YILDIRIM AYNI YERE İKİ KERE DÜŞMEZ

14.12.2013 00:22:31

Sabah evinden ayrılıp ta işine gitmek için yola koyulan tüm insanlar aynı sayıda saat ve dakikaya sahiptir. Parası olanların fazladan bir dakika bile satın alma imkânının olmadığı gerçeğini herkes bilir. Zaman ölçen aletlerin mucitleri bile kendileri için fazladan bir dakika bile üretemedikleri gibi ertesi gün veya haftalarda kullanabilecekleri zamanı biriktiremezler. İşte bundan dolayı zamanı çok iyi değerlendirmek gerekir. Hatta bu konuda bir atasözümüzde belirtildiği gibi; “ Bezi daha kozadayken kızına koca arayan” bir kız anasından daha özenli kullanmak gerekir zamanı.

İşte önümüzdeki mart ayında Mahalli idarelerin seçimleri yapılacak. Benim şahsi kanaatime göre bu seçimler genel seçimlerden de önemli. Birinci halife Ebu Bekir (Ra) ; “ Komşunuzla kavga etmeyiniz. Zira misafir gider de siz yine komşunuzla kalırsınız .” der. İşte genel seçimlerde seçilenler çekip gider. Genelde şahsi işi olduğu zamanlar seçim bölgesine gelirler. Sadece kendini seçen odakları ziyaret ederek apar topar gerisin geriye Ankara'ya dönerler. Onun haricinde yüzünü görene aşk olsun.

Ama mahalli idarelerin başına getirdiğimiz kişiler öyle mi? Dertlerimize çare bulacak en yakın kurumdur mahalli idareler.

İşte saydığım bu nedenlerden dolayı belirli bir süre şehrimizi emanet edeceğimiz kişilerin seçimi oldukça önemlidir düşünenler için.

Halkın sorunlarını canla başla çalışarak çözmeye çalışacak yerde, gününü gün etmekle meşgul olan bir belediye başkanının, bir başkandan ziyade bostan bekçisinden farkı kalır mı?

“Zayıfların Haklarını Korumak İçin Konuşmayanlar, Tutsaklardır.” Diyen LOWELL'e hak vermemek mümkün mü?

İş başına getirdiğimiz başkanın tutarlı ve de adil olmasını hep isteriz. Ama çoğu zaman bu sadece lafta kalır. Çıkarımıza dokunduğu anda başkanla aramızdaki köprüleri yıkmaya kalkışırız. Hâlbuki “Rabbena hep bana” dememek gerekir. Kişilerin çıkarından önde gelir kamu menfaati demek gerekmez mi? Seçtiğimiz kişi adil ve tutarlı olsun da bir atasözümüzde söylendiği gibi; “ Yağmur yağsın da varsın kerpiççi ağlarsa ağlasın.” demek gerekir kanaatimce.

Her seçim, devasa büyük bir harman gibi görünür. Savrulduğunda ekin çiçekteyken yağmur yediğinden ne kadar savurursan savur tane çıkmadığından, ümitler bir sonraki seçimlere kalır. Zira seçimlerde seçmenin birçoğu bilmeden şeytanla ortak kabak ektiğinden, kabak başında patlayınca aklı başına gelir ama geçen zamanı geriye döndüremez.

Yalanın harman yapıldığı mevsimlerdir seçim zamanları. Yalanı dinlemenin söylemekten daha güç olduğunu bile bile uyku bastırsa bile dinleriz bazılarını. Zira “ Suyu acı olan kuyularda bol su olduğu gibi” bunlarda da sınırsız vaatler vardır. Onlar ne derse desin,

Arı kuşu tuti olmaz bir kantar şeker yese

Serçe kuşu bülbül olmaz girse altın kafese

İşte, adayı belirleme sizin elinizde değilse de seçip seçmemek sizin elinizde olduğuna göre hiç olmazsa seçerken biraz daha dikkatli olun. Kıstas olarak bir atasözümüzü vereyim de Size kılavuzluk etsin. “Bir adamın atası ne ise ötesi de odur.” Hristiyan Amerika bile başkan seçerken bu konuda oldukça titiz davranıyor.

Zira “düşünmeden helaya oturan, çömeldiği yerden taş toplar.” Bir zenci yüzünü yıkayınca ağarır mı sanıyorsunuz?

Kısacası düşüne düşüne görmeli işi, sonunda pişman olmamalı kişi

HOŞÇA KALIN...