
Rahmi Tamer Özçelik
rahmitamer@hotmail.com
Bir yılın daha sonuna geliyoruz.
Zaman o kadar hızlı akıp gidiyor ki, farkında bile olmuyoruz.
Yılın başında kurduğumuz hayaller, planlar hep geride kaldı.
Yeniden yeni yeni hayallere, planlara, hırslara kaptıracağız kendimizi.
Elimizde olanı değil, olmayanı göreceğiz hep…
Sahip olduğumuz ve yaşayabileceğimiz o kadar çok güzellik varken, yine de başkalarının sahip olduklarına ulaşmaya çalışacağız.
Başkaları ne der diye düşüneceğiz, kendimiz için değil başkaları için yaşamaya devam edeceğiz.
Hiçbir zaman farkına varmayacağız “yaşamın yarınlarla dünler arasında kalan kısa bir süreç olduğunun…”
Ve yine hayatı ıskalamaya devam edeceğiz.
Büyüğe odaklanmaktan, küçükleri kaçırmaya devam edeceğiz. Aynen aşağıdaki olayda olduğu gibi… (Bu olay Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır.)
“Soğuk bir ocak sabahı, bir adam Washington DC’de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca 6 farklı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip gider.
Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam onu fark edip yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.
Kemancı ilk 1 dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak hızla geçer, gider.
Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp eğilerek dinlemeye başlar, ancak saatine göz attığında, işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.
En fazla dikkatle duran ise 3 yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider.
Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha onu dinlemek ister ama hepsi de anne-babaları tarafından yürümeye zorlanarak uzaklaştırılırlar.
Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hâkim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz bile.
Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz.
Oysa Joshua Bell’in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston’da verdiği konser biletleri karaborsada yüzlerce dolara satılmış, insanlar büyük kuyruklar oluşturmuştur...”
Dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup dinleyecek bir üç dakikamız dahi yoksa hayatta başka neleri kaçırıyoruz acaba?
Herkese mutlu yıllar…






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!