DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜNDÜR

25.09.2013 00:18:43

Şu Bolu gerçekten ilginç yer…

Yıllar önce yapılan bir araştırmada Türkiye’nin en eğitimli illeri arasında ikinci sırada yer almıştı.

İlk sıraya Tunceli, üçüncü sıraya ise Artvin yerleşmişti. Araştırma ikamet şartı aranmaksızın nüfusa kayıtlı olunan yer esasına dayanarak, okuryazarlık ve mezun olunan eğitim kurumu ölçümüyle yapılmıştı.

Bu araştırma sonuçlarını okuyunca aslında hiç şaşırmamıştım.

Neden mi?

Çünkü Artvin ve Tunceli en çok göç veren illerin başında geliyor. İnsanların okumaktan başka çareleri yok.

Bolu ise, endüstriyel anlamda bir gelişim sağlayamamış, iki büyük anakent arasına sıkışmış. Ancak oralara ulaşımın kolay olması, bu büyük kentlerde yer bulamayan aydın ve okumuş insanların coğrafi yakınlıktan dolayı Bolu’yu tercih etmesi, Bolu halkının bakış açısını değiştirmiş ve önemli eğitim katkısı sağlamıştır. Özellikle Seben ve Kıbrısçık ilçelerinde ki gençlerin okumaktan başka alternatiflerinin olmamasını fark etmeleri de bu durumu hızlandırmıştır.

Aslında Bolu’daki yerel basının gücü ve görsel basın organlarının çokluğu ve takip edilirliği bu araştırmayı destekler nitelikte sanırım.

Son günlerde Bolu yine yapılan araştırmalarda başları çekiyor. Ama bu sefer konu eğitim değil zenginlik…

Bunun sonucu Türkiye’deki bütün para avcısı marketler, AVM’ler akın akın Bolu’ya geliyor. Birçok metropolde iş imkânı bulamayan müteahhitler yarışırcasına Bolu’ya akın ediyor.

Acaba bunun sebebi ne? Bolu halkı gerçekten çok mu zengin?

Bana göre Bolu, Türkiye’nin diğer şehirlerinden pek farklı değil.

Çünkü ne sanayi anlamında ciddi bir yatırım var, ne turizm anlamında, ne de tarım anlamında…

Bence Bolu ekonomisinin lokomotifi olan tavukçuluk patatesçilik ve keresteciliğinde ülke genelinde dereceye girecek kadar bir katma değer sağladığını düşünmüyorum. (Bir nebze Tavukçuluğu bu yargının dışında tutabiliriz.)

Peki, nedir bu zenginliğin sırrı derseniz, buna da Bolu’da uzun süre görev yapmış olan Hataylı değerli bir bürokratın sözleriyle cevap vereyim:

”Bolulu para harcamayı bilmiyor kardeşim. Bolu halkı sadece yastık altını bilir, tasarruf yapar, altın alır, toprak alır. Yeri geldiğinde de hava atmak için (bir anlamda sidik yarıştırmak için )gereksiz para harcamaktan kaçınmaz. Çevresindeki kimsenin kendisinden üstün olmasını istemez. Komşusu ucuz satsa da ondan almaz, aynı malı gider Düzce’den Adapazarı’ndan alır” demişti.

Bence çok doğru bir tespit…

Para avcıları bu özelliği keşfetti. Özellikle yeni nesil çeşitli yollarla tüketime, kazanmadan harcamaya özendirildi. Emeksiz kazanç birinci hedef oldu. Bunun sonucu (tabii ki üniversitenin katkısı da yadsınamaz.) Bolu bir şantiye oldu. Ver tarlayı al daireyi. Sat daireyi al arabayı…

Yetmedi git bankaya al krediyi…

Olmadı ver tekke al külah… Nasıl olsa bütün bankalar Bolu’da…

Bunun sonucu olarak eğitimin ve kültürün sembolü olan yerel basın da, ülke basının da farksız olarak bu çarkın içine girdi elbet. Amaç sosyal sorumluluk değil ticaret. Ne kadar alırsam o kadar veririm.

İşin ilginç tarafı takip edenler bilir. Bazı köşe yazarları işi iğrençlik boyutuna kadar götürmüş durumda. Dün birbirlerine ağza alınmayacak hakaretler edenler, mahkemelik olanlar bugün sarmaş dolaş, kuzu sarması oluyorlar.

Tam terside oluyor elbet…

Dün canım ciğerim, bugün tü kaka…

Biraz miden sağlam olacak arkadaş, her şeyden tiksinmeyeceksin…

Nasıl olsa dün dündür, bugün bugündür…

Öyle öğretmedi mi en büyüklerimiz…

YORUMLAR (Toplam 2 yorum)

M.B (01.10.2013 12:27:15)

TAMER ABİ BOLUDA STRATEJİK ARAŞTIRMA MERKEZİ KURMAYA NE DERSİN? BUNUN İÇİN YARDIMCI OLURUM

m.b (01.10.2013 12:22:58)

haklısın, neden? oluyor bunlar. okumuyoruz,kıymet bilmiyoruz,geçmişten geleceğe,ulaşmak,Ekonomik boyut Bolulu sanayicimiz kabuğunu kıramadı gıda sektörü hariç