“Söz ola kese savaşı. Söz ola, kestire başı. Söz ola, ağulu(Zehirli)aşı, yağ ile bal ede bir söz.”
Ne güzel de söylemiş Yunus Emre…
Nereden çıktı şimdi bu derseniz, gazetelere bir bakmanız yeterli derim.
Seçimler yaklaştı ya, siyasetçiler ve adaylarının ağızlarından bal damlamaya başladı.
Söz söylemenin ve konuşmanın da bir adabı vardır. Yerinde, zamanında, uygun bir üslupla konuşmak edebin gereğidir.
Yerinde kullanılacak bir söz etkili iletişimin en önemli unsurudur.
Etkili iletişimin amacı ise, iletmek istediğimiz mesajı karşımızdaki kişi veya kişilere amaçladığımız biçimde iletebilmek, istendik davranışlar kazandırabilmektir.
Söyleyeceğimiz bir söz önemli bir soruna çözüm olabileceği gibi, tam tersi bizi çok zor durumlarda da bırakabilir
Ne söylediğini bilen, sözünü tartarak, düşünerek, lafının nereye gittiğini iyi bilen insanlara ihtiyacımız vardır. Öyle düşünerek konuşmalıyız ki, her zaman ve mekânda, sözümüzün arkasında durabilmeliyiz.
Unutulmamalı ki, insanın sözü onun gücüdür.
KISSADAN HİSSE
Emekli olunca dinlenmek için bir ev alan yaşlı adam, okulun yanındaki evinde oturup kafasını dinlemek ve rahat etmek istiyordu. Ama okuldaki yaramaz çocuklar çöp kutularını tekmeliyor, taşlar atarak eşsiz bir gürültü çıkarıyorlardı. Buna bir çare arayan adam çocukları yanına çağırdı. Onlara:
“Çocuklar ne kadar neşeli ve hareketlisiniz. Bu haliniz bana gençliğimi hatırlatıyor. Burayı hiç terk etmeyin olur mu? “dedi ve her gün böyle bağırıp çağırmaya devam ederlerse onlara günde 2 lira vereceğini söyledi.
Çocuklar şaşkınlıkla ve sevinerek kabul ettiler. Bir hafta boyunca fazlasıyla gürültü yaparak harçlıklarını aldılar. İkinci hafta ihtiyar adam artık onlara her gün 1 lira verebileceğini söyledi. Çocuklar pek memnun olmadılar, ama yinede anlaşmaya uydular. O hafta eskisi gibi çok gürültü yapmasalar da birer liralarını aldılar.
Üçüncü hafta yaşlı adam çocukları yine çağırdı. Ve onlara:
“Çocuklar emekli aylığım bana zor yetiyor. Bundan sonra size ancak 50 kuruş verebilirim” dedi.
Çocuklar bir araya gelerek bir karar aldılar ve adama:
“Bu paraya bu işi yapamayacaklarını” söylediler.
İhtiyar emekli o günden sonra rahat ve sakin günler geçirdi.