makinist’in "Uyarmıştık-Uyardılar" başlıklı yazısı için teşekkürler. Buradan çıkarılacak bir ders var; Makinist’in dediklerini gözardı etmeyeceksiniz... Sağolasın Makinist...
Mesaj yazın !
Sağdaki kodu buraya yazın!  Gerekli

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: