• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

TÜRKÇE’MİZ TÜRKÇE Mİ ?

22.05.2012 00:29:32

         Bir toplumun fertleri arasında sağlıklı iletişim kurulamıyorsa, sosyal bunalımlar, ekonomik krizler, karanlık günler kapıda demektir. Dil Millet olabilmenin temel şartlarından biridir. Aynı zamanda iletişim kurabilmenin, bilgiyi kuşaklar arasında aktarabilmenin de tek yoludur.

        Yalnızca günlük gereksinimleri ifade etmeye yarayan bir dilin kelime sayısı kök itibarıyla birkaç yüzü geçmez. Oysa kültürü, bilimi, sanatı sırtında taşıyabilecek bir dilin binlerce kelimeye ihtiyacı vardır. Dili yeterince zengin olmayan bir toplumun, düşünen ve üreten kafalara sahip olabilmesi mümkün değildir.

       Şimdi elinize Türkçe bir sözlük alın. İçindeki yabancı kaynaklı kelimeleri çizmeye başlayın. Sonra sayın bakalım geriye Türkçeden ne kalacak.

       Şiirlerini yalın bir Türkçe ile yazdığını söyleyip durduğumuz Yunus Emre’nin divanını açıp okuyun. Bakalım ne kadarını anlayabileceksiniz?  Ya da Orhun kitabelerinin öz Türkçe metnini bulup okuyun. Tanıdık kaç kelimeyle karşılaşabileceksiniz.

        Türk Dil Kurumu ne iş yapar acaba? Bu kurumun görevi yeniden bir Türk dili icat etmek midir, yoksa Türkçeyi zaman içinde uğradığı erozyonlardan arındırarak bu Milletin binlerce yıldır kullana geldiği özüne döndürmek midir? Ben bunu hiç çözemedim.

        Benim gözlemleyebildiğim kadarıyla bu kurum yıllar boyunca dilimizin içindeki Osmanlıca kelimelere karşılık çoğu uyduruk kelimeler üretmiş, güya dilimizi Osmanlıcadan arındırmıştır. Güya diyorum, zira bu nasıl bir arındırma çalışmasıdır ki Eğitim, bilim ve sanat dünyasına ait kelimeler değiştirilirken, ne hikmetse hukuk diline asla dokunulmamış o Osmanlıca olarak bırakılmıştır. Bu sebepleri ve sonuçları açısından ayrı bir yazı konusudur.

        Yüzlerce yıl boyunca İnsanlık tarihinin kaderini değiştiren sayısız ilmi veri Osmanlıca ile kitaplaştırılmış Bu gün Süleymaniye Kitaplığında koruma altına alınmıştır. Bu kitaplık şimdilerde kapılarını isteyen herkese açtı. Ama ülkemizde Osmanlıca bilen insan sayısı o kadar az ki, bu kaynaklardan gereği gibi faydalanamıyoruz.

        Mimar Sinan’ın şaheserlerinden olan Süleymaniye camiinin mimari analizi bu güne kadar tam olarak hala yapılamamıştır. O ve Onun gibi mimari dehaları yetiştiren eğitim siteminin kitap ve belgeleri bu gün ortada duruyor.   Gel gör ki bu belgelere ulaşabilmek için Osmanlıca bilmek gerekiyor. Osmanlıca ile olan ilgimizi kaybetmek bize nelere mal oldu?

          Ben Osmanlıcayı iyi kötü herkesin bilmesinde fayda mütalaa eden biriyim. İnsan hiç olmazsa içinde namaz kıldığı camiinin, su içtiği çeşmenin kitabesini, dedelerinin mezar taşlarını okuyabilecek kadar Osmanlıcayı bilmeli. Ancak günlük konuşma dilimizin de Türkçe olmasından yanayım bu fevkalade önemli bir konudur.

         Türkçe adı üstünde Türk Milletine ait bir dildir. Bu dili konuşan bütün Türklerin hangi devletin vatandaşı olursa olsun anlaşabilmeleri lazım. Dünyanın neresine giderseniz gidin İngilizce konuşan milletler birbirleriyle kolayca anlaşabilmekteler. Oysa biz Türkî Cumhuriyetleri halklarıyla kolayca anlaşabilme imkânına sahip değiliz.

         Zira onların kullandığı yüzlerce Türkçe kelime bizim için yabancıdır. Bizim Türkçemizdeki olanak, olasılık, yazıt, yapıt, yerleşke vs. gibi nice, nice kelimeler var ki onlara yabancıdır.

        Dilimizi arı duru hale getirmek dil bilimcilerle Türk Dil Kurumunun işidir. Ancak uyduruk sözcüklerle yazılan edebi eserlere sırf bu özellikleri sebebi ile ödüller verildiği günümüzde, dilin geleceğinden çok emin değilim.

        Bize düşen Anadolu insanımızın hala kullandığı öz Türkçe kelimeleri tespit ederek seve seve kullanmaktır diye düşünüyorum.

      Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

      Huzur bulun, hayırla kalın.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: