Sınavların Efendisi

11.06.2015 00:00:01

Efenim, önümüzdeki iki hafta sonu LYS sınavları var bildiğimiz gibi. Bu nedenle sınavlardan önce sınava girecek olan gençlerin sıkça yaşadığı bir duyguyu konuk ediyoruz bu hafta: Kaygı. Kaygı duygusu bize sınavdan önce ve sınav sürecinde yaşadıklarından bahsedecek ve sınava girecek olanların olumsuz düşüncelerinden nasıl beslendiğini anlatacak.

…

- Hoş geldiniz Sayın Kaygı. Öncelikle sizi tanımayanlar olabilir, kendinizi bir tanıtabilir misiniz?

Kaygı: Hoş bulduk. Ben insanın var olduğu günden bu yana insanın otonom sistemi içinde yer alırım. Çünkü ben ve arkadaşım korku olarak amacımız, kişiyi tehlikelerden korumak ve harekete geçirmektir. İnsanlar korktuklarında ya da kaygılandıklarında ‘’Savaş ya da kaç’’ taktiği uygularlar. Yani kaynakları stresle baş edebilecek düzeyde ise savaşır, edemeyecek düzeyde ise kaçarlar. Bu normal bir süreçtir.

- Peki, ne oluyor da kişi sizi yanlış anlıyor?

Kaygı: Benim varlığım optimum düzey dediğimiz kişiyi harekete geçiren düzey olduğunda olumlu etki yaratıyor. Ancak kişi bazen kendi iç sürecinde geçmişten edindiği bilgilere göre, kendi kimliğini ve bedenindeki belirtileri tanımlamasına göre beni yanlış anlayabiliyor. Hele de kısıtlı zamanlarda bu daha fazla olabiliyor.

- Öğrencilerde bu süreç nasıl işliyor?

Kaygı: Öğrencilerin başarılı olmaları için yanlarında beklerim. Ancak bazı öğrenciler başlarında bekleyen biri olduğunda ‘’yapabilecek miyim, zamanı yetiştirebilecek miyim?’’ tarzındaki düşüncelerle boğuşuyorlar ve boğuştukça beni daha çok yanlarında istiyorlar. Yani benim yanlarında durmamdan ziyade, yanlarında olduğumda akıllarından geçen olumsuz düşünceler onların bana daha çok yakınlaşmasını sağlıyor. E haliyle ben de dayanamıyorum ve onlara sarılıyorum.

Yapabilecek miyim, yetiştirebilecek miyim sorularının iki cevabı vardır. Biri yaparım, yetiştiririm; diğeri ise yapamam, yetiştiremem. Yaparım kelimesi kişiyi rahatlatır, haliyle beni ortaya çıkarmaz. Dolayısıyla kişinin kendine ilişkin yapamam cümlesidir beni yanlış anlamasına sebep olan. Kişi daha soruları görmeden kendi yapabilirliğine ilişkin olumsuz inançlar geliştirirse ben sınav boyunca yanlarında beklemek zorunda kalıyorum. İstediğim bir şey değil tabi bu, bir sürü yapmam gereken işim oluyor benim de.

- Siz ne öneriyorsunuz sınava girecek ve sizi yanlış anlayan öğrencilere?

Kaygı: Öncelikle sınavın öğrencileri seviyelerine göre üniversiteye yerleştirmek için olduğunu ve işledikleri konulardan sorduklarını unutmamaları gerekir. Sınavda aynı miktarda kolay, orta ve zor sorular bulunur. Ama öğrenciler o zor soruların hayalini kurarlar. Yapamayacakları sorular yapabilecekleri sorulardan daha az iken yapabileceği sorulara bu kadar az değer vermelerini anlam veremiyorum doğrusu. Beslenme de önemli. B vitamini yüksek gıdaların alımı konsantrasyonlarını, dikkatlerini, sinir sistemlerini güçlendirir ve bana çok da ihtiyaç duymazlar. Ben yeterince onlarla ilgileniyorum zaten. Ve düşünce yapıları. Gerçekçi olmayan düşüncelerin farkına varmaları önemli. Gerçek olan bir şey varsa o da o soruları çözebilecek yetkinlikte olmaları. Son olarak ise gevşeme egzersizleri, fiziksel aktivite, etkinlik. O günkü modları bedenlerinin ve akıllarının keyifli olmasına bağlı. O nedenle mutlu oldukları aktiviteleri ve bedenlerini mutlu eden egzersizleri yaparsak zaten beni akıllarına bile getirmeyebilirler. Gevşeme varsa ben olmam o mekanda, aramız bozuktur bizim. İki zıt karakter aynı bedende nasıl bulunabilir ki.

- Katılımınız ve vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür Ederiz sayın kaygı. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Kaygı: Evet, sınavın efendiliğinden sıkıldım. Artık efendiliği sınava gireceklere devrediyorum. Başarılar…