• resmi ilanlar
Ayşe KUDU [email protected]

Çocuğumuzla İlişkimiz Anne babamızla ilişkimizin Fragmanıdır

28.01.2016 00:00:02

 

Efenim, ‘‘Her insanın derininde kendinden az çok gizlediği, içinde çocukluk dramının aksesuarlarının bulunduğu bir arka odası vardır. Kimseyi sokmadığı bu gizli odaya mutlaka girecek olanlar yalnız kendi çocuklarıdır’’ diye bahseder Alice Miller, Yetenekli Çocuğun Dramı kitabında.  Eğer anne-babamıza karşı çıkamadıysak çocuğumuza yöneltiriz. Ve çocuğumuz anne babamıza yönlendiremediğimiz duygu, düşünce ve davranışlarımızın kurbanı olur.

Bir de kıskançlık vardır anne baba ve çocuk arasında. Mesela diyelim ki beni annem ve babam aşırı korumacı yetiştirdi. Yani onu yapma şunu yap, oraya gitme buraya git dediler ve mantıklılık ununa bulayıp kurallar sundular bana, istediklerini yapmadığımda kızdılar, neden öyle yaptığımı sorguladılar ve ben onların cici çocukları olmak için her söylenileni yapmaya çalıştım. Büyüdüğümde ve çocuğum olduğumda çocuğuma,öğrenmiş olduğum, dur yapmalarım, kısıtlamalarım, engellemelerim, mantıklı sandığım kurallarımı devam ettireceğim tabii ki. Çünkü karşı gelemediğim kişilere yönlendiremediğim şeyleri karşı gelebildiğime yönlendirmek benim ‘’Yön Değiştirme’’ savunma mekanizmam.

Peki kıskançlık bunun neresinde? İşte kıskançlık tam da bu noktada. Eğer ben kısıtlanarak büyümüşsem özgür bir davranış sergileyen çocuğuma karşı bilinçaltımdan ‘’ben böyle davranış sergileyemedim o nasıl sergileyebiliyor ‘’diyebiliyorum ve yaptığım şey; anne babamın o sevmediğim davranışlarını alıp çocuğuma sergilemek oluyor. Böylece kıskançlık duygularımı ortadan kaldırabiliyorum.

Anne baba olarak öncelikle kendi anne baba ile ilişkilerimizi ele alıp irdelemek gerekiyor. Gerekiyorsa önce bir öfkelenip ardından empati kurmalı ve affetme davranışını sergilemeliyiz ki komplekslerimiz çözülsün ve bizden sonraki nesilde yer almasın. Çünkü bizde var olan kompleksleri devam ettiriyor çocuklarımız.

Kompleks, kişisel bilinçaltımızda yer alan, baskı altında tutulan ve bizim ruhsal dengemizi bozan karmaşıklıklardır. Bilinçaltında yer aldığı için farkındalık düzeyinde değildir. O nedenle anne ve babamızın benliklerinden kendi benliğimizi ayırmakla başlayabiliriz ki çocuğumuzun da kendi benliğini kendimize yapıştırıp benliğini bizim benliğimizin uzantısıymış gibi görmeyebiliriz.  Ancak bu ayrıştırma işi maalesef ki o kadar da kolay değil. Neden mi?

Hayatımız boyunca kullandığımız kişiliğimizi biz değil, anne babamız oluşturuyor. O nedenle anne babamızın cümleleri, bizimle vakit geçirmeleri, bize gösterdikleri sevgi, izin vericilikleri, güvendiklerine dair davranışları, sakinlikleri, sabırları, tutarlı davranışları bizim birer parçamız oluyor büyüdüğümüzde. Yani anne babanın çocukla kurduğu iletişim çocuğun karakteri haline geliyor. Bahsettiğimiz mizaç değil, o zaten doğuştan.  Kişilik ise karakter ve mizacın birleşiminden oluşuyor.  Mesela, çocuğumuz bir şey anlatırken onu dinlemediğimizde ‘’ ben değersizim, insanlar beni dinlemez’’ düşüncesini oluşturuyor. Çocuğumuzla oyun oynadığımızda ‘’ benimle oyun oynuyorlar demek ki ben değerliyim’’ düşüncesi oluşuyor.

Ergenlik dönemindeki sorunların arka perdesine baktığımız zaman ise anne babanın orta yaş krizini görüyoruz. Orta yaş krizi, ergenlikte kendi benliğini bulamamış bireylerin kendileriyle tanıştıkları ve hayat hesaplaşmasının yaptığı dönemdir. Ben bunu istemiyordumların, hayallerimi gerçekleştiremedimlerin mahallesidir bir nevi. Ve bu yine zayıf halka olan çocukta patlak verir.

 

Dipnot: Mesele hatanın anne, baba veya çocukta olduğunu bulmak değil. Çünkü sorun hiçbirinde. Mesele anne baba ve çocuk arasında kurulan iletişimde. Mesele kendi iç sesimizdeki cümlelerde…

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: