• resmi ilanlar
Rahmi Tamer Özçelik [email protected]

ARZULAR VE İSTEKLER

24.06.2015 00:00:02

 

Gözümüz aydın! Önüne geçilemez bir alışkanlığımız daha oldu…

Tüketim…

Çevrenize bir bakarsanız her perşembe ve cuma günleri o iki marketin önünde kuyruklar olduğunu görürsünüz…

Aslında satılan ürünlere pek ihtiyacımız yoktur ya da kırk yılda bir olacaktır…

Ama reklamlar sayesinde bilinçaltımıza öyle bir yerleştirilmiştir ki, sanki böyle ucuz bir ürüne bir daha ulaşamayacakmışız gibi hissederiz.

Çünkü bu tüketim çağında ürünler, birer mutluluk yolu olarak gösterilir…

Satın aldıkça kendimizi mutlu hisseder, sahip olmazsak yaşayamayacakmışız duygusuna kapılırız…

Böylece etrafımızda ihtiyacımız olmayan nesnelerle dolu bir hayat yaşarız…

Ne dolaplar yeter, ne de evler…

Daha büyük, daha geniş yerler arzularız…

Sayın Fırat Devecioğlu bir yazısında bunun nedenini “arzuya” bağlıyor ve bunu anlaşılabilir bir şekilde açıklıyor…

Frued’un bir çalışmasından bahsediyor: Soğuktan ve açlıktan ölmek üzeresiniz. Uykuya daldığınızda rüyanızda dört sütunlu bir yatak ile havyar görüyorsunuz. Bu düş, donmak ve ölmek üzere olan insanın isteklerini gösteriyor. Yani yiyecek ve barınak isteğini… Ancak neden normal bir yatak değil, bir tas çorba değil de, dört sütunlu yatak ve havyar.

İşte bu noktada arzu devreye girerek isteği çarpıtıyor. Arzu esas isteği (yiyecek-barınak) çarpıtarak ayrıntıya dönüştürüyor. Arzu tatmin edilemez bir yerde kendini gösteriyor.

Yazara göre:

“İstek bilinçli olarak istediğimiz bir şeydir, simgelerle ifade edilir, tatmini mümkündür. Oysa arzu, ona ulaştıracak nesnesi belirsiz olduğu için bilinç düzeyinde değildir ve tatmini mümkün değildir. Arzuya neden olan nesne ile onu tatmin edecek olan nesne daima farklıdır ve bu nedenle de gerçek arzu asla tatmin edilemez.

Mesele şu ki, çağımızda tatmini mümkün olmayan arzular, tüketmeye odaklanmış sistem tarafından yönlendiriliyor.

Sistem, tüketimi, arzuları kışkırtıyor. İnsanlarda sanal bir ‘mutluluk hayali’ oluşması için ‘reklamlar’ yapılıyor. Ürünler, hizmetler ‘arzulanır’ hale getiriliyor.

Mutluluk, satın alınabilir ya da birtakım başarılara, kazanımlara sahip olunca ulaşılabilir bir şeymiş gibi gösteriliyor. İnsanlar hayal kurarak, hayallerini süsleyerek bu mutluluk formülüne inanıyorlar. Böylece insan ‘yaratılan arzuların’ peşinde, sanki kendi öz arzusuymuş gibi koşup duruyor.”

*****

En iyisi Sokrates’in yaptığını yapmak…

Sokrates, sıkça pazar yerlerine gider ve bir şey almadığını gören meraklılar sorunca da; “ben oraya ne kadar çok şeye ihtiyacım olmadığını görmeye gidiyorum” dermiş.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: