
M. Cengiz Poyraz
m.cengizpoyraz@gmail.com
Genellikle iki katlı evlerden oluşan sokakların sakinleri, sanki tek bir ailenin fertleriymiş gibi birbirleriyle barış ve dayanışma içinde yaşardı. Akşamüzerleri komşu evlerden birbirlerine pişirdikleri yemeklerden bir tabak da olsa yemek götürülüp ikram edilirdi.
Herkes birbirinin sevincini de tasasını da içinden gelerek paylaşır, birbirlerinin çoluk çocuğunu korur, gözetir, terbiyesi ile bizzat ilgilenirdi. Küçükler büyüklere karşı saygısızlık etmekten korkar, kadınlar yolda giderken karşılaştıkları bir erkeğin önünü kesip geçmezdi.
Her ev hanımı sabah evinin temizliğini bitirince kapısının önünü de süpürür, böylece sokaklar pırıl, pırıl olurdu. Zira o sokak herkesin ortak yaşama alanıydı. Çocuklar bütün gün boyu orada oynarlar, öğleden sonraları ev işlerini bitiren kadınlar müsait olan bir evin önünde toplanır, sığırların yayılımdan dönmesine yakın vakte kadar sokak oturması yaparlardı.
O dönemlerde kasabadaki ailelerin çoğunda inek vardı. İnekler her sabah Ayaşlıların evinin önünde dere içinde toplanır, buna sığıra katma denirdi.
Sığırlar, sığırtmaç tarafından sürüle, sürüle kasabanın içinden geçirip aşağı mahalle üzerinden bu günkü Ankara yolu güzergâhını takiple ( o zaman burada yol yoktu) yayıla, yayıla Bedi pınarı noktasından geçip, nihayette dokuz dolambaç üzerinden çıktıkları yere getirilir salıverilirdi. Her inek kendi ahırının kapısına kadar gelir, sonrada bağırarak geldiğini haber verirdi.
1970'li yıllara kadar evlerde kanalizasyon bağlantısı yoktu. Her evin bir fosseptik çukuru vardı. Senede bir kere Belediyenin Ankara’dan getirttiği vidanjörle fosseptikler boşaltılırdı. Evlerde suyunda olmadığı o yıllarda su her mahallede bulunan mahalle çeşmelerinden güğümlerle, ibrik ve kovalarla taşınarak evlerde kullanılırdı.
Bu çeşmelerin suyu Akdere’nin arka tarafındaki boncuklu deresinden gelirdi ve biraz sert bir suydu. Su önce tepedeki eski Ermeni mezarlığının önündeki su deposuna gelir, oradan da çeşmelere dağılırdı.
Su deposu Nallıhan’ın her tarafından görülebilecek bir yerindeydi. Ramazan aylarında iftar topu buran atılırdı. Belediyenin Su işlerinden sorumlu görevlisi Sucu Hamit, akşam ezanı okunur okunmaz. yaktığı meşale ile topu patlatırdı. Çocuklar heyecanla bekleyip, Daha topun sesi duyulmadan alevi ve dumanı görür, top patladı diye büyüklere haber verirlerdi.
Çay yapmak ve içmek için Yukarı mahallede Ahmet çavuşların bahçesinde bulunan Koca Pınara gidilirdi. Koca Pınarın suyu daha az kireçliydi ve Emirtoz’dan gelirdi. Akşamüzerleri Pınarın oluğuna sulanmak üzere hayvanlarda getirilirdi. Pınarın önündeki meydanda koca kavak diye anılan büyük bir kavak ağacı vardı.
Ev kadınları çamaşır yıkamak için, oluk başında şimdi hamamın olduğu yerdeki ırmağa (çamaşırhaneye) giderlerdi. Irmağın suyu ark yoluyla çaydan gelirdi. Irmağın içine altı tane ocak vardı. Çamaşır yıkayacak olan kişi bu ocaklardan birini yakarak suyu kazanda kaynatır sonra içine çamaşır sodası koyarak suyun kirecini çöktürürdü. Çamaşır bu yumuşatılmış su ve çamaşır kili ile tokaçla dövüle, dövüle, ayakla tepile, tepile yıkanırdı.
O yıllarda Nallı Çayı bugünkü gibi kirli değildi. Tertemiz akan suda yaz günleri çocuklar su bentlerinin altındaki derin yerlerde suya girip yüzerler, hatta bütün yazı bu derede geçirirlerdi. Hepimiz yüzmeyi buralarda öğrendik. Çaya giden çocukların korkulu rüyası bük bekçisi Sağır Durmuş’tu.
Sağır Durmuş bükleri çocukların talanından korumak için elinde değneği ile dolaşırdı. Onu gören çocuklar çil yavrusu gibi kaçışır, bazen elbiselerini bile alamazdı. Yüzmek için gidilen yerlerden Topçu bendi, Ayaşlıların bendi ve Koca bent pek meşhurdu. Bu bentlerden su arklar kanalı ile taşınarak hem bağ bahçe ve çeltik tarlalarını sular, hem de değirmenleri çalıştırırdı. (DEVAM EDECEK)
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.
Huzur bulun, hayırla kalın.






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!