• resmi ilanlar

Mesaj Defteri

Mesaj yaz
  • murat1424.06.2009 12:00:00

    Niye zorumuza gidiyor? Bir kişi konuştuğunda. Niye zorumuza gidiyor bir araç kırmızı ışıkta durduğunda? Niye zorumuza gidiyor? biri bize yere tükürme dediğiinde. Niye zorumuza gidiyor? Sen burayı dolandırıyorsun dediğinde. Niye zorumuza gidiyor benim düşündüklermle aynı olmuyorsun dediklerinde. Niye zorumuza gidiyor? Niye? Çünkü biz İpimizi koparmışız. Çünkü biz sisteme uymuşuz. Çünkü biz cumhurbaşkanlarımıza, başbakanlarımıza, valilerimize, belediye başkanlarımıza, müdürlerimize, şeflerimize, memurlarımıza, işçilerimize velhasıl doğmamış çocuğumuza dahi saygı duymuyoruz. Onların bizden daha aşağılık bir yaratık olduğunu düşündüğümğüz için. Yazıklar olsun bize. En başta da size.
  • Hanefi Ağdalı24.06.2009 12:00:00

    Masanın öteki tarafında otuanlar sorunların çözümü için çalışmak zorundadır. Hem devletin önemli bir makamını işgl edip hemde aksaklıkları eleştirmekten başka bir işle meşgul olmamak tirübinlere oynamaktır. Bolu Valiside tirübinlere oynamayı adet haline getirmiş olduğunu görmek üzücü. İşin enteresanı bu dolmayı yutan yada yutmuş gibi davrananalarda var.
  • Murat14’e24.06.2009 12:00:00

    Öncelikle size yazıklar olsun demek lazım. Sayın valinin konuşmasının tamamını gazete yayınladı. Yazıda haklı olan kısımlar var. Sorun veya benim gibilerin karşı çıkış sebebi vali olarak eleştirdiği konularda bu güne kadar hiç bir adım atmamış olması.
  • Mustafa COP24.06.2009 12:00:00

    "SANAYİ BAKANI BOLU’Da FABRİKA AÇTI!!!"...İşte bir yazı daha ..." Kalem Üstadı", gerçek bir "BOLU SEVDALISI"..."İmdat ASLAN" Bey’i de okuyun...LÜTFEN...Tatildekiler siz de oyunu "OKU" yun..."BOLU"nun derdi "istihdam"...Çözün bakalım...Görelim..."TAYVAN" dan "TAYLAND" dan..."KORE" den ...nereden...getirin yatırımı...açtırın fabrikaları...alkışlayalım...gerisi laf-ü güzaf... BKGC haftasonu "teşvik" i yine gündeme getiriyormuş..."tatilciler"... dinlemeye gelir herhalde..."duayen" Yavuz DONAT Bey’i de "teşvik" konusunda bizleri de dinlemeye bekleriz... ben..ben..."jakoben"...bırakın bu tartışmaları da.... sanayiye ticarete de,"istihdam" a da el etın... toplanın...el ele...nerede..."ÇERKEŞ" ile "GEREDE"..."ALİ ERCOŞKUN" Bey’i de kutluyorum... "teşvik" için "ANKARA" yollarında...2011 de sandık da...yolda...kolaylıklar diliyoruz...MUHABBETLE...24.Haziran.2009/BOLU
  • murat14’e24.06.2009 12:00:00

    niye zorumuzza gidiyor biliyormusun... esnafın durumu zorumuza gidiyor... amirine müdürüne belediye başkanına cumhurbaşkanına yalakalık yapanlar zorumuza gidiyor.. alaattin yılmazın tavırları zorumuza gidiyor... caminin karşısında rakı satılması zorumuza gidiyor.. aç insanların çokluğu zorumuza gidiyor... cumhurun oğlu’nun mısır işi yapması zorumuza gidiyor...daha çok var örneklemeler... bize yazıklar olmaz... senin gibilere yazık asıl... aynaya bak bana yazıklar olsun diyecek ve kendinden utanacaksın...
  • Selcan Aydoğan24.06.2009 12:00:00

    Yazın gelmesi demek, piknik demek... Kene korkusu nedeniyle pikniğe gidemiyoruz. Sağlık müdürü halkı bilinçlendirecek açıklamalar yapsada bizde ona göre hareket etsek. Sıcak yaz günlerini evde oturarak geçirmek zorunda kalıyoruz. Sağlık İl Müdürünün kene konusuyla ilgili yapacağı açıklamaları bekliyoruz.
  • arifemre23.06.2009 12:00:00

    yeni bahar tekstilin yönetim kurulu başkanı hakan aydoğan bolu’da iş yapmanın artık anlamsız olduğunu söylemiş... teşfikten nasibini alamamış bir kentte bencede durulmaz... çok yüksek maliyet olmıyacaksa hemen kaçıp teşfikte öncelikli illere gitmek en mantıklısı... gitmemek salaklık olur zaten...
  • İşte Olay Konuşma23.06.2009 12:00:00

    "İşte Olay Konuşma" haberinizi okudum. Bolu ilinin sayın valisinin Abant Plaformu adı verilen toplantıda yaptığı konuşmayı bir vatandaş olarak hiç benimsemediğimi kendi adıma belirtmek istedim. Zaten gazetenizin değerli yazarları da bu konuyu ele alarak bizleri aydınlattılar. Sağolun, varolun...
  • zapatistaa23.06.2009 12:00:00

    "yes we can" sayın valimizin demokrasi sunumunun sonunda ettiği laf. "one minute" gibi günlük konuşmamız içerisinde yer almaya aday. yes ve no yu, ok u zaten kullanıyoruz yıllardır. sayın valimizde buna katkı yapmış oldu. saolsun. söyledikleride sadece bolu gündeminde değil ulusal basında da gündem oldu. ama dikkat ederseniz çokta önemsenmedi. yerel basında da övgü dolu ifadelerle değil, şaşkınlıkla yer buldu. bunlar önemli değil tabi. birinin söyledikleriyle yaptıkları çelişti mi, o kişinin söylediklerinin bir anlamı yoktur. bürokrasi den dem vuran sayın valimiz, baas ve pol pot diyor. darbecilerinde yargılanmasını istiyor. ama anlayabildiğim kadarıyla sadece 27 mayısçıların yargılanmasını istiyor. 12 martçılarla, 12 eylülcülere birşey dediği yok. devlet öz’dür, demokrasi ise biçim. devlet her şekilde egemen sınıfın diktatörlüğüdür. demokrasi ise egemen sınıfın varlığını sürdürmek için kullandığı bir araç. gerçek anlamda demokrasi sadece sınıfsız bir toplumda yaşanabileceğiı için, burjuva demokrasisinin darbelerin içinden seçip yargılayalım demesi de doğaldır. siyasal tercihler, yaşamsal tercihlerle çakışmamalıdır. resmi bile olsa 500 milyarlık araca bineceksin, çocuklarını özel okullarda eğitim alacak ve demokrasi dersi vereceksin. olmuyor sanırım. recep ivedik demokratlığı bu kadar oluyor işte.
  • arifemre23.06.2009 12:00:00

    bolunun kaderi...!!! boluda boluspor için park ücreti verirsiniz moraliniz bozulur... vermesseniz parkçılarla kavga edersiniz moraliniz bozulurr... boluspor playofftan döner moraliniz bozulur... bolu teşfikten yararlanamaz moraliniz bozulur... alaattin yılmaz çıkar basının karşısına su işi tamam der akabinde borular patladı der moraliniz bozulur... arkadaşınız çek cezasından hapishaneye girer moraliniz bozulur... yan komşunuz su parasını ödeyemediği için suyu kesilir moraliniz bozulur... boluda her köşe başına market açılır belediye ruhsat verir moralimiz bozulur... lütfi hoca baldırı çıplak kızlar önünde Allahın ismini zikrederek dua eder moralimiz bozulur... hocalaramız tefeciden para alır bu nasıl olur der moralimiz bozulur... ak parti zenginleri para üzerine para, mal üzerine mal koyar bunları duyarsınız moralimiz bozulur.. camini karşısında belediye alkollü içki sattırır moralimiz bozulur... ekmek fırınına alkol ruhsatı verir moralimiz bozulur... yolda giderken arabamız çukura girer belediye çalışmıyor der moralimiz bozulur... muhalefet akp’nin yaptığı işlere gereken tepkiyi vermez moralimiz bozulur... esnaf mutlu diildir konuşuruz moralimiz bozulur... oda başkanları hiç bişey yapmaz ’’salla başı al maaşı misali’’ moralimiz bozulur... kızılay kamelya yapar moralimiz bozulur.. icra arabaları kentte cirit atar moralimiz bozulur... SİZLER BU MORAL BOZACAK OLAYLARI ÇOĞALTABİLİRSİNİZ... CENNET GİBİ MEMLEKETİMİZDE MAALESEF AKŞAMA KADAR MORALİMİZ BOZULUYOR... SİYONİST VE EMPERYALİST GÜÇLER EMELİNE ULAŞMIŞ DURUMDA, ONA UŞAKLIK EDENLERDE BİZE BU HAYATI ZEHİR ETMEK İÇİN ELLERİNDEN GELENİN FAZLASINI YAPMAKTADIRLAR... ALLAH SONUMUZU HAYR EYLESİN...
  • Lütfü Demir22.06.2009 12:00:00

    Sayın İmdat Aslan ve Sayın H. Hüseyin Aykan; sizleri bu haftaki Abant Platformu ile ilgili yazılarınızdan dolayı kutlarım. Duygularımıza tercüman olmuşsunuz... Elleriniz dert görmesin. Çok konuşanları iş başında da görmek isteriz. ilimizin sorunları almış başını gidiyor. İyi ki varsın Bolu Express...
  • ne önemi var!22.06.2009 12:00:00

    Sorun EĞİTİM!Çözüm de EĞİTİM!Bu ne yaman çeliş ki!Bir eğitimci "Sorun eğitim! "diyor çözümü de seçilmiş cahillerden bekliyor ise vay bu ülkenin haline!
  • Lamia İnce22.06.2009 12:00:00

    Makinist’e bravo... Bu gün de döktürmüş. Bolu Express’in yazarları süper.
  • atık kağıt22.06.2009 12:00:00

    değerli okurlar atık kağıtlarınızı 24/06/2009 çarşamba günü ne kadar bolu Atatürk İlköğretim Okulu bahçesinde prefabrik binanın önüne bırakırsanız iyi olur biz oları persembe günü atık kağıda göndereceğiz bir ağaç kurtarırsak bizim için kardır. ilginize teşekkürler okul aile birliği
  • Mustafa Cop20.06.2009 12:00:00

    "Doğru" ile" yanlış"ın..."Hak" ile "batıl" ın,"Abant" ile "Davos" un,"BOLu" ile "Yalova" nın,"Adana" ile "ANTALYA" nın, "koza" ile "kelebek" in,"kemer" ile"cüzdan" ın,"yen" ile "lira" nın,"altın" ile "gümüş" ün,"yem" ile "yemci"nin,"beyaz" ile "pembe" nin,"güleç" ile "şen" in,"tesbih" ile"teşbih" in,"nokta" ile "virgül" ün..."üç nokta" ile "noktalı virgül" ün,"Ali" ile "Veli" nin, "bir" ile"üç"ün..."tüik" ile"die"nin..."tümden gelim" ile "tüme varım" ın..."iktisat" ile"iktisatcı"nın..."mutlu" ile"mutsuz"un..."kemiyyet" ile"keyfiyet"in..."oy veren" ile "koyveren" in,"misyon" ile"vizyon"un ayırt edilebilmesi..."ÖNEMLİ"...Bu da yalnız gezmekle,gezdirmekle değil..."Eğitim"le,"Çalış"makla,"Oku"makla,"Yaz"makla,"İzle" mekle de olur...Değil mi..."Ticaret"e,"Sanayi"ye,"İş adamı" na,"Görevlilere","Eğitimcilere","Vekillere","İlgililere","STÖ" lere de bu "yoğun" ve "sıcak" yaz günlerinde de kolaylıklar...İyi çalışmalar diliyorum..."EĞİTİM ŞART!!!"...Saygılarımla.
  • ESNAF19.06.2009 12:00:00

    ben esnaf olarak, başka bir esnaf’ın haksız bir şekilde faaliyetini sürdürmesine tepki göstermek suretiyle; belediye, belediye zabıta müdürü, tarım il müd., ak parti genel merkezi yerel yönetimler, bolu il başkanı, Bolu ilçe başkanı, il yönetimi ve ilçe yönetimindeki bazı arkadaşları aramak suretiyle bu konu hakkında detaylı bilgi vermeme karşın hala somut bir adım atılmamıştır. buradan yukarıdaki bahsi geçen herkesi sorumlulukları dahilinde göreve davet ediyorum... SAĞLIK MAHALLESİ BAŞAK KONUTLARININ ALTINDAKİ BAKKALIN SUYU YOK,TUVALETİ YOK....... BU ADAMA RUHSAT VERİLEMEZ........... PERSONEL (ki hiç birinin sigortası yok) TOZLU RAFINI SİLDİKTEN SONRA AÇIK OLARAK SATTIĞI PEYNİRİ,ZEYTİNİ, BAKLİYATI TOZ ŞEKERİ, VE DİĞER ÜRÜNLERİ EKMEK GİBİ PASTA GİBİ BU ÜRÜNLERE EL SÜREREK İNSAN SAĞLIĞIYLA ADETA DALGA GEÇEREK VE BENİM TÜM BUNLARI YUKARIDAKİ BAHSİ GEÇEN ŞAHISLARA AKTARMAMA RAĞMEN ADAM FAALİYETİNE DEVAM ETMEKTEDİR... İNSAN SAĞLIĞI BU KADAR HAFİFE ALINMAMALI DİYE DÜŞÜNÜYORUM... VE HERKESİ MASASINDAN VE KOLTUĞUNDAN KALKARAK BU TİP KONULARDA DAHA HASSAS OLMAYA DAVET EDİYORUM...
  • nail amudi19.06.2009 12:00:00

    DTP, TERÖR VE DEMOKRASİ ÜZERİNE!.. ?DTP?ye düşen sorumluluk; sorunu silahla değil, konuşarak çözebilmeyi sağlamak ve diyalog ortamını yaratmaktır!..? 11 Eylül saldırısından Güneydoğu Anadolu’daki terör eylemlerine kadar hep aynı gerçek çıkar karşımıza: Demokrasi ve siyasete olan inanç, şiddetin hayata hakim olduğu dönemlerde azalır. Çünkü şiddetin egemenliği kamuoyu nezdinde demokrasi ve siyasetin sorun çözme yeteneği olmadığı fikrini uyandırır. Oysa demokrasiye inanç, gerek sorunların çözümünde, gerek terörle mücadele de son derece önemlidir? Sadece 11 Eylül saldırısı ve sonrasını, Afganistan’da, Irak’ta olup bitenleri, insan haklarının güvenlik tedbirleri karşısında nasıl gerilediğini ve bunun sorunları nasıl tahrik ettiğini hatırlamak bile, demokrasinin anlamı ve işlevini hissetmemize yeter? Evet, siyasal ve sosyolojik anlamda gerçektir ve kanıtlanmıştır: "Siyaset ile Şiddet", "Demokrasi ile Terör" zıt kutuplardır. Siyaset ve demokrasi, terör ve şiddeti geriletir; siyaset ve demokrasi eksikliğinde ise terör ve şiddet azar. Eğer toplumsal talepler siyaset yoluyla temsil edilmezlerse şiddet yoluyla ifade edilirler, talepler karşılık bulmazsa taleplerin akacağı mecra demokrasi dışı yollar olur. Bununla birlikte şu da bilinir ki, bu denklem hiçbir zaman doğrusal bir hat üzerinde ilerlemez? Demokratik tedbirler ve siyasetin şiddet örgütlerini sıkıştırması durumunda bu örgütlerin oyunu terse çevirmek için can havliyle saldırdığı bilinir. Şiddet yapılarının, demokrasi ve siyaset imkanlarını aksi yönde sonuçlar elde etmek için kullandığı da bilinir. Böyle durumlarda, bugün olduğu gibi, fatura siyasete ve demokrasiye çıkar. Hatta bu ikilinin sorunu azdırdığı fikri hakim olur? Nitekim son dönemlerde DTP’nin yerine getirdiği işlevin, geniş halk kitleleri tarafından bu açıdan çok ciddi olarak sorgulandığını görüyoruz. Bugün DTP’nin PKK’nın Meclis’teki temsilcisi olduğu fikri, toplumda oldukça yaygın? Maalesef DTP’nin aldığı tavır da bu kanıyı derinleştiriyor? Ancak şunu görmek gerek: DPT’nin Meclis’teki varlığı demokrasi-temsil açısından ne kadar önemliyse, DTP’nin demokrasinin kurallarını sindirmiş olması ve şiddetle (terör örgütüyle) arasına mesafe koyması da o denli önemlidir. Bu açıdan DTP’nin büyük bir zaafı olduğu tartışma kaldırmayacak oranda ortadadır. Ancak her şeye rağmen DTP kapatılmamalı, DTP’nin üzerine gidilmemeli, DTP’yle diyalog kurulmalı ve sorunlar DTP’yle ilişki kurularak çözülmelidir diye düşünüyorum. Ama? Buna karşın DTP?nin de siyasete ve demokrasiye olacak inancı zedeleyecek her türlü adımdan kaçınması, kendisini PKK’nın meşrulaştırılmasına hasretmemesi, sistemle sistem dışındaymışcasına pazarlıkçı politik tutumunu değiştirmesi gerektiğini de üstüne basarak vurgulamak istiyorum. Bu tür politikalarla DTP bir sonuca ulaşamayacağı gibi, en vahimi demokrasiye ve temsile, siyasete olan inancı önemli ölçüde baltalamakta ve Kürt sorununun çözümünü geciktirmekte, hatta imkansız hale sokmaktadır. Bu, bir anlamda terör örgütünün de arzu ettiği bir durumdur diye düşünüyorum. Demokrasi, demokratlık gerekir, demokrat gerektirir? Ancak bilmeliyiz ki demokrasi toplumsal güçlü bir irade ve inanca da ihtiyaç duyar. Evet DTP’nin ters politikaları, terör, işin özünü kaybetmemize yol açmamalıdır. Açıktır: Sadece asayiş ve şiddet yoluyla hiç bir sorun, özellikle Kürt sorunu hiç bir şekilde çözülemez, tersine azar. Demokrasi, yani, farklılıkların iç içe yaşaması, bu farklılıkların kamusal hayata ayrı ve ortak katılımı, yani siyasetin, hak ve özgürlüklerin asli düzenleyici olduğu ortam "olmazsa olmaz"ımızdır. Özellikle de Kürt sorunu gibi tarihsel, siyasi, kültürel kökleri, uluslararası, toplumsal yönleri olan bir sorunda? Eğer bu sorunun çözümünde yol almak istiyorsak, demokrasi türlü, farklı, kombine önlemlerin ortak dili olmalıdır. Asayiş tedbirleri, ekonomik tedbirler, hak ve özgürlük alanında yapılacak iyileştirmeler, kimlik sorununa yaklaşım, tüm bu farklı önlemlerin her birisi demokratik mantıkla iç içe olmalı, demokrasi fikri ve ilkeleri bu farklı yöntemleri birbirine bağlayan ana unsuru teşkil etmeli ve Türkiye?nin üniter devlet yapısına zarar verecek her türlü yaklaşımdan titizlikle kaçınılmalıdır. Son cümle? DTP?ye düşen sorumluluk; sorunu silahla değil, konuşarak çözebilmeyi sağlamak ve diyalog ortamını yaratmaktır. Bunun yolu da çok açıktır: DTP, dağ romantizminden kurtulup, sorunu konuşulamaz hale getiren silahlı mücadeleyi durdurmaya konsantre olmalıdır. Ancak bir kere daha vurgulamak istiyorum, DTP ve Kürt siyaseti, silahlı bir örgütün elinde rehin durumunda olmaktan kurtulmadan, sorunun çözüm sürecinde ilerleyebilmenin olanağı da pek görülmüyor. Ülkenin bütünlüğünü, milletin birliğini, bayrağını, resmi dilini, laik/demokratik sisteminin korunmasında tereddüt yaratmayan siyasi aktörlerin mevcudiyeti ve söz konusu temel değerler üzerinde hassasiyeti bilinen Türkiye halkının talepleri dikkate alındığında, sanıyorum çözümün yakın olabileceğinin söylenilmesi yanıltıcı olmayacaktır. Nail Amudi
  • Kamil Şirinoğlu17.06.2009 12:00:00

    Sağlık Müdürü gazetelerde açıklamalar yapıyor ve kene konusunda panik yapmayın diyor. Bolu’da bir kişi kene yüzünden yaşamını yitirdi. Bir kişide can çekişiyor. Hala yetkililer konuyu ciddiye almamakta kararlı. Bir kişinin ölmesi yetmiyor galiba. Bir kaç düzine insanın ölmesi lazım.
  • Faruk Güler17.06.2009 12:00:00

    Eczacılar Odası başkanının açıklamalarını okudum. Muadil ilaç uygulaması yapılıyormuş. Nedense bu muadil ilaçlara hep fark çıkartılıyor. Aynı ilacın ucuzu yazılmıyor. Olan hep vatandaşa oluyor. Bazı firmaların ilaçları çok yüksek fiyatlara satılıyor. Doktorlar o ilaçları yazıyor. Eczacılarda pahalı muadillere yönlendiriyor. Bu sorunun çözümü çok zor. Sağlık Müdürü kenelerle uğraşacağına bu soruna çözüm bulmalı.
  • Hasan Turguteren17.06.2009 12:00:00

    Yeşil camii müezzini tam 8 aydır camiye uğramıyor. Konuyu ilettiğimiz Müftü olayın üzerini örtmeye çalışyor. Cami Cemaati olaydan çok müzdarip. Müezzini gören olursa insaniyet namına cemaate haber vermesi tek dileğimiz.
Mesaj yazın !
Sağdaki kodu buraya yazın!  Gerekli

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: