• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

DEMEK Kİ PANDOMİMİ BİLMEK GEREK

07.07.2013 00:15:58

Irak’a ihracatın ilk açıldığı yıllardı. İskenderun’daki özel bir demir çelik fabrikasında çalışıyordum. Bir işin takibi için Adana’ya gitmiştim. Dönüşte Antakya minibüslerinden birine binip İskenderun’a dönüyordum. Yanıma sanırım yirmi beş, otuz yaşlarında cin gibi bir genç gelip oturdu.

  Selamlaşma faslından sonra sohbete başladık. Şoför olduğunu, yeni Iraktan döndüğünü, iki gün sonra tekrar Irak’a yük götüreceğini söyledi. Ben de ona ; “ Bu senin için yorucu olmuyor mu? Hayatın yolda izde geçiyor” deyince “Abi ne yapalım geçim derdi. Gençliğimizde bir şeyler yapmak lazım. Yaşlanınca ele bakımlı olmamak gerekir. Biliyorsun azıksız yola çıkanın iki gözü el torbasında olur. Çalıştığım arabaya ortak oldum. Nasip olursa şahsıma bir kamyon sahibi olursam çoluk çocuğumu adam gibi yetiştirmek için çırpınacağım. Bu arada hedefimde birde ev almak var.” Deyince bende ona; “ İnşallah başarırsın.” Dedikten sonrada “ Irak’a bir seferi nasıl tamamlıyorsun?” diye sorunca başladı anlatmaya.

Sana son seferi anlatayım. Bak abi Mersin limanında yükü sardım. İhracatçı firmanın elamanı evrakları tanzim edip gümrük muamelelerini de tamamladı. Gümrükçü gelip mühürledi. Biz Mersinden yola çıktık. Osmaniye’ye gelince arabamızı aşırı zorlamamak için Gâvur dağlarını serinde geçelim diye akşam saat dokuzda yola koyulduk. Neyse abi uzatmayalım esas mesele Habur’dan geçmek olduğuna göre bizim pandomimde gümrükte başlıyor. 

Gümrüğe geldik. Sıra bana gelince evraklarımı memura verdim. Memur bakar bakmaz evrak üzerinde bir yeri göstererek “ Senin evrakında imza eksik Mersindeki ilgiliye imzalatmadan gelmişsin kardeşim.” Sonra da Parmakları açık bir şekilde iki elini birden kaldırarak; “  Senin için bir şey yapamam deyip kestirip attı.” Ben durumu hemen anlamıştım. Memura yandaki yöndekilere çaktırmadan işaret parmağımla bir şey gösterecekmiş gibi “ Bak beyefendi beni Mersine gönderme” deyince, o da bana yine aynı şekilde iki elini açarak, bana “Mersine gitmek zorundasın.” Dedi . Bunun üzerine ben işaret parmağımla yanındaki parmağımı göstererek; “  Vallahide billahi de Mersine gitmeyeceğim.” Deyince memur bana bu kez bir elinin tüm parmaklarını göstererek; “ Sülük gibi yapıştın be birader bak sırada bir sürü insan bekliyor. Onların zamanını çalma.” deyince bu kez bende iki buçuk işareti yapınca, arkadakilerin de; “ Ya memur bey sabahtan beri bekliyoruz.” diye homurdanmaları karşısında elimdeki evrakları kapıp; “ Sen ne yüzsüz adammışsın yahu.” diyerek evraklarımı tamamlayıp verdi. Tabii bu arada ben iki bin beş yüzü utanarak gözle kaş arasında evrakın arasında vermiştim. İnan abi o hiç utanmadan parayı, para kasası olarak yanındaki çekmeceye koydu.

Evrakımı alıp dışarı çıktığımda kapının yanında dokunsan ağlayacak halde olan bir arkadaşa rastladım. Bu üzgün halinin nedenini sorunca, anlattığına göre gümrük memuru ona da aynı numarayı yapmış. O arkadaşımın yurt dışına ilk çıkışı olduğu için memurun beş parmağı açık bir halde ellerini kaldırarak; “ Olmaz kardeşim Mersine gidip bu imzayı tamamlayıp geleceksin.” deyince ne halt edeceğini şaşırmış. Onun için kara kara düşünüyormuş. Ben arkadaşın evraklarını alarak hemen sıraya girdim. Sen burada beni bekle dedim.    

         Sıram gelip de memur beni yine karşısında görünce şeytan çarpmış gibi oldu. Ve de; “ Yine mi sen?” dedi. Bu kez dört parmağımı gösterip içinden bir kebap parasını da kesip kalan üçü vereceğim deyince; “ Sen ne yüzsüz adammışsın yahu?” dedi. Âmâ bu arada para yine de daha önceki adresine gitti. Dışarı çıkınca arkadaşın sevinci gerçekten görülmeye değerdi. Boynuma sarıldı. Güç kurtardım boynumu kollarının arasından.

         Benim duyduğum sadece bir yol. Mutlaka başka yollar da vardır. İlgililere duyurulur.

 

                                                        HOŞÇA KALIN

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: