• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

UZAKLARDAN ÜMİDE YOLCULUK -3. Bölüm

15.09.2014 00:00:01

 

Onları buralara getiren nedenler neydi? Ümitlerine beklentilerine ulaşmışlar mıydı? Ne gibi sorunlar yaşıyorlardı? Yine bahçe sahibi Recep Bey, komşu bahçe sahibi Kenan Bey ve çavuşları Halil Bey ile devam etti sohbetimiz.

 -Buralara çalışmak için gelmeyi neden tercih ediyorsunuz?

Halil Çavuş: Bizim oralarda 3-4 senedir tekstil üzerine iş sahaları açılmaya başladı. Ama buraya getirdiklerim genellikle lise ve üniversite de okuyan öğrenciler ve eğitimleri devam ettiği için orada açılan işe giremiyorlar. Zira tekstil 1-2 aylık işçi almıyor. Öğrenme süresi zaten 2 ay ve okul başlamış oluyor. Bizim oralarda yeterince geçim kaynağımız olsaydı 1500km.lik yolun zorluklarına katlanıp buralara gelmezdik.

-Bu durumun en aza inmesi ve yaşanmaması için neler söylemek istersiniz?

Halil Çavuş: Bizim isteğimiz! Türkiye’de ki zengin insanlar, mevsimlik işçinin çıktığı memleketlere yatırım yapsınlar ki bu insanlar da gurbete çıkmasın. Çoluk çocuk olarak perişan olmasın. Hepimiz aynı bayrağın altında yaşıyoruz. Bu vatanın insanlarıyız. Beraber bir cephede savaşıyoruz, bir kazanda yemek yiyoruz. Birlikte askerlik yapıp, aynı koğuşta yatıyoruz. İstanbul nasıl iş sahaları ile kalkınıp büyük bir şehre dönüşmüşse, Batman, Diyarbakır, Urfa, Mardin, Şırnak, Hakkari, Van, Siirt, Bitlis, Tunceli, Bingöl, Erzincan, Erzurum neden aynı duruma gelmesin.  Oralar da buralar gibi kalkınsın. Benim orada ki kapı komşum durumu müsaitleşip zenginleşiyor, geliyor Mersin, İstanbul, Adana, Ankara da yatırımını yapıyor. Gelsin kendi memleketine yapsın ki millet de faydalansın.

-Kazandığınız para sizi tatmin ediyor mu? Buralara gelip çalışmaya değiyor mu?

Halil Çavuş: Ben haftada iki gün bu çocuklara et yedirmeye kalksam, yol parası gidiş geliş derken ellerinde bir şey kalmaz.  Geriye boşu boşuna gelmişlik kalıyor. Ayrıca kazandığının %10 nu dayıbaşlarına veriyor.

Recep Bey: Bunları getiren dayıbaşları olur ve bir de işçilerin başlarında onları yönlendiren ilgilenen çavuşları. Parayı esas bunların üzerinden kazanan dayıbaşlarıdır. İşçi günlük 30 tl. alıyorsa hemen 3 tl. sini dayıbaşı kesiyor. İşçiyi getirip bırakıyor ve bir daha da sahip çıkmıyor. İşçinin sorunlarıyla ilgilenmez, hastamı aç mı bilmez. Akşama kadar kahvede oturuyor, hiç çalışmıyor ve bu insanların üzerinden geçiniyor. İşçiler üzerinden günlük parasını patrondan alır ve gider. Domates, pilav, patlıcanla işçi çalışır mı? Ne yiyecek işçi lükse kaçamaz ki. Aldığı zaten 3-5 kuruş, et yese evine bir şey götüremeyecek. Her şey patronun vicdanına kalmış, bizler getirmezsek, yapmazsak, bakmazsak onların burada ki durumları çok zor olur. Devlet aradan bu dayıbaşlarını çıkarması lazım. Bu yöreye ne kadar işçi lazım, doğrudan kendi belirleyip gönderecek.

-Dayıbaşları ile ilgili sizin düşünceleriniz nelerdir? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Halil Çavuş: Bu işlerde çalışmak isteyen kişileri yönlendiren dayıbaşları var. Bu adamlar tarlaya gelmiyor, çarşıdan dışarıya çıkmıyor, sadece haftada 1 gün işçinin yanına uğruyor, ne lazım soruyor ve gidip ihtiyaçları anlaştığı en pahalı marketten alıyor.  Karşılığında bu parayı da bizden almış oluyor. Devlet bu duruma bir el atsın. Yani bu garibanların üzerinden bu ayakçılar para kazanıyor. Sadece bize de değil, bütün bölgede ki insanlara da yazık. Getirdiği işçileri köyün kenarına bırakıyor. Buraya bir çadır kur diyor ve ondan sonra uğramıyor. İşçi hastalanmış mı? Aç mı kalmış? Patrondan fırça mı yemiş? İşçinin sorunlarıyla ilgilenmiyor. İşçiyi tarladan kovan kişiler var. Devletin tüm bu olumsuzluklara bir çare bulması gerekiyor.

Halil Çavuş: Dayıbaşı kendisi Batman’dan işçi toplamıyor. Dolmuş minibüs derdini çekmiyor. Eskiden 1000tl. araba tuttuysa geliyor patrona ben 1500tl. araba tuttum diyordu. O zaman patronlarda yol parasını işçiye yüklediler. Yemek giderlerinde de ona keza. Hep bu dayıbaşlarının kendi çıkarı için hareket etmesinden dolayı yaşandı bunlar. Ben kendi ekibimle geliyorum ve dayıbaşına bağlı değilim. İşçinin derdini çeken, sorunlarına koşan, gidiş gelişlerinden sorumlu olan çavuş, ailelerine karşı sorumlu olan yine çavuş ama dayıbaşı kahvede oturuyor. Ben işçilerle aynı konumdayken, dayıbaşı oturduğu yerden bu insanların sırtından para kazanıyor.

-Sizler dayıbaşını devre dışı bırakamıyor musunuz?

Halil Çavuş: Biz dayıbaşını devre dışı yaptık ama bunu yapamayanlarda çok. Bir yönden işçi ve çavuşlarda haklı, örneğin: bir tarla sahibi telefon ediyor “5 günlük iş var” diyor. Çavuşla anlaşıyor “bana gelecek sene şu kadar adam getir, dayıbaşını aradan çıkart” diyor. İşçiler geliyor, 5 gün çalışıyor ve iş bitiyor.. Bu defa gelenler çoluk çocuğu ile perişan kalıyor. Bu durumda ne yapacak? Yine mecburen dayıbaşının kucağına düşüyor.

-Sizlerin bu konuda ki düşünce ve önerileriniz nelerdir?

Halil Çavuş: Buna devlet olarak bir çözüm bulunması gerekiyor. Valilik, kaymakamlık bu bölgede bulunan işçilere el atacak. Koltuğunun altına alacak, işçileri savunacak. İşçileri savunurken ziraatçıyı de savunup koruyacak. Bahçe sahibi fidan alıyor, ilaçlıyor, gübreliyor her şey parayla. Ziraatçıyı esnafın, tüccarın eline bırakmayacak. Bu tarlanın sahibi bu yaşında bizimle beraber çalışıyor çile çekiyor. Götürecek malını tüccarın önüne bırakacak. Tüccarda bu olmadı ben beğenmedim bu fiyata diyecek, bu durumda bahçe sahibine de bize de yani hepimize yazık olur.

Devam edecek

 

Fotoğraflar; yazarımıza aittir.

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: