• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

HIZIR & İLYAS

07.05.2012 00:00:01

HIZIR & İLYAS

07.05.2012

Bolu’da bahar gelmesi ile birlikte her taraf renklere büründü. Şöyle bir bakının etrafa, halı misali yemyeşil çimenler ve üzerinde parlament renkli dağ sümbülleri, bir tarafta mor sıklamenler, papatyalarla birlikte salınmakta.

Sarı sarı açmış radikalar ve çuha çiçekleri bizde varız unutma dercesine gülümsemekte.

Ya ağaçlar pembe, beyaz gelinlik giyinmiş gibi süslenmiş, çiçekleriyle bezenmiş;  bakın bahar geldi artık diye kucak açmakta. Elması, ayvası, kirazı, eriği hepsi o güzel çiçeklerini göstermek adına birbiri ile adeta yarış halinde. Bu sene meyvelerde daha bol olacak gibi, bu görüntülere bakılınca.

Sabah serinliğinde çimenlerin üzerindeki çiy tanecikleri bekliyor börtü böceği susuzluğunu gidersin diye, tabiat ana bu, her canlıyı düşünen. Bir tarafta da bülbül, serçe sesleri…

Böyle coşkulu bir baharı hıdırellezle de kutlayarak pekiştirdik. Kasım ayından başlayıp, Mayısa kadar süren, Kasım günleri, kış aylarını geride bıraktık.6 Mayısta başlayıp, 8 Kasıma kadar sürecek olan, Hızır günleri adı ile yaz dönemine de girmiş bulunuyoruz.

Hızır( hıdır) Arapça da yeşillik anlamına gelmektedir. Hızır a.s. da oturduğu kurak yerleri yeşillendirdiği, ab-ı hayat suyu içerek ölümsüzlüğe ulaştığı söylenir. Uğur ve kısmet sembolü olarak görülür.

İlyas a.s.(İlyasin) İsrail oğulları dönemi peygamberidir. İsrail oğullarının üst üste yaptığı nankörlüklerden sonra İlyas a.s. oradan ayrılıp Hızır a.s. buluşmuştur. Bu buluşma Hızır İlyas  iken daha sonraları Hıdırellez olmuştur.

Bu buluşma geleneğini sürdürmek ve uğur getirmesini dilemek, bolluk bereket içinde bir yıl geçirmek için yeşil alanlara, su kenarlarına gidilir ve piknik yapılır. Gül ağacına dilekler asılır kırmızı keseler içinde ya da dibine çizilir. Sabahın erken saatinde alınır daha gün ağarmadan ve ardından suya bırakılır ki su gibi hızlı olsun diye.

Benim çocukluğumun hıdırellezi geldi aklıma bir an. O zamanlar sarı kabuklu yumurtalar yoktu, bizim oralarda hepsi beyaz. Soğan kabuklarını toplardık onunla boyamak için. Kiremit rengi ile sarı arasında dalgalanan ebruli bir ton olurdu. Babamın lokantası olduğu için soğan kabuğu bulmakta da hiç zorlanmazdım. Sabahın köründe koşa koşa gider, bir file dolusu kabukla geri gelirdim. Konu komşuya bile yeterdi.

O zamanla poşet yok örme fileler ve kese kâğıt denen, kâğıt torbalar vardı. Aslında çok da güzeldi, çevreye zararı olmayan, ortalarda oradan oraya uçuşmayan. Zaten insanlar o dönemlerde işi bitince ortaya çöplerini bırakmazdı. Tekrar koyarlar kese kağıdına ta eve kadar gerisin geriye götürürlerdi. Zira oralarda atılan çöpleri toplayacak birisi yoktu, çöp konteynırı da. Kapı önlerinde kişilerin kendine ait çöp tenekeleri olurdu ve onlara da çöpünü bırakmak büyük saygısızlık, öyle ya o kişilere mi attıracaksın? Asla ve o zamanlar herkes sorumluluk sahibiydi yaşadığı çevresinden.

Boyanan yumurtalar, katmerler, gözlemeler, sarmalar ne varsa, ne yapıldıysa alınır, yeşillik yerlere gidilirdi. Bizim mahalle genelde Bey Bahçesine giderdi. O zamanlar orası ağaçlarla kaplıydı. Yemyeşil çimen ve çiçeklerle bezeli, derede tam yakınından geçmekte, ortada da geniş düzlük bir alan, ip atlamak top oynamak için. Büyükler de dahil olurdu bizlerle bu oyunlara.

Yahudilerde Aya yorgi, Katoliklerde St. Georges, Hrıstiyanlarda da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir ve kutlanır 6 Mayıs.

Sonuçta ne olursa ve nasıl olursa olsun, ama dilekleriniz gerçek ve hayatınız hep bahar olsun.

Sevgi ve saygılarımla..

 Fatma Marmara

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: