• resmi ilanlar

Mesaj Defteri

Mesaj yaz
  • rojhat zozan15.08.2007 12:00:00

    KENDINI KURT SANAN TURKLER Son zamanlarda ozellikle genel secimler oncesinde yine Aleviler (her secimde oldugu gibi) Turkiye?nin gundemini mesgul ettiler. Ozellikle her siyasi parti kendi vitrinini guclendirmek icin Alevi kesimin onde gelen sahislarini secimlerde aday gosterdiler. Kimi kazandi, kimi kazanamadi? Ancak kazananlar arasinda cok ilginc bir portre var. Bu sahis; İstanbul 3. Bolge?den ?bagimsiz milletvekili? secilen Sabahat Tuncel ! Sabahat Tuncel?in secilmesi Turkiye?deki Alevilerin nasil ?cesitli amaclar icin kullanilip kandirildigini? gosteren ilginc bir olaydir. Peki, Sabahat Tuncel kimdir ? Sabahat Tuncel?in, Bagcilar?da 5 Kasim 2006 tarihinde PKK orgut militanlari ile toplanti halinde iken yakalandigi basina yansidi. Bu kisi, 2004 yilinda K.Irak?a da gecip PKK toplantilarina katiliyor. Yani, kendisini siki bir Kurt milliyetcisi olarak goruyor. Babasinin aciklamalarindan da bu ailenin kendilerini Alevi Kurdu saydiklari anlasiliyor. Sabahat; Kurtluk?ten de oteye gidip Kurt irkciligi yapan PKK?ye katilip Turk askerlerini vuranlara acik destek veriyor. Onlar da secimlerde Sabahat?i aday gosteriyorlar ve seciyorlar. O zaman, ?Alevi Kurdu? ne demektir ? Riza Zelyut?un 8 Agustos 2007 tarihli Gunes Gazetesi?ndeki kosesinde Alevi Kurtleri hakkinda tarihi temellere dayali ilginc (bir o kadar dogru) bilgiler vermektedir: ?Alevilik uzerine bizim ve diger arastirmacilarin yaptigi calismalar gosteriyor ki Anadolu?daki Alevi kimligini; Turk kulturu sekillendirmistir. Alevi olup da kendisini Kurt sananlar; daha sonradan Kurt baskisi ile asimile olmus topluluklardir. Hemen hatirlatalim: 1240 yilindaki Alevi Turkmen ayaklanmasi olan Babalilar ayaklanmasinin bastirilmasinda, Frank ve Gurcu askerleri gibi Kurtler de kullanilmistir. Ogrenmek isteyenler; Evliya Celebi?nin yazdigi ?Menakibul Kudsiyye? adli kitabina bakabilirler. 1514 yilindaki Caldiran Savasi?nda, Kurt asiret agalari, Alevi Turkmen Sah Ismail?in degil Osmanli Padisahi Yavuz Sultan Selim’in yaninda yer almislardir. Bu hizmetleri yuzunden Selim, Kurt beylerine ozerklik vermis; Dogu Anadolu da miri toprak olmaktan cikartilmistir. Bolgeye egemen olan Kurt asiretleri, Osmanliya dayanarak Alevi asiretleri ezmislerdir. Bu baski sonucunda Alevi Turkmenler, dillerini yer yer yitirerek Kurtce konusmaya baslamislar. 1891 yilinda Padisah Abdulhamit, Hamidiye Alaylari adinda Kurt asiret reislerine askeri birlikler kurdurttu. Bu alaylar, bolgedeki Alevileri yeniden ezdiler. Bu silahli baski karsisinda bazi Alevi asiretler, Kurt beylerinin sigintisi haline geldiler. Dogu Anadolu?da 1514?ten 1909?a kadar suren baski sonucunda bircok Alevi Turk boyu Kurtlesti. Iste Sabahat Tuncel de Kurt asiretlerinin baskisi sonucu kimligini unutmus, yitirmis en oz Turk boylarindan birinin cocugudur. Sabahat Tuncel?in ailesi, Balaban Asireti?nden... Balabanlar, buyuk bir asiret olan Begdili asiretine baglidir. 13. Yuzyil?da yasayan buyuk tarihci Residuddin, Begdili Turkmenlerini, padisah cikaran Oguz boylarindan birisi olarak kabul etmektedir. Bu konuda, ayrintili bilgi almak isteyenler; Prof. Dr. Faruk Sumer?in ?Oguzlar (Turkmenler) Tarihleri -Boy Teskilati - Destanlari? adli kitabina bakabilirler. Begdili Turkmenleri, Kuzey Suriye’deki Turkmenlerin Boz Ok kolunu meydana getiren boylardan birisi idi. Begdilililer; Safevi Devleti’nin kurulusuna da katilmislardir. Bunlar; 16. yuzyilin basinda Osmanli Devleti’ne karsi ciktilar ve Sah İsmail’in yaninda yer aldilar. Bu durum, Begdili Turkmenlerinin tam Alevi olduklarini gosteren karsi konulmaz bir kanittir. Iste bu yuzden; Sunni Osmanli Devleti, Dogu Anadolu ve Guney Anadolu’da bu Alevi asiretleri ezmek, eritmek icin Kurt beylerini her firsatta kullanmistir. Kanuni Sultan Suleyman zamaninda, Begdili asiretine bagli olan boylar icinde Balabanlilardan 100 evin vergiye baglandigi gosteriliyor. (Oguzlar, sf. 225) Begdili asireti 1698?de Elbistan?i 40 gun kusatmis, 500 kisiyi oldurmus, 500 kadar kadin ve cocugu esir almis. Bunun sebebi herhalde 1690 -91?de Beydili asiretinin zorla yerlestirilmeye calisilmasi olmali. Yerlestirilmesi istenen boylar icinde Balabanlilar da bulunuyor. Begdili asireti daha ust cati olarak Samlu Turk asiretine bagli idi. Samlular, birinci dereceden Alevi kimlikli Safevi Devleti?nin kurulmasinda rol alan bir asiret idi. Ben yazmiyorum, tarih yaziyor: yani Balabanli asiretinden olan Sabahat Tuncel, Kurt degil, en has Turk?tur. Fakat; Kurt asiret baskisi sonucu onun asireti dilini yitirince, bunlar kendilerinin Kurt oldugunu sanmaya baslamislardir. Turkiye?de koku Alevi olanlarin Kurt olma ihtimali cok cok zayiftir. Bunu, Dogu Anadolu?yu iyi taniyan arastirmaci Cemal Sener’in anlatimiyla formule edersek soyle deriz: Turkiye?de Alevi isen Turksun... Biliyorum ki Sabahat, bunu kabul etmeyecek. Fakat kendisi, Anadolu?da Alevilerin neden cogunluktan azinliga dustugunu gosteren asimilasyon (Kurt asiretleri tarafindan eritme) politikasinin en canli ornegi olarak onumuzde duruyor.? Rojhat Zozan [email protected]
  • esra yılmaz12.08.2007 12:00:00

    Doktor sedatla ilgili yazılan yazıyı okudum ve şoka düştüm..Yazan arkadaş herhangi bir isim beyan etmemiş ama sanırım bu olayla yakından uzaktan bir ilgisi yok.Sadece bir takım şeylere sahip olmuş?!Gerçekten öylemi çok merak ediyorum..Eğer öyleyse ki bu yüzde doksan dokuz gibi büyük bir ihtimal,bence en kısa zamanda aydınlatılmalı.Gerçi her ne kadar geç olsa da!!
  • Deniz Atacan11.08.2007 12:00:00

    Usta yazar, güçlü kalemşör Sn. Işın Erşen’in yazılarına kavuşmak bizleri çok mutlu etti. Sevinmesine sevindik de, niye sadece iki gün yazıyor anlayamadık.Bizim okurları olarak dileğimiz, köşesinin her gün zevkini çıkarmak..Umarız bu talebimiz dikkate alınır.. Sevgi ve saygılar.. Kolay gelsin..
  • Emine MÜHÜRCÜOĞLU10.08.2007 12:00:00

    Değerli insan, Başhekimimiz Dr. Sedat TURGAY için yazılan mesajlar lütfen bitmesin sayın Bolulular, her fırsatta dile getirelim, sağlığında değerini bilemedik hiç olmazsa ruhunun rahat etmesi için gerekenleri yapalım. Onu kelimelerle anlatmak çok zor, 20 yıl gibi çalışma sürecinde hiçbir olumsuz hareketi ve kötü davranışını görmedim. Daima güler yüzlü, sabırlı, hastalarının ve personelinin memnuniyeti için elinden geleni yapar, hiçbir personelini kırmaz, hastalarına ettiği hipokrat yemini ışığında şifa dağıtırdı. Güleryüzlü, sabırlı ve sakin bir yapıya sahipti. Başhekimimiz hiç bir zaman böyle ölümü hak etmiyordu. Böyle olmamalıydı. Aramızdan bu şekilde ayrılmamalıydı. Bu duruma sebebiyet verenleri kınıyor bir an önce gerekli işlemlerin yapılmasını; başhekimimizin adının emek verdiği hastanemize DR. SEDAT TURGAY FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON HASTENESİ olarak verilmesini istiyorum. Bütün onun için yapılanlar geride kalan ailesinin acısını dindirmeyecektir ama sonsuza dek hizmetleriyle, adıyla bolumuzda yaşayacaktır. Tekrar kederli ailesine ve fizik tedavi çalışanlarına başsağlığı diliyorum. UNUTMADIK!!UNUTMAYACAĞIZ!!BAŞHEKİMİMİZ DR.SEDAT TURGAY Fizik Tedavi ve Reh.Hastanesi Emekli Hemş. Emine MÜHÜRCÜOĞLU
  • fız tev hastane personalı07.08.2007 12:00:00

    ÖNEMLI NOT sAdat bey vefatı tüm camıayı üzmüştü ancak uzucu olan şudur .daha başhekım görevden alınmadan izinli olan dr gönül hanımı sağlık mud çagırarak görevı kendılerıne vermışlerdır ( CUMA GUNU)bu arada pazar ertesı sabahleyen hastane müd dursunu USLUYUsağlık mud ve müfetış sağlık mudURLUĞUNE çağırtarak sadat beyın gorevınden uzaklaştırıldığını ve yerıne dr gönülü getırdıklerını kırmızı bır dosyaya hastane müd verırımıştır has müd sadat beyı tel arıyarak konuyu oğlen saatı bıldırmıştı rahmetı bu şoka dayanamıyarak canına kıymıştır bu arada dr gönül hanım tek hekım olarak boluda sağlık bakanlığıne protosto için gonderıler yazılı metını ımzalamıyarak tavrını koymuştır kınıyoruz .demek görev pazarlığı yapılmıştır konunun teyıdı tabıpler odasından sorulabılınır.ayrıca bu konuların kılıt adamı has müd düzen adamı dursun usludur
  • Hürriyet Koçyiğit05.08.2007 12:00:00

    Hiç kimseyi kırmayan ve incitmeyen çok değerli insan, sevgili dostum Sedat Turgay?ı yaptığı denetimler esnasında inciten, gururunu kıran müfettişi kınıyorum. İlgili müfettiş çalışanları taciz etmeden, baskı uygulamadan mesleğin gerektirdiği etik kurallar çerçevesinde görevini gerektiği gibi yapsaydı bu olumsuzluklar yaşanmayacak, Türkiye değerli bir evladını yitirmeyecekti. Tüm Bolu halkını ve sağlık camiasını ilgililerden hesap sormaya davet ediyorum. Sevgili arkadaşım mekanın cennet olsun, rahat uyu? Yaptığın iyilikler unutulmayacak, adın her zaman yaşatılacak. Seni hep özlemle anacağız?
  • Bolu Tabip Odası31.07.2007 12:00:00

    ACI KAYBIMIZ TIP DÜNYASI Meslektaşımız Fizik Tedavi Hastanesi Başhekimi Dr. Sedat TURGAY’ ı kaybetmenin derin acısı içindedir. Merhuma Allah ’ tan rahmet , Ailesine, Tüm sevenlerine , sağlık camiasına baş sağlığı ve sabırlar dileriz. BOLU TABİP ODASI
  • bahattin güven27.07.2007 12:00:00

    ya arkadaşlar hakikaten başkan ne yapmak istiyor.bu nedir.ne oluyor.ağır tahrik bu.ben de oradaydım.akp liler bu başkana müdahele etsin.allahtan süha bey oraya geldi de duruma el koydu.büyük bir olayı önledi büyüksün SÜHA ALPARSLAN.yoksa dün orada allah mahfaza olaylar büyüyebilir. çatışma çıkabilirdi.süha alparslan oraya geldi.hem insanları yatıştırdı hemde başkanı protesto etti
  • cahit gürel27.07.2007 12:00:00

    boluda herkes şov peşinde kimsenin işşizler yoksullar umurunda degil herkes kesesini doldurma peşinde bence herkes durumundan memnun bide derlerki yoksuluz para yok eee o zaman sormazlarmı neden akp 3 milletvekili cıkardı boludan? yazık halkımızda bitmiş artık
  • Osman Usluer19.07.2007 12:00:00

    BUNLAR MI BİZİ YÖNETECEK? BİZİ DİNLEYECEK? Demokrasi bu değil. Anlamı/kökeni demos kratos (halk egemenliği) olan bu kavramın için iyice boşaltıldı. 1945’li yıllardan sonra emperyalist (sömürgen) güçlerin denetimine girmeye başlayan ülkemizde demokrasi oyunu oynanmaya başladı. Her seçimde ayrı bir parti iktidarı almış gibi görünse de aslında sistemdeki kişiler aynıydı. Sadece isimler değişiyordu. Atatürk’ün vefatından sonra kurulan Milli Şef Hükümeti İkinci Dünya Savaşı’nın koşullarında ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda bir icraat yapamadı. Çünkü savaşa bulaşma tehlikesi vardı. 7 yıl boyunca dış güçlerin entrikalarıyla boğuşuldu. 1945’ten sonra ağalar, beyler, aşiret reisleri, tarikat şeyhleri, burjuvalar, kompradorlar, karaborsacılar siyasete el koymaya başladı. 14 Mayıs 1950 yılında ABD’de okumuş, Aydınlı toprak ağasının naif yapılı, içine kapanık vekili başbakan yapıldı. Toprak reformu, halkın eğitimi, ağır sanayinin kurulması, demir yollarının inşaası bir kenara itildi. "Vergi alma borç al yaklaşımı çerçevesinde dış ülkelerden borçlanılmaya, demokrasi boğulmaya, toplum kamplara ayrılmaya, gericileri örtülü ödenekten besleme uygulamaları başladı. 27 Mayıs 1960’ta demokrasi askıya alındı. Daha çok sosyal haklar, özgürlükler tanıyan yani bir Anayasa hazırlandı. Ardından seçimler yapılarak demokrasiye tekrar geçildi. 60’tan 70’e kadar yine ağaların, babaların, şeyhlerin sözcüleri seçildi. 12 Mart 1970’te demokrasi yeniden askıya alındı. Halkçı aydınların yüzlercesi baskı altına alındı, hapislere atıldı. 70-80 arasında yine ağırlıklı olarak sağ görüşlü partiler hükümet etti. 12 Eylül 1980’de demokrasi tekrar ortadan kaldırıldı. Daha baskıcı, özgürlükleri kısıtlanmış yeni bir Anayasa hazırlanmasının ardından 83’te tekrar seçimlere gidildi. Sonuçta, Batı’nın, sömürgenlerin, küresel şirketlerin onayladığı, tarikatlerin tam olarak desteklediği, özelleştirmeci bir hükümet kuruldu. 1983’ten sonra ülkemizin başına bölücü terör musallat edildi. Ayrı devlet kurmak, ülkemizi bölmek isteyenlere göz yumuldu. Devlete yani halka ait şirketler birer birer vurgunculara, yağmacılara ölü eşek fiyatına satılmaya, Kemalizm’in Devletçilik ilkesi yok edilmeye başlandı. 1985’te kurulan borsa (İMKB) ile şirketlerin yabancıların eline geçmesi, tasarrufların borsaya getiren yurttaşların soyulması süreci hızlandırıldı. 1991’de yıpranan ANAP’ın (Özal’ın) yerine yine ANAP’la aynı düşüncede olan vekillerin oluşturduğu DYP ve SHP hükümet kurdu. 1994 yılında politikacıların yanlış ekonomik kararları sonucu paramız üç kat değer kaybetti. Enflasyon patladı, faizler yüzde 70’lerden yüzde 7000’lere fırladı. DYP’nin ardından beceriksiz, uzlaşmaz koalisyon hükümetleri dönemi başladı. 28 Şubat 1998’de Milli Güvenlik Kurulu hükümeti sertçe uyardı. Gerici kuvvetlerin durdurulması gerektiği yönünde hükümete tavsiyelerde bulundu. Bu gelişmeler sonucunda RP+DYP koalisyonu dağıldı. Mecliste vekil transferleri oldu. Demokrasi oyuncağa çevrildi. Daha sonra DSP+ANAP+MHP koalisyonu kuruldu. Ekonomi yaralı olduğu için 2001’de yeni bir finans krizi yaratılarak, bankalar soyularak halkımız yeniden üç kat daha yoksullaştırıldı. 2002 yılında AB, ABD, TÜSİAD ve egemen basın tarafından açıkça desteklenen AKP hükümet kurdu. Yeni hükümetin halka yaklaşımı 83?te hükümet olan ANAP?ın birebir kopyasıydı. Kamu malları kelepir fiyata yandaşlara, dış güçlere devredilmeye başlandı. Yatırımlar durduruldu. Eğitim ulusal kimliğini kaybetti. Toplum dindar-dinsiz şeklinde ayrıma tabi tutuldu. Eşi türbanlı olan beceriksiz kadrolar adam yerine kondu. Belediyeler serbestçe soygunun yapıldığı kurumlar haline getirildi. Şehitlere kelle denildi. Köylülere ananı da al git dendi. Bölücü katillere sayın denildi. Avrupa?daki işçilerin alın terini gasp eden molla holdinglerinin sorumlularının yakasına yapışılmadı. 22 Temmuz 2007?de yapılacak seçimlerde egemenler, ağalar, şeyhler, bölücüler, hainler, akrabalar, tuzu kurular yeniden hükümet kuracaklar. Beyni uyuşturulmuş, düşünemez hale getirilmiş toplum yine sömürülecek. Özet olarak 1945?ten sonra Türkiye Cumhuriyeti halktan yana olmayanların kontrolündedir. Kitlesel uyanış başlamadığı sürece de bu düzen değişmeyecektir.
Mesaj yazın !
Sağdaki kodu buraya yazın!  Gerekli

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: