• resmi ilanlar
Ayşe KUDU [email protected]

74 Milyon Wattlık Enerji

10.09.2015 00:00:02

Efenim, ihtiyaçlarımızın önünde engel oluştuğunda, beklentiler karşılanmadığında öfke duygusu doğar engeli kaldırmak için. Doğal bir duygudur öfke, bizim kontrolümüz altındayken tabi. Ve öfke adım adım gelir. Gelirken de bas bas bağırır ‘‘bak geliyorum’’ diye.   Geldikten sonra hiçbir şeyin önemi yoktur onun için. Kasıp kavuran bir tayfun gibi nereye gittiğini, neyi dağıttığını, ardında neleri kırık bırakacağını çok da umursamadan dağıtır etrafı…

Herhangi bir olay olduğu anda edindiklerimiz ve öğrendiklerimizin birikmişliği ile algılarız olayı. Algıladıktan sonra anlamlandırma sürecimiz başlar. Anlamlandırma süzgecimizden geçirirken olayı, duygular girer sahneye düşüncelerin hemen ardından. Düşünceler ile duygular arasında vücudumuzdaki hormonlar ayaklanır; böbrek üstü bezlerimiz adrenalin salgılar, otonom sinir sistemimiz sempatik sinir sistemini aktif hale getirir. Ardından duygularımız bizim nasıl davranacağımız yönünde harekete geçirir bizi. Öfke mesela, verdiği enerjiyle tüm korkaklığımızı alır bağırma vurma isteği uyandırır bizde.

Düşünce ve duygular arabanın kavrama noktaları gibidir. İkisi belli bir noktaya geldiğinde sağlıklı bir hamle gerçekleştirir, akti taktirde istop ettirir bünyeyi. Çok öfke düşünceleri fare deliğine kaçırır, çok düşünce de duyguların verdiği enerjiyi alamamamıza ve harekete geçemememize sebep olur. Kavrama noktasının dengesi  önemlidir.

Öfke esnasında  vücuttaki kan yüze gelir, kıpkırmızı olan yüzümüzün mesajı şöyledir: Engeli kaldır yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim. O andan itibaren gözü bir şey görmez öfkenin, düşünce geri planda kalmıştır. Vakit düşünme ile vakit kaybetme vakti değil harekete geçme vaktidir. Ardından yüzdeki kan ilkel savaşma aletlerimiz olan ellerimize ve ayaklarımıza doğru uzanır. O nedenledir ki çok öfkeliyken vurmak kırmak isteriz. Çünkü enerjimiz hat safhadadır ve vücudumuzdan çıkmak istemektedir.

Grup halindeyken öfkenin ortaya çıkması daha kolaydır. Çünkü gruplarda düşünme azalır; çünkü tek bir düşünce olursa tüm ağızlarda o kadar hızlı hareket edilir. Çok kişinin düşündüğü şey doğru varsayılır. Ancak 12 Kızgın adam filmindeki gibi başlangıçta aynı fikirde olanların sayısı fazla olduğu için olayın sorumlusu olarak görülen kişi hakkında yapmadığı halde yaptı yönünde karar çıkarılacaktır. Ancak düşünce sürecinin sonunda o kişinin olayla alakası bile olmadığı anlaşılır.

Üzüntü de öfkeye yandaş olur bazen. Bir şey yapamamak yaşanılan acının intikamını almaya yönlendirir bizi. Merhamet duyguları hırsa bürünür. Öfke duygusu kişi gözetmeksizin rengi siyah zanneder beyazların. Ateş düştüğü yeri yakmakla kalmaz, yayılır da. Çünkü insanlar oksijenle yaşar.

Öfkemizin arttığı günlerde olaylardakihaklılığımız da artar. Düşünmeye harcayacağımız enerjiyi daha kolay olan ‘‘her davranışımız haklı’’ şeklindeki otomatikleşmiş düşünce ile korumaya çalışırız. Haklı olduğumuzu düşünmek öfkemizi daha da arttırır ve biz neye öfkelendiysek öfkelendiğimiz şeye benzemeye başlarız.

Dipnot: Küpüne zarar vermeden sirkeden faydalanmak dileğiyle…

 

Yaşanılan acıların bir daha hortlamamacasına başarılı bir sona kavuşması dileğiyle… Halk mutlu son istiyor, ondan tüm çığlıkları

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: