• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

MEVLANA’DAN GÖNÜLLERE (I)

09.10.2012 00:12:40

 

      Her biri yüzyıllar süren çağları, ağır, ağır zaman dehlizinin gerilerinde bırakan dünya, yirmi birinci yüzyıla baş döndürücü bir hızla ilerleyen ilim ve teknolojinin çarkına kapılarak girmiş, artık değişimi yıllar mesafesinde kısalan yeni, yeni çağlara kapısını açmıştır.

 

        Geçip giden zamanla birlikte nice fikirler ve nice değerlerde tarihin tozlu sayfalarına gömülmüştür. Hele geçtiğimiz yirminci yüzyıl düne ait ne varsa insafsızca silip süpürmüş, insanlığın ortak malı haline gelmiş öz değerleri de kökünden sarsarak, kendi anlayışına göre yeni değerler meydana getirme çabasına girmiştir.

 

        Her Milletin fikirleri ve eserleri ile övünebileceği insanlığa mal olmuş insan sayısının pek az olduğu bir zamanda, bizim Milletimiz çok şanslıdır. Bizler bütün dünyanın takdirine şayan olmuş pek çok fikir adamına sahip olmakla öğünebiliriz.

 

        Mevlana Celaleddin-i Rumi bunların başında gelen büyük bir müceddid ve mütefekkirdir. Mevlana’nın kitaplarında insanı insan yapan değerlerin, sevginin, kardeşliğin, barışın, paylaşmanın, sabrın, hülasa insanı kemal mertebesine çıkaran şeylerin çiçek çiçek, renk renk, burcu burcu, işlendiğini görürsünüz.

 

        Onu tanıyıp da sevmemek, ona hayranlıkla bağlanmamak mümkün değildir. Mevlana gönülleri arı duru sevgiyle mamur eden bir ruh hekimi gibidir. Zamanımızdan yedi yüz küsur yıl evvel yaşamış olmakla beraber, o çağların ötesinde bir kişiliktir.

 

        İnsanlar arasındaki hır gürün, düğüşün, savaşın ortadan kalkması için gönül birliğine varmanın şart olduğunu söyler. Der ki: Sen renklerin, dillerin, suretlerin farklılığını bir yana bırak. Gönül birliği bunların hepsinden daha üstündür.

 

        İçinde bulunduğu güzel halin edepten ve tevazudan ibaret olduğunu ifade eden bir şiirinde       - Bu hırkanın içinde olduğumuz müddetçe ne kimseden inciniriz, nede kimseyi incitiriz. Buyurur.

 

        Gerçektende Mevlana ömrü boyunca ne incinmiş nede incitmiştir.

 

        Bir gün Konya sokaklarında dolaşırlarken bir viranelikte birkaç köpeğin sarmaş dolaş olmuş uyuduklarını görürler. Yanındakilerden biri; Bu biçarelerin arasında ne kadar güzel bir birliktelik var. Nede dostça, sarmaş dolaş uyuyorlar der.

 

       Mevlana: Evet sen bunların arasındaki birliğin ve dostluğun ne kadar samimi olduğunu görmek istersen, onların arasına yağlı bir kemik atıver. O zaman bu dostluğun iç yüzünü görürsün.

 

       Sonra ilave eder: Köpeklerin bu hali yalnızca dünya menfaatine, keselerine ve midelerine tapanların aralarındaki dostluğa benzer. Görünüşte pek samimidirler. Ama ararlına bir dünyalık giriverirse nice yıllık tuz-ekmek hakkını unuturlar. Namus ve şereflerini havaya veririler.

 

       Oysa üç beş kuruşluk dünya menfaati için gönül yıkmamak, hır gür etmemek gerekir.

 

        Şöyle der: Hacılar Kâbe’nin dört tarafında da secde ederler.  Eğer Kâbe’nin taş duvarlarını ortadan kaldırıverirsen herksin gönül gönüle secde ettiğini görürsün. Allah’ın gerçek evi kulunun gönlüdür. O halde inanan bir insanın gönlünü nasıl yıkabiliyorsun?

 

       Edepten nasibini almamış kişinin insanlığı görüntüden ibarettir. Aslında insanla hayvan arasındaki fark edeptir. Gözünü aç, Allah’ın kelamına bir bak. Bütün Kur-an’ın manası ayet, ayet edepten ibarettir.

 

       Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

       Huzur bulun, hayırla kalın.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: