
Ayşe KUDU
boluexpress@hotmail.com
Efenim, UNESCO’nun 1997 yılında yaptığı bir araştırmada, dünyada konuşulan dil sayısının 10.000 olduğu tespit edilmiş. Bu dillerin yaklaşık 2.000 kadarının ise yazılı şeklinin olduğu bilinmektedir. Dünyada bilinen 236 ülke, Birleşmiş Milletlerce resmen tanınan 192 ülke vardır. 236 ülkede 10.000 dili konuşan, konuştuğu dil çerçevesinde düşünen ve kendi yaşamına göre kelimelere anlam veren ise 2011 yılına göre 6.974 milyar insan yaşamakta. 6.974 farklı cümle, farklı anlam…
…
İnsanlar arası iletişimi sağlayan bir araçtır, dil. Ortak bir alan oluşturur. Yani hem dil, hem dilin oluşturduğu kültürel alan sayesinde insan kendi iç dünyasını anlatma fırsatı bulur. Böylece kendi iç dünyasından çıkar ve başka dünyalar ile tanışmış olur. İnsanın kendi iç dünyasından çıkması duygularını, düşüncelerini nesnelleştirmesi demektir. Yani, kişi duygu ve düşüncelerini diğer insanların anlayabileceği bir hale getirir. Dil sayesinde duygu ve düşüncelere anlam ve değer katılır. Demek ki dil, insanın hem kendi bütünlüğünü oluşturmasında (ben kimim?) hem de insanın iç dünyasını ortak alana taşıyarak insanı insanla buluşturmasında ve insan aleminde bir yer bularak aidiyet kazanmasında etkin bir rol oynar.
…
Dili, düşüncenin iletişimsel aracı olarak kullanırız. Düşündüğümüz şey, düşünme esnasında zihinde bulunamayacağına göre, onun zihindeki karşılığı olabilecek sembollere ihtiyaç duyarız. Bunlar, dilin sözcükleridir. Bir şeyi düşünmek, düşündüğümüz şeyi dil ile görmek demektir.
…
Wittgenstein’a göre dil düşünceyi sınırlar. Cümlede bir düşünce meydana gelir. Biz nasıl düşünüyorsak kurduğumuz cümle de onu içerir. Buradan kurduğumuz cümleden, kullandığımız kelimelerden nasıl düşündüğümüzü de çıkarabiliriz. Cümlelerin toplamı dildir. Dilimin sınırları düşüncemin sınırlarını belirler der Witgenstein.
…
Dilin kişi tarafından kullanılmasıyla anlam kazanmaya başlar. Dilde kullandığı sözcükler, her kişinin dünyaya bakışını yansıtır. Her sözcük, her kişide farklı anlamda yer almasıyla sadece kişi, kendini tam olarak anlayabilir. Her kişi de aynı kelime farklı anlama bürüneblir. Dil bu anlamları aynı çatı altında toplamaya çalışır. Nesnelleştirir.
…
Modern dönemde dil nesnel gerçekliği ifade etmektedir. Arnold Toynbee Bir Tarih İncelemesi adlı eserinde modern dönemin I. Dünya Savaşı'yla sona erdiğini, bundan sonraki dönemin postmodern dönem olduğunu ileri sürmüştür. Postmodern düşünür Derrida; dilin özellikleri nedeniyle dış dünyanın ancak göreceli olarak ifade edilleceğinii ve anlamın okuyucudan okuyucuya değişebileceğini ifade etmiştir.
Dipnot: Aslında evet, ne söylediğin ne anlamak istediğimle ilgili. Ne anlamak istediğim ise yaşadığım 25 senenin sonucu.






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!