Bir Perşembe Masalı; BOFSAD…

10.01.2013 00:32:48

Efenim, bir varmış bir yokmuş Bolu’nun göbeciğinde sizi gerçeğin kurgusuna, kurguların gerçeğine götüren bir dernek varmış. Bu Derneğin kolları ta batı girişinden doğu girişine kadar uzanırmış. Derneğe üye olan ve olmayan fotoğraf sevenler Perşembe günleri toplanır, sihirli ekrandan, yaşadıkları yerleri sığdırdıkları kadrajdan çıkarıp izlerlermiş…

…

Eğer bir Perşembe günü, pazartesi pazarının hemen üstündeki kavşağa geldiğinizde kafanızı hafif kaldırırsanız, köşede bulunan Bolu Fotoğraf Sanatı Derneğini (BOFSAD) görürsünüz… Gördüğünüz camda perdeler, sanki içerdeki çiçeklerin nefes alışlarını göstermek için yarıya çekilmiş olur. Hemen yandaki merdivenlerden yukarıya çıktığınızda BOFSAD’ın gizli dünyasına erişmiş olursunuz… Kapıda, atkısıyla farkedilen Hamza Canbaş ile makro çekilmiş çiçekleriyle ünlü Mithat Hitit karşılar sizi, birkaç üyeyle birlikte yaptıkları fotoğraf sohbetleriyle birlikte… Kapıdan girdiğinizde ‘’hoş geldin’’ ile uçan halıya binen neşeniz, derneğin farklı kişiliklerini temsil edermişçesine renkli perdeler ve sandalyeleri gördükten sonra çay içmek için sağdaki masaya yöneltir sizi… Burada çay içmek sadece çay içmek anlamına gelmez, gelenlerle hoş sohbet için bir araçtır çay. İçinizi ısıtır, içinizi ısıttıkça muhabbetiniz de gülücükler saçmaya başlar etrafa…

…

O sırada gözünüze, sessizliğinde bile ‘’Dernek ve fotoğraf için daha ne yapabiliriz? ‘’ sorusunu aklının bir köşesinden eksik etmiyormuş gibi görünen Seza Vardallı takılır. Takıldığı anda güler yüzüyle hoşgeldinler sizi. Bilgisayar başında oturan Serkan Güçlü editörlüğünü yapar sihirli ekranın. Gelen misafirler saat 7 olduğunda sihirli ekranı karşılarına almış, renkli sandalyelere kişiliklerini yerleştirmiş bekliyorlardır. Sihirli ekranın önünde kim varsa, birazdan gözlerindeki sihirli dünyayı yansıtacaktır ekrana, biraz heyecanlı.

…

‘’Herkes buradaysa başlayalım’’ sözleriyle giriş yapar Murat Hoca. Devamında o günkü sihirbaz hakkında bilgi vermesiyle başlar bir Perşembe masalı…

…

Ve gözler, makinenin arkasından dünyayı seyretmeye koyulur…

Dipnot: Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.