• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

BİLGİSAYAR PROGRAMCISININ PROGRAMI

06.10.2012 00:18:57

Kamil fakir bir ailenin çocuğuydu. Okula kitaplarını bez bir çantaya koyarak gelmesine rağmen hep hayal ettiği gibi yaşamayı düşlerdi. Ovalık yerde tepeciğin kendini dağ sandığı gibi Kamil de şehirlerde maddi imkanlar içinde olan diğer çocukları görmediğinden kendini herkesten zengin sanırdı. O İlkokulu bitirip de ortaokula devam etmek istiyordu. Ama ailesinin maddi imkanlarının olmaması dolayısıyla babası onu “Ustam bu oğlanın eti senin kemiği benim” diyerek bir oto tamircisinin yanına çırak olarak vermişti.

Kamil’in ustası Recep kırk beş, elli yaşlarında, oldukça iyi bir insandı. Yıllardır evli olduğu halde çocuğu olmamıştı. İşte onun için ustası Kamil’e candan bir şekilde kucak açıp ona evinde bir oda tahsis etmişti. Kamil’in eve gelmesiyle ustanın evinde adeta bayram vardı. Karı koca oldukça mutluydular. Sonunda onlar da bir çocuk sahibi olmuşlardı.

Ama Kamil, Recep usta ve eşi gibi düşünmüyordu hiç. Çıkabileceği ağaca tırmanmayı hiç düşünmediği gibi daima bir eli yağda bir eli balda olan şehirli çocukları görünce onların yaşantısına özlem duyuyordu. Onun içinde kendini tanımayanlara kendini tanıtırken yalan söylemeye başladı. Köylerinde iki yüz elli dönüm tarlaları olduğunu, burada çalışmasının sebebi de kendi traktörlerini, illeri ki yıllarda kendinin tamir etmek istediği için olduğunu söylüyordu.

İyi yalan söylüyordu. Bu konuda epeyce ilerleme kaydetmişti. Herkese birbirinden farklı yalanlar söylemekten kendi de zevk almaya başlamıştı. Kamil de bu yalan söyleme adeta bir hastalık halini almıştı.

Yıllar yılları takip etti. İyi bir motor tamircisi olmuştu. Kendisi de büyümüş koca adam olmuştu. Bir gün babası dükkana gelerek Recep ustaya oğlunun askerlik şubesine gitmesinin gerektiğini söyledi. Zira Kamil’in askerlik çağı gelmişti. Ve de Kamil askerlik şubesine gitti. Daha önce askerlik şubesine gitmediği için öncelikle onu apar topar Erzincan’a  sevk ettiler. Acemilik devresini tamamladıktan sonra da onu Kars’a gönderdiler.

Bir gün gelen mektupla adeta yıkıldı .Zira yaklaşık sekiz yıla yakın aynı sofrayı paylaştığı Kamil usta ve eşi arabalarıyla bir akrabalarını ziyarete giderken kaza geçirip ölmüşlerdi. Kamil yalancıydı ama vefasız da değildi. Hemen birliğinden izin alıp geldi. Aman yarabbi On beş gün gibi kısa sürede Recep ustanın yakınları Recep ustanın çocuğu olmamasından dolayı leş başında birbiriyle kapışan köpekler gibi birbirine düşmüşler, Recep ustanın neyi varsa kapanın elinde kalmıştı adeta.

Kamil tekrar birliğine dönmüştü dönmeye ama her ay Recep usta tarafından gönderilen para da kesilmişti. Ondan sonra kendi yağıyla bile kavrulmakta güçlük çeken babası bir miktar para göndermeye başladı. Kamil için sıkıntılı bir hayat başlamıştı. Neyse ki askerlik de bitmişti.

Askerden dönüşünde ilkokuldan sonra yılda bir kez uğrayabildiği köyüne temelli gelmiş oldu. Artık şehirle bir bağlantısı kalmamıştı. Aradan daha bir hafta geçmeden köyden sıkıldı. Ve de köyüne oldukça yakın bir yerde kurulan termik santrala çalışmak için başvurdu. Personeldeki ilgililer “Bugün evraklarını hazırla yarın hemen iş başı yap” deyince  bir çırpıda şehre giden bir arabayla şehre gitti. Orada fotoğraf çektirdikten sonra köye gelip ikametgah belgesini muhtara onaylatıp diğer evraklarını da evlerinden alıp mesai bitim saatine az bir zaman kala firmanın personel departmanına ulaştı. Askerlik belgesini de teskereyi alır almaz getireceğine dair söz verdi.

Ertesi gün işe başladı. Hem vardiyalı hem de köye servis aracı olmadığından hemen mesai sonunda şehre inip bir bekar odası kiralayıp orayı dayayıp döşedi. Zira artık maaşlı adam olmuştu.

Günlerden bir gün üzerinde takım elbise gözlerinde güneş gözlüğü olduğu halde köyde Kamil’i, gören ilkokuldan arkadaşı Suat; “Bu ne haldir Kamil” deyince, kuyruklu yalan söylemekte mahir olan Kamil ona; “Termikte bilgisayar programcısı olarak çalışıyorum. Anamı babamı bir göreyim diye geldim” dedi. Ve de biraz lafladıktan sonra Kamil evlerine gitti.

Suat kendi kendine; “Bu Kamil nerede okudu da bilgisayar programcısı olarak çalıyor.” diye sabaha kadar uyuyamadı. Olacak iş değildi. Kafasında bir yığın soru işareti belirmişti.

Ertesi hafta Suat da daha önce çalıştığı firmalardan aldığı sertifikaları ve de iş yerinden istenecek evrakları toparlayarak Kamil’in çalıştığı termik santral personel departmanına gitti. Başvuru sırasının kendisine gelmesini beklerken bir de baktı ki tepeden tırnağa kadar yağ içinde bir kıyafetle Kamil’in geldiğini gören Suat onun yaklaşmasını bekliyordu. Çünkü Kamil kendinin farkında olmamıştı.

Kamil tam yanından geçerken, Suat, Kamile; “Ne o emmolu bilgisayarlar conta mı patlattı.” deyince, Kamil korkunç bir rüyadan uyanır gibi birden irkilerek, karşısında, “Bilgisayar programcısı olarak çalışıyorum.” diye yalan söylediği Suat’ı gördü. “Emmolu sana yalan söylemiştim. Kusura bakma. Sen öğrendin. Bari herkese söyleyip de beni faş eyleme. Diye kırk kez özür dileyerek oradan uzaklaştı. Çünkü program başarılı olmamıştı.

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: