
Ayşe KUDU
boluexpress@hotmail.com
Efenim, iletişim çağındayız malumunuz. İletişim için gerekli telekomünikasyon araçları yeterli derecede olsa da sanki bir şeyler eksik gibi… Duyan bir kulağa sahip olamamamız mesela… Bir kulaktan giren bilgi arada bulunan beyinde işlem yapmadan diğerinden çıkabiliyor ki, bir kulağından girdi diğer kulağından çıktı, deyimimiz de böyle durumlardan mustarip atalarımız tarafından ortaya koyulmuş olmalı.
…
İki nitelikli kulağa sahip olan bizler neden dinleyemiyoruz? Bu soruya cevap verebilmek için sanırım önce dinleme nedir onu tanımlamak lazım. Dinleme; karşımızdakinin ifade ettiğini duymayı, anlamayı ve geri tepkide bulunmayı içeren bir süreç bir nevi. Duyma konusunda herhangi bir problem yaşamayan bizler anlama konusunda biraz bencillik yapabiliyoruz zaman zaman. Bu bencillik ise, kısa yoldan sonuca ulaşma isteği ile ben bilirimin birleşimi.
…
Sylviane Herpin, insanların anlaşması ve birbirini yanlış anlaması ile ilgili olarak şu önermesini dile getirmiş: “Düşündüğünüz, söylemek istediğiniz, söylediğinizi sandığınız, söylediğiniz; karşınızdakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığını sandığı ve anladığı arasında farklar vardır. Dolayısıyla insanların birbirini yanlış anlaması için en az dokuz ihtimal vardır.’’
…
Demek ki dinleyememek dinlemekle çözümlenmiyor. Karşımızdakini ne kadar iyi dinlesek bile anlattığını doğru anlama konusunda da problemler olabiliyor görüldüğü gibi. Bizler bazen karşımızdakinin daha cümlesi bitmeden anladığımızı sandığımız o konu hakkında yaşadıklarımızı anlatmanın derdine düşüyoruz. Geri kalır mıyız, bizde yaşadık tabiki karşımızdakinin yaşadığını, dolayısıyla anlatılanı yarıda kesip anlatmamız onu anladığımızın belirticisiymiş gibi geliyor!
…
Bir de anladığımızı, tanıdığımızı düşünmemizi sağlayan kalıp yargılarımız hatta önyargılarımız mevcut ki bunlar da aslında dinlememizi engelleyen unsurlardan. Hemen anlayan, insan sarrafı olan bizler için Sabahattin Ali’den geliyor son söz: ‘’Dünyanın en zavallı, en basit, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha sahiptir!’’
Dipnot: insan ruhuna ulaşmak için bazen bildiklerimizi bir kenara bırakmak gerekiyor sanırım.






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!