
Rahmi Tamer Özçelik
rahmitamer@hotmail.com
Son günlerde CHP içinde bir Atatürk resmi tartışmasıdır gidiyor…
Ana muhalefet partisi bunu tartışa dursun, atı alan Üsküdar’ı geçti bile…
Bu durumu izlerken Mustafa Kemal Atatürk’ün aşağıdaki sözü geldi aklıma…
“Beni görmek demek, behemahal (mutlaka) yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu kâfîdir (yeterlidir).”
*****
Neden böyle diye düşünmeden edemiyor insan…
Neden hala bu kısır döngünün içindeler?
Aslında bunun temel nedenlerinin başında irtica geliyor…
Nedir irtica? Eminim hemen aklınıza dini kullanan örümcek kafalılar geliyor…
Evet haklısınız... Genel kanı o şekilde...
Bu kanıya göre irtica; dini kullanarak insanların inançlarını istismar eden ve dini menfaatleri doğrultusunda, kendisine göre yeniden yorumlayan düzenbazların oluşturduğu bir sistem anlamına geliyor.
Acaba irticanın beslendiği tek kaynak din midir?
Bunu anlamak için önce kelime anlamına bakmak ve irticanın ne demek olduğunu iyi anlamak gerekir… Bu konuda genellikle sözlüklerde benzer tanımlara rastlamak mümkündür
İrtica, kelime anlamı itibariyle; “gericilik, geriye dönme, her türlü yeniliğe karşı çıkarak eskiyi muhafaza etme” gibi manalara gelmektedir.
Tanıma baktığımızda irticayı sadece din olgusuna bağlamak yanlış. Özellikle bizim ülkemizde…
Bu ülke ne irticacılar gördü yıllardır ateist geçinen…
Ve bunlar yıllar boyunca kendi halinde yaşamaya çalışan Anadolu insanını ve onun kültürünü, inancını, alışkanlıklarını küçümsedi…
Taklit etmeye çalıştıkları ve asla taklit edildikleri tarafından kabul görmedikleri, üzerlerinde eğreti bir şekilde duran, devşirme bir kültürün içinde debelenip durdular. Ne yazık ki bunun adına da çağdaşlık dediler.
En vahim olanı da, bu yaptıkları soytarılıkları hep Mustafa Kemal Atatürk ile maskelemeye çalıştılar.
Yıllardır ağızlarından Atatürk’ü düşürmediler ve onu anıtlaştırıp, sahiplenmeye kalktılar…
Mustafa Kemal’i anlamak yerine onu ezberletmeye kalktılar.
Kendi menfaatlerine uygun düşmeyen, saltanatlarına, statükolarına zarar verecek her türlü söylemi, konuşmayı, fikri, düşünceyi hep Atatürkçülük kisvesi altında baskıladılar.
Kendi yaptıklarının aynısını din kisvesi altında yapanları ise irticacılıkla suçladılar.
Bugün dincilerin yaptığını, eğitim sisteminde kendileri yaptılar. Düşünmeyi, tartışmayı, fikirlerini açık açık ifade etmeyi korkulur bir hale getirdiler.
Bunun sonucudur ki, çağdaşlaşmak adına batının soytarısı haline gelen kalabalığın yerini, şimdilerde dindarlaşmak adına Arapların maşası olan bir çoğunluk almaya başladı…
Ve bu durum toplum içinde etki tepki prensibi doğrultusunda olumsuz bir tepki yarattı.
Ve başardılar…
Bu günlerde din irticacılarının yüce ve son din olan dinimizi dogmalaştırıp, toplumu dinden soğutmaya başladıkları gibi, Mustafa Kemal Atatürk de bir put haline getirilerek toplumun belli bir kesimi tarafından nefret edilir hale getirildi…
Neticede başa dönecek olursak; ister Atatürk irticacısı olsun, ister din irticacısı olsun, bunların sayesinde yeni bir nesil yetiştirmeyi başardık.
Düşüncelerini ifade etmekten korkan, ortaya çıkardığı her şey bir kalıba sokulmaya çalışılan, bu nedenle de ne gerek var okumaya diyerek okumaktan ve tartışmaktan vazgeçen, tahammülsüz, geçmişi ile barışık olamayan, arada kalmış bir nesil…
Ahlaktan ve değerlerden yoksun, tek düşünceleri çalışmadan, kısa yoldan paraya ve güce sahip olmak olan bir nesil…
Şu anda da Türk siyasi hayatında irticacıların savaşını görüyoruz. Bir kesimi din, bir kesimi Atatürk, bir kesimi de Kürt milliyetçiliği kisvesi altında kendi statülerini, kendi makamlarını, kendi kazanımlarını korumak için yırtınıyorlar.
Olan ise yine bu millete oluyor…
Neyse yazıyı Mustafa Kemal Atatürk’ün başka bir sözüyle bitirelim…
“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!”
bizleri aydınlattığınız için çok teşekkür ederiz...Bu ve buna benzer yazıların devamını bekleriz...






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!