Fevzi Saçlı

SEÇERKEN

08.06.2013 00:14:17

Hayatta kendini hatasız sanmak kadar büyük bir hata olamaz. Bu gerçek ortada dururken, bulunduğu makam dolayısıyla, maiyetindeki kişilerin,kendinin isabetsiz kararlarını daha doğrusu hatalarını da ortadan kaldırarak,can siper hane çalışmaları sonunda bir başarıya ulaşınca,bu başarının kendine ait olduğunu sanan makam sahiplerinin,bulunduğu makama şiddetli rüzgârın önünde sürüklenip gelen ömrünü tamamlamış bir yapraktan farkının olmadığını görürsünüz. Kerameti kendinde gören bu tip yöneticiler maiyetinde ki kendine itibar kazandıranları görmemezlikten gelerek stratejik bir hata yaptıklarının, atı alıp gidenin Üsküdar’ı geçtikten sonra farkına varırlar.

Samimi olarak konuşturmaya kalkıştığınızda, dünyayı baştan sona değiştirmeyi düşünmeyen bir insan yoktur sanırım. Ama bakıyorsunuz bu düşünceye sahip olanlardan birinin bile aynanın karşısına geçip de kendinde gördüğü hataları düzeltmeyi düşündüğünü göremezsiniz.

İnsanlar öyle garip yaratıklardır ki, bir gemi kaptanının gemisini tayfundan kurtarmasıyla hiç ilgilenmeyip, sadece o kaptanın gemiyi iskeleye yanaştırmasıyla ilgilenirler. İnsanlara has bir özellik ille de o andaki sonuç önemli. Bu günü geçtik. Neredeyse yarını düşünmenin bile suç sayıldığı ülkemizde, gelecekle ilgili bir söz söylediğinizde, aynı gün hayalperestlikle suçlanırsınız. İşte bunun için özellikle memleketin kaderini tayin etme konumunda bulunanlar için söylenmiş olan şu söz durumu ne kadarda güzel anlatıyor. “ İyi bir politikacı seçimleri, iyi bir devlet adamı ise gelecek nesilleri düşünür.

Birçok yönetici, maiyetinde çalışan;Geldiği zaman boşluk dolduran değil gittiğinde yeri doldurulamayan elamanlardan bihaber olup zamanında kıymetini bilemediği, kişinin ayrılmasından sonra yaptığı hatanın farkına vardığı halde bir büyüklük yapıp da bunuitiraf etmeye dilleri varmaz.

Bu tip yöneticiler pirinci çuvallarken çuvalın ortasına bir soba borusu koyup, soba borusunun içini kırık pirinçle doldurduktan sonra soba borusunun dışını da birinci sınıf pirinçle doldurup, piyasaya birinci sınıf pirinç olarak arz edilen pirinç çuvalı gibidir. İçi başka dışı başkadır yani.

Yalakalıkları ve evet efendimci tutumları sayesinde belli bir konuma gelenler, bir yığın hataları sonucunda o mevkii üstlenecek liyakatte olmadığı farkedilsede bundan dolayı en küçük bir üzüntü duymazlar. Ama o mevkide bulunduğu sürece her şeyi çivi görmeye başlayan marangoz esnafı gibi her şeyi yerli yersiz çakmaya çalışırken uzun yıllar uğraşarak yetiştirilmiş olan nice çamları devirir. Bunun farkına sonradan varılır.

Montesquieu’nün dediği gibi ; “ Bir ülkede yalakalığın getirisi, dürüstlüğün getirisinden daha fazla ise o ülke batar.” Şayet bir ülke batarsa, elbette bir ünite daha önce batar. O halde belli bir konuma getirmek istediğimiz kişilerden azami fayda sağlayabilmek için o kimseyi bir marangozun yaptığı gibi iki kez ölçüp o makama getirmek gerekir. Aksi halde; Eşeği mektep müdürü yapanın dershanelerin ahıra döndüğünden şikâyet etmeye hakkı olur mu? Zira eşeği, sabahtan akşama kadar dövseniz de onu katır yapmak imkânsızdır.

Liyakat sahiplerinin itibar görmediği bir ortamda, hangi konuda olursa olsun başarı sağlamak oldukça güçtür. Aksesuarlar daima aldatıcı olduğundan eşeği semeriyle değerlendirenler sonunda hüsrana uğrarlar. Malum, eşeğin sırtına en gelişmiş silahları da yükleseniz yine de aç kurda yem olur.

At çalındıktan sonra da ahırın kapısını kapatmanın bir anlamı olacağını da sanmıyorum.

Yetenekli kişiler bulunduğu konuma intibak edinceye kadar buzlu yolda giden bir şoför gibi yolda her ne kadar bir iki zikzak çizse de kısa bir sürede direksiyona hâkim olmasını bilir. Bu bir iki zikzak o kişiyi o makama getireni korkutmamalı. Çünkü bir atasözümüzde de belirtildiği gibi ; “ Yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır.Zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.”

HOŞÇA KALIN

FEVZİ SAÇLI

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

HABERLER

Tüm haberler »

SEÇERKEN

Yazarın son yazıları

HABERLER

KÖŞE YAZILARI

EN ÇOK OKUNANLAR

Site içi arama