• resmi ilanlar
Tahir Semih Özçelik

Sosyal Medya

12.08.2013 00:23:41

 

Sosyal medyanın geleneksel medya ile farkı; genellikle geleneksel medya enformasyonun yayınlanması için belirli kaynaklara ihtiyaç duyarken, bilgiyi yayınlamak veya erişmek için sosyal medya göreceli olarak masrafsız ve erişim kaynakları bireyler dahil herkese açıktır. Mesela bir matbaa yatırımı veya TV yayını yapmak için zorunlu olan lisansa ihtiyaç duyulmaz.

 

Sosyal medyanın ve geleneksel medyanın ortak taşıdığı karakteristik özellik ise, küçük veya büyük kitlelere ulaşabilmeleridir; örneğin hem bir televizyon programı hem de bir blog yazısı milyonlarca kişiye ulaşabilir. Aynı zamanda hiç bir kişiye de ulaşamama durumu olabilir. Bu durum ortak yanları arasında sayılabilir.

 

Sosyal medya ile geleneksel medyayı kullanılan yöntemlere göre farklılıklarını maddeler halinde sıralayıp değerlendirelim:

 

1. Erişim: Hem geleneksel medya hem de soysa medya teknolojileri herkesin genel bir kitleye erişebilmesine olanak sağlar.

 

2. Erişebilirlik: Geleneksel medya için üretim yapmak genellikle özel şirketlerin ve hükümetlerin sahipliğindedir; sosyal medya araçları genel olarak herkes tarafından çok az maliyetli veya hiç maliyeti olmadan kullanılabilir.

 

3. Kullanırlılık: Geleneksel medya üretimi çoğunlukla uzmanlaşmış yetenekler ve eğitim gerektirmektedir. Çoğu sosyal medya için bu geçerli değildir veya bazı durumlarda yetenekler tamamen değişmiş ve yenidir, yani herkes üretimde bulunabilir.

4. Yenilik: Geleneksel medya iletişimlerinde meydana gelen zaman farkı (günler, haftalar, hatta aylar) anında etki ve tepkisi olan sosyal medya ile kıyaslandığında uzun olabilmektedir. Geleneksel medya da sosyal medya uygulamalarına adapte olmaktadır, dolayısıyla yakın zamanda bu farklılık ortadan kalkacaktır.

 

5.  Kalıcılık: Geleneksel medya üretildikten sonra değiştirilemez ( bir gazete basıldıktan ve dağıtıldıktan sonra üzerinde değişiklik yapılamaz), oysa sosyal medyada yeniden düzenmeyle anında değiştirilebilir.

 

Sosyal ağlar günümüzde hayatımızın bir parçası haline geldi. Her ne kadar karşı koymaya çalışsak da ister istemez sosyal medyanın bağımlısı haline geldik.

 

Şöyle gözümün önüne beş-on sene öncesi geldiğinde, çeşit çeşit gazeteler alıp okuduğumuz aklıma geliyor. Gazete sayfasını çevirirken ona dokunmak bile insana ayrı bir mutluluk katıyormuş. Katıyormuş dedim ya bunu seneler sonra fark ettim…

 

Şimdilerde e-gazete ve sosyal ağlar sayesinde çoğu isteğimizi bilgisayar başında oturarak halledebiliyoruz. Arkadaşlarımızla yapılan telefon görüşmeleri “skype” veya “facebook” a kadar düştü. Bırakın yüz yüze konuşurken nefeslerinizi hissetmeyi, telefonlar konuşurken ki seslerden daha da metalleşti…

 

Buraya kadar sosyal medyaya karşı bir tavır sergilediğimi düşünebilirsiniz. Fakat her şeyin bir “satürasyon noktası” yani bir doyum noktası olduğunu düşünüyorum. Sosyal medyaya hakim olduğumuz bir dünyadan, sosyal medyanın bize hakim olduğu dünyaya doğru gidiyoruz. İşte bu noktada sosyal medyaya karşı tavır alıyorum. Biz ona hakim olabilirsek yararlı olacağı kanaatindeyim.

 

Doksan kuşağından bir diğer deyişle “Y” kuşağından sonra saklambaçlar, mahalleler arası futbol maçları, dokuz taşlar, misketler, onbirelliler, simitler, ip atlamaları… hepsi tarihe karıştı. Bu oyunları ancak şehir merkezlerinden uzaklarda daha samimi ortamlarda bulur olduk.

 

Şimdi ise candy crushlar, top elevenlar, bizim çiftlikler… oynanır oldu. Yukarıda saydığım oyunlar bir birlik içinde, kardeşçe, paylaşma duygusu içinde oynanırken, bugünküler ise “sosyal medya kardeşliği” ile yürüyor. Sosyal medya kardeşliği tabirini biraz açarsak; birbirinden uzakta oyun oynarken arkadaş olmuş, bırakın birbiriyle ekmeğini paylaşmayı yüz yüze görüşmemişler! Görüşseler bile merhabadan öteye gidilmeyecek bir arkadaşlık..

 

Alışverişten dönünce utancından poşetleri saklayan nesil yerine aldığı tüm eşyaları sosyal ağlarda paylaşan nesile, yine eskiden sokak aralarında oynamaktan eve gelmeyen çocuklar annesinin ona vermiş olduğu ekmeğini arkadaşlarıyla paylaşan kuşak yerine, sosyal ağlar “oyun puanı (canı)” paylaşan kuşağa merhaba dedik!

 

Burada ailelerimize de çok iş düşüyor. Genç kardeşlerimizi, çocuklarımızı bilgisayardan, internetten kısacası soyut olan her şeyden uzaklaştırıp sokağa, arkadaşlarıyla oynamaya teşvik etmeliyiz. Bu sayede daha sağlıklı ve bilinçli bir nesil hedefine ulaşabiliriz.

 

Nesiller yenilendikçe maalesef bu sorun daha da artıyor. Buradan sosyal medya halkımız için bir tehlikedir gibi anlamlar çıkartılmamalıdır. Her şeyin iyiye kullanımı olduğu gibi sosyal medyanın da iyiye kullanımı vardır. Bu noktada yerel anlamda yani Bolu ve ülke genelindeki sosyal medyayı aktif ve doğru kullanan toplumun önde gelen isimlerini önümüzdeki hafta kullanma yöntemleri ile ele alacağım.

 

Sosyal ağların günümüzde en çok kullanılanı Google( g+, gtalk, Youtube, blogger, hangouts vs.), Facebook, Twitter …

 

Sözün özü: Bir insanı ahlaken eğitmeden önce sadece zihnen eğitmek topluma bir bela kazandırmaktır. Theodore Roosevelt

Teknolojice:

            * Facebook profilinize bir takım gizlilik kısıtlamaları getirmediyseniz, tanımadığınız kişilerin Google veya başka arama motorları üzerinden bilgilerinize rahatça ulaşabilir.

            * Hukukçu bir kardeşimin benimle Facebook gizliliği ile ilgili paylaştığı metni sizinle paylaşıyorum;
1.  Facebook’ta adınıza(profilinize) tıklayın

2. “Hareketler dökümü” ne tıklayın

3. “Yorumlar” kısmının altında bulunan “daha fazla” butonuna tıklayın.

4. Oradan alt kısımda bulunan “ara” linkine tıklayın.

 

Bu zamana kadar Facebook’ta arama kutusuna neler yazdıysanız işte karşınızda!

 

Gelecek haftaki konu:
Sosyal medyayı etkin kullanma

 

 

 



İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: