• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

GÖZDEN KAÇANLAR

16.02.2013 00:00:52

 

 

                TÜİK tarafından, 2011 Yılına göre 2012 Yılında Türkiye genelinde 903 bin 115 kişi artışla,toplam75 milyon 627 bin 384 kişiye ulaşmış denmesine karşılık, bizzat sayın başbakanın ifadesine göre Türkiye’de mevcut olan otuzun üzerindeki etnik gurupların sözcülerinin bildirdikleri rakamlara bakacak olursak Türkiye’deki etnik gurupların toplam nüfusu neredeyse, kendilerinin de dâhil olduğu Türkiye nüfusunun iki katına yakın bir rakama varıyor.

                Nedense bu izansız açıklamalara bir Allah’ın kulu çıkıp ta ; “ kardeşim bu bilgileri nereden aldın. şu verilerini görelim bakalım.” Demeyince, vatandaşlarda adamların propagandanın gerçek olduğu sanılıyor.             Yıllardır yapılan sinsi politikalar hala aynı şekilde sürdürülmeye devam ediyor. Bir zamanlar birileri çıkıp batı illerimizde nüfus kontrolü olmalı derken, doğu illerimizde ağız değiştirip, “ Çoğalınız.” Diyenleri bilmeyen var mı?

                Gelelim ikinci ve can alıcı konuya; Misak-ı Milli sınırları içerisinde gösterildiği halde, 1918-1925 yılları arasında emperyalist devletler tarafından, Kerkük ve Musul, anasından ayrılan günahsız bir sabi sübyan gibi Türklerin elinden alınarak, görünürde bağımsız devlet olarak tanıtılan, âmâ gerçekte kendilerinin kolonisi saydıkları, Irak devletine bırakıldı. İşte bunun için Musul ve Kerkük’e bir göz atmakta fayda vardır Kanaat’ındayım.

                İÖ 1000-500, İS 200 – 400, 637-900, 1040-1400 tarihlerinde, Türkler gelip bu bölgeye yerleşmişlerdir.1 Ama ne yazık ki elimizden alınıp ta Irak devletine verilmesinden bu yana dış Türklerle ilgilenmeyi Turancılık olarak niteleyenlerin propagandaları başarıya ulaşmış olacak ki, başa gelen hükümetler nedense dış Türklere hep şaşı bakmış, halada bakmaya devam edilmektedir.

                Tarihi kaynaklara göre; Şu anda, bu bölgede 2- 3milyon Türk asıllı halk yaşamaktadır. Ne yazık ki yıllardır iktidara gelen Irak hükümetlerince asimile etme gayreti, Türkiye cumhuriyeti hükümetlerinin olaya şaşı bakmaları dolayısıyla neredeyse asimile olma aşamasına getirmiş bu insanları.  Bu insanları bölebildikleri kadar bölmüşler. Şu anda edinilen bilgilere göre buradaki Türk kökenli halk, 32 ayrı sosyal ve 18 siyasi guruba bölündüğü gibi, bu da yetmiyormuş gibi üstüne üstlük bir de Sünni ve Şii diyerek de bölmüşler. Bu insanlar 48 Türk boyundan geliyor; Bu boylarda: Azeri, Akkoyunlu, Abdal, Avşar, Beydili, Bektik, Barak, Bayat, Kıpçak, Karakoyunlu, Kaçar, Kaykay, Kuman, Peçene, Saka, Türkmen, Terekeme ve Yörüklerden oluşuyorlar.

                Petrol kokusunu alan emperyalist devletler Irak’ı işgal ederek İsrail’e rahat bir nefes alma imkânı vermek için Kuzey Irak da 5 milyon olduğu tahmin edilen Kürtlere hükumet kurdurdu.

                Nedense bu konuda bizim hükümetimiz bana göre sessiz kaldı. Zira orada mevcut Türk kökenli halkın birliği sağlanarak, onların liderlerinin de, devamlı takiyye yapan Kürt liderler gibi Türkiye’ye davet edilerek moral verilmesi gerekirken bu yapılmadı. Yapıldıysa da bir Allah’ın kuluna bildirmeden yapılmıştır kanımca. İnsan kendi kardeşine gizliden mi sahip çıkar anlamış değilim.

                Şimdi Türkiye cumhuriyeti hükümeti Kürtlerle antlaşmak için bir masaya oturuyor. Öncelikle Türk hükümeti, Kürtlerin, bizden talep ettikleri hususları, kendilerinin, Irak’ta yaşayan 2-3 milyon Türklere verip vermeyecekleri konusunu ön şart olarak masaya koymalı. Gerçi her ortamda konulan kabın şeklini alma konusunda,  ihtisas sahibi olmalarından dolaya bu konuda hemen garanti verecekleri gün gibi aşikâr olmasına rağmen yine de tam olarak güvenmemek gerektiğini öğrettiler bize.

                Yalnız bu antlaşma sağlama alınmalı. Zira bir zamanlar daha doğrusu Lozan antlaşmasına göre ırak petrollerinden Türkiye cumhuriyeti olarak pay alacaktık. Ama göz göre göre bu hakkımızı bir ayak oyunuyla elimizden alıverdiler. Gerçi ne yaparsan yap, devletlerarası antlaşmalarda güç kimdeyse, o haklı oluyor.

                Örneğin; Yunanistan ile kırk defa antlaşma yapmanız, ne yazar?  Malum bir yırtıcı tarafından yakalanan avın yenildikten sonra artan kısmını temizlemek üzere bekleyen akbaba gibi bekleyen bir millet. Sözüne güvenilir mi? “

Kırlangıç zararsız bir kuştur derler.” Ama gidip bir de Yemenliye sorun bakalım, size cevabı ne olacak? Zira zararsız diye nitelenen o kırlangıç, adamların kahve bahçelerine ne denli zarar veriyor?

                Barzani ve Talabani, Akbabaya benzeyen Yunanın aksine, faaliyetlerini yer altında sürdüren köstebeği andırıyorlar. Yer üstündeki faaliyetleri ne denli hoşunuza gitse de ; “ Hatta kırmızı pasaport da verseniz  ” Yer altı faaliyetlerine devam etmelerine engel olamazsınız.

                Şimdi bunları anlatmanın ne anlamı, ne alakası var? Diyebilirsiniz.  İnanın bize hedef şaşırtıyorlar. Meselenin özünde kuzey Iraktaki Kürt devleti var. Sen PKK ile anlaşacaksın. Peki, PKK başarılı olursa Barzani’nin başında olduğu Kürt devletinin dışında ayrı bir devlet mi kuracak? Hayır, hayır aynı devlet i daha da sağlam temeller üzerine oturtma çabası içindeler. Bu köstebeklerin tamamı aynı deliğe işiyor. Adamlar bukalemuna taş çıkaracak bir hızla renk değiştirip gerçek hedeflerini gizliyorlar.

                Ben doktor değilim.  Öğrendiğim kadarıyla insanın bünyesinde olan bazı mikropların, bünyenin direncinin zayıfladığı anı kolladığı biliniyor. Ve direncin kırıldığı an, meydana çıkıp dev gibi insanı alaşağı ettiğini bu millet çok gördü. Bu durumu tarih okuyan herkes bilir. Zira tarih geçmiş günleri aksettiren bir aynadır.

                İran her devirde olduğu gibi bu günde Türkiye’nin ayağının altını kazma gayreti içinde. Ama bir gün gelecek Türkiye aleyhindeki faaliyetlerinin aynısı kendi başına da gelecek. Çünkü bu dünya etme bulma dünyasıdır. 

                Bakın Suriye’nin elinde patladı.

                Türkiye’nin iyi değerlendirmesi gerekir bu durumu. Zira Emperyalist güçler dostluk ayaklarıyla gelip İran’dan, Suriye’den ve de Türkiye’den topraklar kopararak orta doğu üzerinde  kendilerine sadık bir devlet ve kendi menfaatlerini koruyup kollayacak bir karakol kurmaya çalışmaktadırlar.

                Bir araç kullanırken herkes pür dikkat önüne baksın. Ama dikiz aynasına da bakmayı ihmal etmesin. Zira tehlikenin hangi yönden geleceğini bilemezsiniz. Her zaman tedbir tedbirdir.

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: