• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

İSTİKBALİYLE OYNAMADIM

20.10.2012 00:48:31

Kızlarının öğretmen okulunu bitirmiş olmasından dolayı tüm aile mutluluktan uçuyordu. Ama öğretmen olarak tayinin yapılabilmesi için öğretmen okulunu bitirmiş olmak yeterli olmadığından, kızlarının bu kez de kamu personeli seçme sınavına da girip başarılı olması gerekiyordu. İşte bunun için bu sefer okulda değil ev de hazırlanmaya başlamıştı. Bu gireceği sınavda da başarılı olabilmesi için kızlarına ev işlerinden elini eteğini çektirip, adeta büyük futbol takımları gibi kampa almışlardı. Bunun için de tüm günlerini ona hizmet ederek geçirir olmuşlardı. İmtihan günü gelinceye kadar kızlarını adeta karantinaya almışlardı. Kızları da hırslı olduğu için bu durumdan şikayetçi olmadığı gibi anne ve babasının bu tutumunu onaylıyordu.

Sonunda beklenen o kader günü gelip çattı. Kız kendisinden emin olduğu için pek heyecanlı olmamasına karşı tüm aile heyecandan mahvoluyordu. İmtihana kızları değil de kendileri girecek gibi heyecanlıydılar. Gün geldi.

Ertesi gün imtihan olacağından, imtihana gireceği okula gidip gireceği dershaneyi de gidip gördüler. O gece tüm aile heyecandan uyuyamadı. Ama imtihanda kızlarında aksi tesir yapar korkusuyla bundan hiç bahsetmediler.

Sonunda kızları imtihana girip çıktı. Kız kendinden oldukça emindi. Ama ailenin heyecanı bir türlü yatışmıyordu. Tüm aile imtihan sonuçlarını beklemeye koyuldular.

Kızları imtihanı kazandığı için tüm aile oldukça mutluydu. Hepsinin yanaklarında adeta güller açıyordu. Sıra tayin yerlerini belirleyen kuraların çekilmesine gelmişti. Tüm adaylar salonda pür dikkat sonucu bekliyordu. Herkes heyecanlıydı. Yerler belirlenmeye başladı. Aman yarabbi o da ne? Kızın tayini yurdun en ücra köşelerinden birine yapılmıştı.

Daha tayin yeri belli olur olmaz, imtihan sonuçların belli olduğu günden bu güne kadar ailede hakim olan neşeli hava gidip yerini matem havası almıştı adeta. Baba; “Ben oraya kızımı göndermem” demeye başladı. Hanımı ise; “ Öyle şey mi olur ? Kızın istikbaliyle oynayamazsın.” diyordu. Evlerine döndüklerinde kimse kimseyle konuşmuyordu. O gün evden sanki bir cenaze çıkmıştı. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.

Kız odasına çekilmiş “Babam istikbalimle oynuyor” diyordu. Annesi iki arada bir derede kalmıştı. Sonunda dayanamayıp beyine; “Bunca yıl öğretmen olmak için çalışan kızın istikbaliyle oynama bey.” Dediyse de adam ikna olmuyordu. İki üç gün aynı sıkıntı olup da  akrabayı taallukat da babaya baskı yapınca neticede baba pes ederek; “Kızına mademki çok istiyorsun, öyleyse hazırlan gidiyoruz. Yarın sabah yola çıkıyoruz. Ben biletleri aldım.” dedi. Bu sözleri babasından kız hemen babasına sarılıp sevincinden ağlamaya başladı. Sonrada mutfakta yemek yapmakta olan annesine koşup sarılınca bir şeyden haberi olmayan kadın neye uğradığını şaşırmış bir halde; “Ne oldu kızım hayırdır inşallah” deyince, kız ağlamaktan babasından duyduğu haberi annesine anlatamadı bir türlü. Sonunda kadın haberi eşinden öğrendi. O da bu habere oldukça sevinmişti. Ertesi güne kadar çok vakit olmasına rağmen yemek yapmayı unutup hemen kızını hazırlıklarına başladı.

Ertesi gün eşi Emin beyle kızı Esini kapıya kadar uğurlayan Sevda hanım sevincinden neredeyse zil takıp oynayacaktı. Tam onları uğurlarken onun bu sevincine son anda yetişen akrabayı taallukattan gelenlerle konu komşu da iştirak ettiler.

Baba kız saat yirmi bir otuzda ellerinde valizleriyle otobüs terminaline geldiler. Muavinle eşyalarını otobüsün bagajına yerleştirerek otobüsteki yerlerini aldılar. Otobüs saat yirmi iki de hareket etti. Dokuz saat sonra tayin yapılan ilçe merkezine geldiler.

Şimdi sıra gelmişti tayinin çıktığı köye gitmeye. Sorup soruşturduktan sonra köye giden nakil vasıtası olmadığını öğrendiler. Hanın birinde oraya gitmek için kiralık katırlar varmış. Mecburen oraya gittiler. Pazarlık edip katır kiralayıp tezce köye ulaşmak için yola çıktılar. İki buçuk saat sonra köye ulaştılar. Burası bir dağ köyü idi. Bir tepeye sırtını dayamış tipik bir köydü. Muhtarın evini sordular. Gösterilen eve gittiler. Tesadüf bu ya muhtarda köy odasında diğer köylülerle sohbet ediyormuş. Katırlardan indiler eşyalarını da yanlarına alarak köy odasına girdiler. Herkes ayağa kalkıp büyük bir saygıyla “Hoş geldiniz” diyerek yerlerine oturdular. Emin bey muhtarı sordu. Muhtara kızının öğretmen olarak köye tayininin çıktığını anlattı. Tüm köylü bu tayinden oldukça memnun kalmışlardı. Çölün yağmura özlem duyduğu gibi bu kuş uçmaz kervan geçmez köyümüzün halkı da ilim irfana hasretti. Köylüler onların muhtarla daha rahat konuşabilmeleri için birer ikişer bir iş bahane ederek odadan ayrıldılar.

Tam köylüler gitti derken içeri genç bir adam girdi. Muhtarın ona hitabından onun köydeki tek öğretmen olduğunu öğrenen Emin beyi bir kaşıntı tuttu adeta. O anda kızını aldığı gibi geri dönmek dahil çok şey düşündü. Ama maalesef geri dönülmez bir yola girmişti adeta. Bir ara Emin Bey muhtardan izin alıp köy okulunu gezmeyi istedi. Köydeki öğretmeni de yanlarına alarak okula gittiler. Okul köyün dışında kurulmuştu.

Öğretmen konuşuyordu. Emin bey dinler göründüğü halde onu hiç dinlemeyip burada ateşle barutu nasıl yan yana bırakıp ta gidecekti. İki saattir hep onu düşünüyordu. Boşa koyuyor dolmuyor doluya koyuyor almıyordu. Kısacası Emin Bey ne halt edeceğini şaşırmış bir haldeydi. Emin bey sonunda kararını verdi. Ve de öğretmene dönerek evli veya bekar olup olmadığını sordu. Öğretmen bekar olduğunu söyleyince de “Oğlum madem bekarsın. Eğer beğenirsen kızımı sana verip bende buradan gönül huzuru içinde çekip gideyim Haydi ben köy odasına gidiyorum. Akşama kadar görüşün şayet anlaşabilirseniz. Bu gece ailene de haber ver onlarında olurunu da al. Ne de olsa anlaşabilirseniz dünür olacağız. Onlarında rızası gerek. Kararını yarın bana bildir .” dedi. Öğretmen de; “efendim benim hayatta dul anamdan başka kimsem yok ki sadece ona danışırım” dedi. Bunun üzerine emin bey odaya döndü. Kimseye tek kelime söylemeyen Emin Bey okuldan gelecek kızını bekledi. Akşam üzeri kız ve damat adayı geldiler. Damat adayı pek beklemeden okula geri döndü. Belli ki anacığına telefon edip onun fikrini alacaktı.

Emin bey kabuslu bir gece geçirdi. Sabahleyin oda da kahvaltı ederken öğretmen de geldi. Gelir gelmez “Tamam efendim” diye Emin beyin elini öpünce muhtar “Hayırdır öğretmenim ?” deyince, Emin bey olanları tüm detaylarıyla anlatınca yemek muhtarın boğazında düğümlenip kalmıştı. Bir anda hayatta görmediği duymadığı böyle bir olayla karşılaşan muhtar, Emin beye dönerek; “Emin bey Allah’ını  Muhammedîni seversen itiraz etme, bu çocukların düğünlerini de, örf ve adetlerimize göre  burada kendi çocuklarımın düğünleri gibi yapayım” dedi. “Şu andan itibaren düğün başlamıştır.” Bana bekçiyi çağırın köylüye haber versin . Diğer köylere de haber verin.”

Ve de yedi köy bir araya gelerek öyle bir düğün yaptılar ki hafızalardan silinmeyecek bir düğün oldu. Olayı duyan kaymakam yanına Milli eğitim müdürünü de alarak düğüne gelmişlerdi. Hatta kaymakam bey bir de Reşat altını takmıştı Esine. Emin beyin bu davranışını da taktirle karşılamıştı. Böylece Esinin ikinci tayini yapılmış oldu. Düğün dernek hepsi on iki gün sürmüştü.

On üç gün önce sessiz sedasız köye gelen Emin bey bu kez bol miktarda hediyelerle  yedi köyün halkı tarafından ilçeden uğurlanıyordu. Köylüye her ne kadar “Zahmet etmeyin” dedi ise de dinletemedi. Kızına ve damadına gereken öğüdü verdikten sonra başta muhtar ve halkla teker teker vedalaşarak saat yirmi üç otobüsüne binerek kazadan ayrıldı.

İlçesinin terminaline indi. Hemen bir araba çağırarak eşyalarını yükleyip evin yolunu tuttu. Tesadüfen pencereden bakınca bir araba eşya ile gelen Emin beyi gören Sevda hanım, koşarak kapıyı açtı. Açar açmaz da Emin beye; “Eşine yerleştirdin mi?” deyince  “hem de nasıl nasip olursa yaz tatilinde torununla damadınla elini öpmeye gelirler. Önce içeri girelim. Devamını anlatırım” diyerek eşyaları içeri taşıdılar. Sonrada Emin bey olan biten her şeyi olduğu gibi anlattı. Sonra da resimler çıkarıp önüne attı. O ana kadar inanmayan Sevda hanım, resimleri görünce inandı ve de ağlamaya başladı. “İstikbaliyle oynamadım. Siz istediniz. Bende sizi kırmayıp dediğinizi yaptım. Ben yorgunum yatmaya gidiyorum.” deyip odasına çekildi Emin bey.

HOŞÇA KALIN

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: