• resmi ilanlar
Rahmi Tamer Özçelik [email protected]

DEDİKODU

12.12.2012 00:00:01

 

İnsanoğlunun en kötü alışkanlıklarından biri de dedikodudur sanırım.

İki kişi bir araya gelmeye görsün, mutlaka çekiştirecek birisini buluruz.

Bizler çoğunlukla karşımızdakinin insan olduğunu unutur, sadece iyi veya kötü olduğunu düşünürüz.

Kişiler ve olaylar üstünde konuşup, ahkam kesmek kolay iştir. Ama iş ciddiye binip, sorumluluk almaya gelince ortalıkta pek az kişi kalır.

Meşhur bir söz vardır "Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler kişileri konuşur." diye…

Acaba diyorum, bizler başka insanlardaki ayıpları ve kusurları
keşfetmeye meraklı olduğumuz kadar, kendimizdeki ayıp ve kusurların
bilincinde olsaydık, bilimi, dünyayı, uzayı keşfetmeye meraklı olsaydık, bugün hangi konumda olurduk?

KISSADAN HİSSE

Günün birinde yolu bir dergâha düsen kendi halinde bir adam, dergâhta, bir Mevlevi ile bir Bektaşi'nin sohbet ettiklerini görünce yanlarına yaklaşır. Kendini tanıtır ve dergâhı merak ettiğini, nasıl zikir edildiğini izlemek için geldiğini söyler.
Erenler başlar adama çeşitli nasihatlerde bulunmaya, her biri kendi yolunu mümkün olan en tatlı dille anlatmaya çalışır.
Adam bir yandan onları dinlerken, bir yandan da gözleri onların giysilerine takılır.
Mevlevi'nin giydiği kıyafette kollar o kadar geniş ve uzundur ki hem içine üç kişinin birden kolu sığabilir, hem de uzun olduğu için yalnızca kolları değil, elleri de kapatmaktadır.
Bektaşi’nin kıyafetinde ise tam tersi bir durum vardır.
Elbisenin kolu daracıktır, neredeyse tene yapışmıştır; üstelik kısa olduğu için, eller ta bileklere kadar açıktır.
Bu duruma hayret eden adam, sebebini öğrenmek ister.
Büyük merakla, önce Mevlevi'ye sorar:
"Pirim, kıyafetinizin kolları neden o kadar geniş ve uzun; bunun özel bir sebebi var mı?"
Mevlevi hiç beklemediği bu soru karşısında oldukça şaşırır.
İki kolunu da biraz yukarıya kaldırır, sonra ellerini birleştirerek kollarını daire sekline getirir ve şöyle der:
"Evet, özel bir sebebi vardır. Çünkü biz insanların günahlarını, ayıplarını, kusurlarını örteriz. Başkaları görmesin diye üzerini kapatırız."
Yanıttan oldukça hoşnut olan adam ayni merakla bu kez Bektaşi'ye döner:
"Peki ya siz, pirim? Sizin kıyafetinizin kolları neden bu kadar dar ve kısa?
Siz insanların günahları ve ayıplarını örtmez misiniz?"
Bektaşi kendi kollarına bakar, birkaç saniyelik bir dalgınlıktan sonra gülümser ve adama bakarak şöyle der:
"Biz mi? Bizim geniş kıyafetlere ihtiyacımız yoktur.Çünkü biz insanların günahlarını ve kusurlarını görmeyiz."


 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: