
M. Cengiz Poyraz
m.cengizpoyraz@gmail.com
Henüz bilgisayar ekranlarına kitlenmediğimiz, televizyon illetine müptela olmadığımız yıllardı. Uzun kış gecelerinin fantastik güzellikleri ile sefalar bulduğumuz çocukluğumuzun eğlencelerinden biride, büyüklerimizin bize sorduğu bilmecelerdi.
Çatır, çatır yanan odun sobalarının sıcaklığı, üzerinde kavrulan kestanelerin rayihası, tavan aralarında saklanmış üzümlerin, kış kavunlarının insana mutluluk veren soğukluğu ve lezzeti, sonra bilmecelere ilk önce cevap verebilme heyecanımız.
Birden rahmetli anneannemin sesi kulaklarımda çınladı… “Şekere benzer tadı yok, havada uçar kanadı yok.” Bilin bakalım bu nedir? Anneannem sevimli yüzü ile gülümsüyor, bilmecenin cevabını bekliyordu.
Pencerenin buğusunu silince cevabı karşımda buldum. Ağaçlar, çatılar, yollar hep onun rengine, beyaza boyanmıştı. Cemreler düşmüş ilkbaharın ilk ayına, mart’a girmiştik ama lapa, lapa kar yağıyordu.
Senenin beklide son kez yağan bu karını muhabbetle selamladım. Merhaba kara kışın aydınlık yüzü, merhaba beyaz mucize, merhaba eski dostum. Merhaba.
Yeniden geçmişin hatıralarına döndüm. Kömür dumanlarının genizleri yakmadığı bir zamanın sokaklarında karın sevincini yaşadım. Yuvarlaya, yuvarlaya yaptığımız boyumuzdan büyük kartoplarının, onlardan yontup yaptığımız kardan adamların, kızak yarışlarının mutluluğuna bedel olarak ödediğimiz, soğuktan morarmış parmaklarımızın o hicranlı sızısını yüreğimde hissettim.
Kar döne, döne, savrula, savrula yağıyordu. Birbirine çarpmadan, kıvrıla, kıvrıla cilveleşerek yağıyordu.
İnsanın zekâsına ve türlü mekanik donanımlarına rağmen belli sayıdaki motorlu araçların çarpışmadan seyredemediği dünyamızın üzerine, katrilyonlarca katrilyon kar tanesi İlahi düzenin ihtişamını göstere, göstere, çarpışmadan didişmeden, yer çekimine meydan okuyarak aheste, aheste, tane, tane yağıyordu.
Bu sihirli manzaradan İlahi düzeni çıkarıverirsek ( Ki buna hiç kimsenin gücü yetmez) Ne olurdu diye düşünmeden edemedim. Sonuç kesinlikle büyük bir felaket olurdu. Birbirine yapışan kar taneleri yeryüzüne büyük kütleler halinde ve müthiş bir hızla, çığ olarak düşerdi.
Birden öyle oluverecekmiş gibi ürperip irkildim. Sonra felaketleri Rahmete çeviren kudret ve merhamet sahibi Rabbime sayısız kere şükrettim.
Sokak lambalarının sarı ışıkları ile ihtişamı daha da bir artarak yağan karı seyrediyorken, yanıma gelen torunumun, “ Dede kar ne güzel yağıyor değil mi?” sorusuna artık içimdeki sesin bana fısıldadığı cevabı verdim.
Kar yağmıyor çocuğum, kar yağmıyor. KAR YAĞDIRILIYOR.
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.
Huzur bulun, hayırla kalın.
Cengiz Abi o tatlı uslübunu özlemişiz.Rabbim diline gönlüne zenginlikler versin.






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!