• resmi ilanlar
Rahmi Tamer Özçelik [email protected]

BANA İNANDIĞINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM…

24.02.2016 00:00:02

Fark yaratmayı bilen, geleceği sağlam adımlarla inşa eden muhterem öğretmenlerimize ithaf olunur…

*****

Okulun ilk gününde, 5. sınıf öğretmeni Mediha hanım, sınıfa girer girmez öğrencilerinin yüzüne tek tek baktı. Birçok insanın yaptığı gibi aralarında sevmediği talebeler olduğu halde hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkânsızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış, adı Mustafa olan çocuk da vardı.

Mediha hocanım, geldiği günden beri Mustafa’yı takip etmiş ve diğer çocuklarla iyi ilişkiler kurup oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu görmüş, devamlı olarak pasaklı dolaştığına şahit olmuştu. Ayrıca Mustafa; huzursuzluk çıkaran, bazen de iyice tatsız olabilen bir çocuktu.

Öyle bir noktaya geldi ki, Mediha hocanım; onun kâğıtlarına kırmızı kalem ile kırmızı büyük ikaz işaretlemekten, kalın çarpılar yapmaktan ve kâğıdın üstüne büyük harflerle "zayıf" yazmaktan yorulur oldu.

 Mediha hocanımın, sınıftaki her çocuğun mazisini, geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu. Nedense Mustafa’nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun durumunu gözden geçirdiğinde bir sürprizle karşılaştı. Mustafa'nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: "Mustafa gülmeye, öğrenmeye hazır, istikbali parlak bir çocuktur. Verilen görevleri derli toplu ve temiz yapar, çok terbiyelidir. Onun sınıfımda olması ne güzel, çok eğlenceli…"

İkinci sınıfta da benzer bir not vardı: "Mustafa, mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor ama annesi ciddi bir hastalığa yakalandığı için sıkıntı içinde ve evdeki hayatı mücadeleyle geçiyor."

Üçüncü sınıf öğretmeni ise şöyle yazmıştı: "Mustafa’nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor fakat babası ona ilgi alâka göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evdeki hayatı yakında onu kötü etkileyecek."

Dördüncü sınıfta ise şöyle bir not yazılmıştı: "Mustafa içine kapanık ve derslere çok fazla önem vermiyor. Arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor. Oldukça problemli!"

Bunları okuyan Mediha hocanım meseleyi kavramada gecikmedi ve çocuk hakkında yanlış düşündüğünden dolayı da kendisinden utandı. Öğretmenler gününde öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kâğıtlara sarılmış hediyeleri getirdiğinde bile kendini çok kötü hissediyordu. Mustafa’nın hediyesini alıncaya kadar bu böyle devam etti. Mustafa’nın hediyesi; bir marketten aldığı kalın, kahverengi ambalaj kâğıdı ile beceriksizce sarılmıştı. Mediha hanım onu, diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu. Paketten, taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas kaşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o, bileziğin ne kadar güzel olduğunu anlattığında çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü.

Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenini bekledi ve "biliyor musunuz öğretmenim, bugün tıpkı annem gibi kokuyorsunuz!" dedi.  Çocuklar gittikten sonra ise, Mediha öğretmen kendine hâkim olamadı ve hıçkırıklar içinde ağladı.

O günden sonra, okuma, yazma ve aritmetik öğretmeye ilâveten çocukları eğitmeye de önem verdi. Mustafa’ya özellikle daha fazla ilgi gösterdi. Onunla çalışırken, zihni canlanmaya başlıyor, çok daha mutlu görünüyordu. Onu daha fazla teşvik ettikçe, daha hızlı karşılık alıyordu. Yılın sonuna doğru, Mustafa sınıfın en başarılılarından biri oldu. Bütün çocukları aynı derecede sevdiğini söylemesine rağmen, Mustafa onun gözdelerinden biriydi artık. Bir sene sonra, Mediha hanım kapısının altında bir not buldu, aldı okudu. Mustafa, ona "bütün hayatımda gördüğüm, tanıdığım en iyi öğretmen sizsiniz" yazmıştı.

Altı sene sonra Mustafa’dan bir not daha aldı. "Liseyi bitirdiğini, sınıfında üçüncü olduğunu ve onun hâlâ hayatındaki en iyi öğretmen" olduğunu yazmıştı. Bundan dört yıl sonra, bazı zamanlar zor geçmesine rağmen okulda kaldığını, sebatla çalışmaya devam ettiğini ve yakında okuldan en yüksek derece ile mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı. Yine Mediha öğretmenin bütün hayatındaki en iyi ve en favori öğretmeni olduğunu yazmıştı.

Başka bir mektupta ise, fakülte diplomasını aldığını, biraz daha ilerlemeye karar verdiğini açıklıyordu. Mektupta, onun hâlâ karşılaştığı en iyi ve unutulmaz öğretmen olduğunu açıklıyordu. Ama şimdi ismi biraz daha uzundu. Mektup şöyle imzalanmıştı: "Dr. Mustafa Yılmaz."

Hikâye burada bitmiyor. Başka bir mektupta Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu. Babasının birkaç hafta önce vefat ettiğini ve evlenme merasiminde damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu. Şüphesiz Mediha öğretmen bunu sevinçle ve heyecanla kabul etti.

Biraz yaşlanmış olsa da, hiç üşenmeden hazırlandı ve taşları düşmüş olan o bileziği taktı. Dahası, Mustafa’nın annesinin seneler önce kullandığı parfümden de sürdü. Merasim salonunda, öğrenci ve öğretmeninin karşılaşması ise görmeğe değerdi. Birbirlerini hasret ve muhabbetle kucakladılar. Dr. Mustafa Yılmaz, emekli Mediha hocanımın kulağına şöyle fısıldadı: "Bana inandığınız için çok çok teşekkür ederim muhterem öğretmenim. Bana kıymetli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için de…"

Mediha öğretmen, gözlerinde biriken boncuk boncuk yaşlarla tane tane konuştu: "Mustafa, yanlış düşüncelere sahiptim. Bir fark meydana getirebileceğimi bana öğreten sen oldun. Seninle tanışıncaya dek, neyi, nasıl öğreteceğimi bile tam anlamıyla bilmiyordum…"

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: