• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

ANNEANNEM DEN MASALLAR KARA KEDİ ( I )

17.09.2013 00:44:34

 

     Bu yılın başında ocak ve şubat aylarında, artık bileni ve anlatanı kalmamış anneannemden dinlediğim masallardan üçünü zamanın unutulmuşluk mahzeninde yok olup gitmesinler diye ANNEANNEMDEN MASALLAR başlığıyla yayınlamıştım.

     Bıktırıcı olmasından korkarak uzun bir süredir tekrar yazmadım.  Bu masallardan birini daha iki bölüm halinde sizlere arz ediyorum. Bunun Anadolu folkloru açısından bir kazanım olacağını ümit ediyorum.

     Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken eski hamam içinde. Fakir bir adamla, karısı ve üç kızı yaşarmış köyün birinde.

     Adamcağız babadan kalma üç, beş dönüm tarlasında karısı ve kızlarıyla beraber kendi boğazlarına bakacak kadar eker biçer, kışlık odununu da her seferde bir kızını yanına alarak dağa götürür, sırtlarında dağdan taşırlarmış.

    Günlerden bir gün adam en büyük kızını yanına alarak dağa oduna gitmiş. Baba kız ormanda çalışarak götürebilecekleri kadar odun kestikten sonra, o odunları bir iple balya yapıp sırtlarına vurmuşlar, köye, evlerine dönmek üzere yola koyulmuşlar.

    Baba önde kız arkasında gidiyorlarken yolun sapa bir yerinde ormandan sessizce kocaman bir kara kedi çıkmış, kızın akasına geçerek odun balyasına abanmış aşağıya çekmeye başlamış.

     Kız taşımaktan yorulduğu için yükünün ağırlaştığını düşünerek babasına seslenmiş. “Baba yüküm çok ağır” Babası “azıcığını atıver kızım.” demiş.

     Kız denileni yapmak için yükünü indirince, Kedi kızı kaptığı gibi kaçırıp Becena (yüksek ve ıssız) bir dağı başına getirmiş, çok büyük, saray gibi bir evin önüne bırakmış Sonrada şöyle bir silkelenip çok güzel, çok yakışıklı bir delikanlı oluvermiş.

     Kız hayretler içinde kalakalmış.  Ama sen kedi değilmiydin? Bu nasıl oldu diye kekelemiş. Kedi “ Ben Sihirli güçleri olan bir prensim. Eğer layık olabilirsen bundan sonra hayatına sende bir prenses olarak devam edebilirsin. Sakın benim sözlerimden dışarıya çıkma demiş ve onu sarayına sokmuş.

     Kızı bir odaya götürüp  senin odan burası. İçeride ihtiyacın olan har şey var. Giysiler, mücevherler, işte ne lazımsa. Şimdi istirahat et yarın sabah görüşürüz diyerek gitmiş.

     Kızcağız bir yandan bu  in mi cin mi ne olduğunu bilmediği delikanlı ile bu dağ başında bulunmaktan korkuyor, bir yandan da prenses olma şansına sahip olduğu için çok seviniyormuş.

     Ertesi sabah genç prens gelerek kendisini almış birlikte güzel bir kahvaltı etmişler, sonrada prens kıza evin her yerini gezdirip öğretmiş.

      Şimdi beni iyi dinle demiş.  Bir halkaya dizili kırk anahtar çıkarıp “Al bunlar bu evdeki odaları anahtarları.  Şu sofanın sonundaki sarı kapılı oda hariç hepsine de girebilirsin. Eğer o sarı kapılı odaya girersen senin için çok kötü olur bilesin”           demiş ve çıkıp gitmiş.

      Kız o gün prensesler gibi giyinip ıssız dağların başındaki bu saray yavrusu evin tadını çıkarmış. Bu arada da elinde anahtarlar yasak oda hariç hepsini gezmiş.

      Her oda ayrı bir güzellikte döşenmiş. Çok güzelmiş. Gel gelelim ille de o yasak oda. Kızın merakı gitgide artıyor o odada ne var acaba diye meraktan deli oluyormuş,

     İkindi vaktine doğru artık kendine söz geçiremez olmuş. Daha fazla dayanamayıp doğruca o odaya gitmiş, kapıyı açıp içeriye girmiş. Çok şaşırmış zira bu oda diğer odalar gibi dayalı döşeli değilmiş. Odada sadece bir ocak, üzerinde de küçük bir kazan içinde kaynayan sedef renginde bir sıvı varmış.

    Kız acaba bu nedir diye parmağının ucunu bu sıvıya batırıvermiş. Batırır batırmazda o sıvı parmağının ucunda donmuş kalmış. Kız hemen odadan çıkmış. Mutfağa koşup bir bıçakla o donan sıvıyı kazıyıp çıkartmaya çalışmış ama nafile. Ne yaptıysa çıkartamamış. Prens akşam gelince görüp odaya girdiğini anlamasın diye parmağını bir bezle sarmış.

     Akşam prens eve geldiğinde kızın parmağını görüp eline ne oldu diye sormuş. Kızda “Önemli bir şey değil. Elma soyarken bıçak kesti” demiş. Kedi prens aç bakayım. Ben bir ilaç süreyim de yaran kötüleşmesin diye ısrarla elini açmasını istemiş.

    Kız çaresiz parmağını açmış. Prens de parmağındaki o donmuş şeyi görmüş. “Bu nedir? Ben sana o odaya girersen senin için kötü olur demedim mi.” diyerek kızı tutup evin mahzenine indirmiş ve oradaki bir kuyunun içine itivermiş. Sana her gün ekmek ve su vereceğim eğer bu sefer aklını kullanır sükûnetini muhafaza edersen bir gün bu kuyudan çıkabilirsin demiş.

    Bu olanlardan bir süre sonra kızın babası bu sefer de ortanca kızı ile dağa oduna gelmiş. Birlikte odunlarını hazırlamışlar akşama doğru da odunları sırtlarına vurup yola koyulmuşlar.

     Yolun yarısına geldiklerinde yine kara kedi usulca saklandığı yerden çıkarak kızın arkasına geçmiş ve odun yükünü aşağıya doğru bastırmış. Kızcağız önde giden babasın seslenmiş.” Baba yüküm çok ağır.” Babası da “azcığını atıver kızım.” Demiş

      O da birazını atmak için yükünü sırtından indirince kedi onu da kapıp Ablasını götürdüğü o becana dağ başındaki eve getirmiş. Ona ablasına söylediklerini söyleyip aman ha şu sarı kapılı odaya girme. Yoksa senin için kötü olur diye tembihlemiş. Kedi prens ertesi sabah evden çıkıp gitmiş.

      O gittikten sonra kız başlamış evi gezmeye. Her tarafı gezip çok beğenmiş yasak odayı da çok görmek istemişse de korkup o gün girememiş. Akşam kedi prens eve geldiğinde kıza yasak odaya girmedin değimli diye sormuş O da hayır efendim girmedim diye cevap vermiş. Kedi her şeyin yolunda olduğunu görüp çok memnun olmuş. Kıza bir kürk hediye etmiş. DEVAM EDECEK.

    Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

    Huzur bulun, hayırla kalın.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: