
Rahmi Tamer Özçelik
rahmitamer@hotmail.com
Yine kadına şiddet…
Gün geçmiyor ki televizyonlarda, gazetelerde kadınlara şiddet içerikli haberlere rastlanmasın.
Bizim kültürümüzde kadının yeri büyüktür.
Bizler tarih boyunca kadına hep değer vermiş ve onu yüceltmişizdir.
Çoğumuz hatırlarız, eskiden beri espriyle de olsa evin erkeği “İçişleri Bakanına (!)” danışmadan adım atamazdı.
Hatta derler ki;
“Ne gerek var düğüne, evde hanım gülüyorsa! Gir oyna, çık oyna…
Ne gerek var cenazeye, evde hanım somurtuyorsa! Gir ağla, çık ağla…”
Kadın da erkek de insandır ve toplumu oluşturan iki bireyden biridir. İkisi de Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır. Birbirlerinin rakibi değil, tamamlayıcısıdır.
Eski Türk toplumlarında aile en önemli sosyal birlik olduğundan, ailenin temelini teşkil eden kadın; hanların, hakanların, cengâverlerin önünde saygıyla eğildikleri bir şeref abidesiydi. Kadın, erkeğin biricik yoldaşı ve çocuklarının anası olmak gibi önemli bir vazifeyle görevlendirilmişti.Onun güç ve ilham kaynağıydı.
Kadına şiddetin kökünde yatan, aile yapısını bozmaya yönelik yapılan çalışmalardır.
Günümüzde yaşanan kültürel deformasyon, toplumumuzu ayakta tutan temel değer olan aileyi yok etmek adına, ailenin kökü olan kadını da kurutmayı amaçlıyor…
Bugün, özellikle teknolojinin desteğiyle bu kültürel istila son sürat devem ediyor…
Zenginlik, tüketim, şaşaalı yaşam özendiriliyor, mahremiyet yok ediliyor…
İnsanlar ekonomik sıkıntılar ve çaresizlikler içinde toplumsal cinnet geçiriyor…
Eşlerin birbirlerine karşı saygıları, sorumlulukları, aile bağları gazeteler, dergiler, özellikle de televizyon dizileri vasıtası ile yok edilmeye çalışılıyor…
Ne yazık ki devlet de bir yandan bu istilaya önayak oluyor…
Eğitime her sene bir çomak sokuluyor, çeşitli teşviklerle bir anlamda kadınlar, istihdam alanından, sosyal yaşamdan ve karar mekanizmasından uzak bir birey haline getirilmeye çalışılıyor…
BİR HİKAYE
Eski zamanlarda yeni evli bir çift varmış.
Arkadaşları, yeni evli gence, bir çay sohbetinde:
-“Sen evleneli neredeyse bir sene oldu, ama maşallah sizin evden çıt çıkmıyor, siz hiç tartışmaz mısınız?” diye sorarlar.
“Hayır” diye cevaplar yeni evli genç ve ilave eder:
-“Akşam işten geldiğimde, kapı açılınca hanıma şöyle bir bakarım. Eğer hanım, eteğinin ucunu belinde topladıysa bilirim ki hanımın günü iyi geçmemiş ve havası yerinde değil.
Hiç ekmek, yemek sormadan usulca mutfağa süzülür, aceleyle birkaç lokma atıştırır ve ortalıktan toz olurum. Olur ya bazen de benim asabım bozuk olur. O zaman fesin püskülünü her zamankinin aksine soldan sarkıtırım.
O da bunu görür, asabi olduğumu anlar ve hiç sesini çıkarmaz, hemen yemeğimi, çayımı hazır eder. Etrafımda pervane gibi döner. Bu nedenle biz hiç kavga etmeyiz.
Dinleyenlerden biri:
-“Peki, birader, kapı açıldı, yenge eteğin ucunu belinde toplamış, sen de fesin püskülünü soldan sarkıtmışsın. İki taraf da asabi, o zaman ne olacak?” diye sormuş.
Ötekiler de “Hah! Şimdi ne olacak?” demiş.
Genç gülümsemiş;
-“Bundan kolay ne var, fesin püskülünü hafif bir fiskeyle soldan sağa atarım” demiş.






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!