• resmi ilanlar
Rahmi Tamer Özçelik [email protected]

PİŞMANLIK

20.07.2016 00:00:02

 

Notlarımı karıştırırken fark ettim. Okuduğum güzel bir makaleyi not almışım…

Buna göre; Avustralya’da yapılan bir çalışmada, hayatının sonuna yaklaşanların pişmanlık duydukları en önemli konular araştırılmış. Sonuçlar şaşırtıcı değil…

1- Çok geç kalmadan, kendi hikâyenizi yeniden yazın.

Hayatın sonlarında duyduğumuz, derin pişmanlıklarımızın başında “kendi hayatını yaşamak yerine, bize başkalarının dayattığı hayatları yaşamak” geliyor.
Yıllar önce Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir inceleme sonucu ünlü Doktor Herbert Benson şu önerilerde bulunmuş:

“Orta yaşlarda yaşamınızı değerlendirin. Başladığınız noktayla geldiğiniz noktayı, varmak istediğiniz çizgiyle bulunduğunuz çizgiyi gözden geçirin. Eğer çok farklı yerlere savrulduğunuzu görürseniz, geç kalmadan hikâyenizi yeniden yazın. Eğer bunu yapmazsanız, hikâyenizde başrol yerine, başkalarının yazdığı hikâyelerin figüranı olmaya devam edersiniz.”

2- Çalışmak için yaşamak mı, yaşamak için çalışmak mı?

Araştırmaya katılanların duydukları ikinci pişmanlık da şu olmuş: “Keşke bu kadar çalışmasaydım!”. Çok çalışmak, çalışmayı abartmak, çalışmayı bir hayat düsturu yapıp bu uğurda çocuklarımızı, ailelerimizi, dostlarımızı ihmal etmek hepimizin yaptığı temel hatalardan biridir.

Ne yazık ki çalışmak ve para kazanmak, yaşamak için bir araç iken günümüzde amaç halini almıştır.

3- Hayatın keyfini çıkarın, duygularınızı bastırmayın.

Hayatının sonuna yaklaşanların duyduğu ciddi pişmanlıklardan biri de, “duygularını yeteri kadar dile getirememek” olmuş.

Duyguları bastırmak hayatın yeteri kadar keyfini çıkaramamaya neden olabiliyor. Gerçi manevi yanları güçlü, inanç dünyası zengin, hayata ilişkin beklentileri iyi tanımlanmış toplumlarda duyguları bastırma yanlışı pek yapılmaz.

4- Her dost, hayata atılmış derin ve güçlü bir çıpa.

Araştırmaya katılanların yaşadıkları pişmanlıklardan biri de, “biten, sona eren dostluklar ve kaybedilen dostlar!”.

Dostlukları kurmak zor, bitirmek kolay… Dostlarınızın sayısının artması ise, sosyal bağlarınızın güçlenip, çoğalması anlamına geliyor. Dost çoksa, mutluluk çok. Çok sayıda ve farklı kesimlerden dostları olanlar, farklı duyguları daha çok ve sık yaşamak, farklı tatları, hazları daha çok elde etmek imkânına sahip oluyor.
Dost sayısı arttıkça hayata ilişkin korkularınız, yalnızlığa, terk edilmeye ilişkin tereddüt ve endişelerimiz azalmaya başlıyor. Kısacası, her dost; hayata atılmış derin ve güçlü bir çıpa fonksiyonu görüyor. Dostları, sevdikleri, arkadaşları kaybetmek bir yana çoğaltmak çok önemli.

5- Mutluluğa giden yolu kendiniz bulacaksınız.

Hasta ve yaşlı insanların bir başka pişmanlıkları da “mutlulukları için yeteri kadar çaba göstermemeleri” olmuş.
Yazara göre bu pişmanlığı yorumlamak kolay değil. Kolay değil, çünkü mutluluğun şu ana kadar ortak, kabul gören bir tarifi yok. Herkesin farklı bir mutluluk anlayışı var.

“Huzurlu Yaşama Sanatı"nın yazarı Prof. Dr. Toksöz Bayram Karasu’ya göre, pek çoğumuz mutluluğu hiç olmadık yerlerde arıyor. Mal, mülk, para ve iktidar elde ederek içlerindeki çatışmayı çözmeye çalışıyor. Ama sonunda elde ettikleri şey tatminsizlik ve eksiklik hissinden başka bir şey olmuyor. Dahası, aradıkları ama kolayca dile getiremedikleri şey ise, ellerinden sürekli kaçıp gidiyor. Bu yolun bitişi aslında başlangıcı.
Mutluluğa ulaşmak sadece istemek ve kendinize izin vermekle değil kendiniz olmakla, kendi fırınınızda pişip yanmakla ilgili bir şey..

 

 Dr. Karasu diyor ki: “Mutluluğa ve huzura giden yolun bir sonu ya da bitiş çizgisi yoktur. Yalnızca başlama noktası vardır. Şu anda bulunduğunuz nokta ise başlamak için en iyi yerdir”.

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • Metin  (15.06.2017 09:13:08)

    Yazılıarınıza katılıyor teşekkür ediyorum. Kendi yolunuzda mutluluklar diliyorum

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: