• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

KESE YOLDAN NİĞDE’YE

21.07.2012 00:29:21

Erzincan askeri lisesinde okuyordum. Sene sonunda yaz tatilimi geçirmek için memleketim olan Ceyhan’a gelmiştim. Tatil o kadar kısa sürdü ki anlatamam. Çünkü henüz on altı yaşındaydım. Ağzım süt kokuyordu. Resmi elbiseyle gezerken herkesin beni gıpta ile seyretmesi hoşuma gidiyordu ama anamdan babamdan ayrılmakta beni o denli üzüyordu.

 İşte uzun gibi göründüğü halde kısa süren, bu tatil bitmiş okula dönme zamanı gelmişti.

Bundan önceki Erzincan’a gidişlerimi Malatya üzerinden yaparken bu kez de Kayseri üzerinden gideyim istedim.Ve de Valizimi rahmetli anama hazırlattıktan sonra Ceyhan istasyonuna varıp bir Kayseri tren bileti aldım.Oradan da bir Erzincan bileti alarak yoluma devam etmeyi kafama koymuştum.

Artık ilk seferdeki gibi acemi de değildim.Hem treni hem de nasıl seyahat  edildiğini pek ala öğrenmiştim.Trene bindim.İçim buruktu.Çünkü doğup büyüdüğüm yerlerden ayrılıyordum.Rahat bir yolculuktan sonra Ulukışla’ya geldim Burada aktarma yapmam gerektiğinden trenden inip Konya istikametinden gelen treni beklemeye başladım.Tren göründü.Ayağa kalkıp tren yoluna doğru ilerledim .Bir an önce binip kendime bir yer ayarlamam lazımdı.

A! birde ne göreyim, Isparta yöresinde oturan sınıf arkadaşlarımdan ümit’i gördüm trende. O da beni görmüş olacak ki el sallamaya başladı. Valizimi kaptığım gibi onun bulunduğu vagona doğru hızlı hızlı yürümeye başladım.Yer bulma telaşım kalmamıştı artık.Valizimi pencereden Ümit’e uzattım.O valizimi alıp kendi kompartımanına koydu.Bu arada bende trene binmiştim.Hemen birbirimize sarıldık.Ümit heyecanlandığı zaman basbayağı kekeme olup çıkıyordu.Onun o Kekeme haliyle hoş beş ettikten sonra,  trende kendinden başka arkadaşların olup olmadığını sorduğumda, Ümit

            -  Hüseyin ve Adilinde trende olduklarını ama restoran vagona doğru kız tavlamaya gittiklerini söyledi.Bunun üzerine bende kendi kendime,hayırdır inşallah treni kızlar mı basmış?Ne oldu acaba?Bekleyelim de görelim bakalım.Nasıl olsa dönecekler.Meseleyi onlardan öğrenelim dedim kendi kendime.

Ümitle biz sohbete daldık.O kadar koyu sohbete dalmışız ki Ta Ulukışla’dan Niğde’ye gelmişiz.Kompartımandan çıkıp trenin koridorundan Niğde istasyonunu seyrederken, ben Niğde istasyonundaki bekleşen kalabalığın arasında Hüseyin’le Adil’i gördüm.

Onları ilk anda fark edemeyen Ümit’e de gösterince heyecanlanınca kekemeleşen Ümit,bu kez tamamen lal oldu adeta.

Restoran ve tren kompartımanlarında kız tavlamaya gidenlerin, yetmiş seksen kilometre süratle istasyona giren trenden,ne zaman inip te tren bekleyen yolcular arasındaki yerlerini almış olabilirlerdi? Doğrusu bende merak etmeye başlamıştım.

Tren durdu.Treni bekleyen yolcular trene doğru taarruza geçtiler.Bu taarruza geçenler arasında azgın boğadan farkı olmayan Hüseyin ve Adilde vardı.Onların hücumu, diğerleri gibi yer bulabilmek için değil de, başlarına gelen olaydan dolayı Ümit’i bir kaşık suda boğmak içinmiş meğer.

Trene ayak basar basmaz Ümide hücum ettiler.Ümidin hali perişandı Hala ne olduğunu anlamamıştı.Tabii bende anlamamıştım doğrusu.Arkadaşları biraz sakinleştirdikten sonra ne olduğunu öğrenmek için sorduğumda Hüseyin derin bir nefes alarak başladı anlatmaya

- Ya Fevzi kendinin gözünün önünde  yiyecek bir şeyler alalım diye cebimize biraz para alıp Konya istasyonunda trenden indik ceketlerimizi bile giymeden.Arka taraftaki bakkaldan karpuz üzüm peynir ve ekmek alarak trene döndüğümüzde tren hareket etti.Aldıklarımız vazgeçip trene binmek üzere tam koşacakken oradan birisi telaş etmeyin tren hat değiştiriyor şimdi öbür perona girecek deyince bizde öbür perona geçtik geçmeye ama, tren bir daha dönmedi .Biz Konya istasyonunda beş parasız kala kalmıştık . Hatta üzerimizde hüviyetimiz bile yoktu.

- Aldıklarımızın hepsini bir bankın üzerine bırakıp arpacı kumrusu gibi düşünmeye başladık.Sonra birden aklıma geldi.Hızlı hareket edersek biz bu trene kestirmeden gidersek Niğde istasyonunda yetişebilirdik deyince Adil

- Oğlum fikir güzel ama hani bizi oraya götürecek para nerede?dedi. Bende adile

-  Oğlum ne yapalım yani Düşünmenin geçinmeye faydası var mı?Kaplumbağanın başını çıkarıp önünü görmeden ilerlediği görülmüş mü? Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan yeni bir şeyler keşfedebilir mi? Onun için gel biz Niğde yolunun neresi olduğunu öğrenip,o yola gidelim.Niğde’ye giden arabalardan birine binelim.Niğde’ye gidelim.Ne yapalım ? Yalvarıp yakarıp derdimizi anlatıp bu işi gerçekleştirmemiz gerekir.Yoksa buradaki garnizon komutanlığına gitsek, belki bizi Erzincan’a gönderirler ama, oraya ulaşır ulaşmazda böyle aptal adamlardan subay olamaz deyip, bizi geldiğimiz gibi memleketimize geri gönderirler.Onun için en güvenli yol yine Niğde yolu görünüyor dedim.Adil bana

-  Bindik bir ata gidiyoruz kıyamete,madem böyle diyorsun haydi gidip şansımızı bir deneyelim.Ne olacak bakalım?dedi

Biz böyle konuşa konuşa ve de sora sora Niğde yoluna geldik.Yarabbi bu ne biçim iştir el kaldırdığımız hiçbir vasıta durmuyor.Bir saate yakın el kaldırıp bir vasıta durdurmaya çalışmamıza rağmen bir tek araba bile durduramamanın ümitsizliğiyle Adilin tahammülü kalmamış olacak ki gelen kiremit rengindeki karayolları kamyonunu önüne atladı.Araç neredeyse Adile çarpacaktı. Şoför aşağı inerek

-  Kardeşim sen manyak mısın?İntihar etmek istiyorsan neden beni seçtin? Benim çoluk çocuğumdan ne istiyorsun diye bağırıyordu.Adamı ben sakinleştirerek derdimizi anlattım.

-  Bizde bunalmış vaziyetteyiz.Konya’da kaçırmış olduğumuz trene Niğde de kavuşup kavuşmamamız bizim bundan sonraki hayatımızın yönünü belirleyeceğinden,bunun için bizde ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız.Bu telaşımızı mazur görün. Bu iş trene kavuşmaktan ziyade istikbalimizle ilgili.Bizim okuldaki komutanlarımız bunu öğrenirlerse vallahi biz okuldan atarlar.

İki saat önce Konya’dan hareket eden trene Niğde’de mutlaka yetişmemiz lazım deyince adam bayağı yumuşadı.Ve de insafa gelip hemen arabaya binmemizi söyledi.

Ne garip tesadüf ki o da görevli olarak Niğde’ye gidiyormuş. Zaten kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş demezler mi?İşte bize de Hızır kamyon şoförü olarak yetişti.Trenin Niğde’ye gelmesinden tam beş saat önce bizi Niğde’ye getirdi şoför arkadaş.Niğde’ye gelir gelmez arabasını bir lokantanın önüne çekti.

-  Arkadaşlar siz açsınız da.Öncelikle bir karnınızı doyurun Sonra istasyona gideriz dedi.Ne kadar olmaz dediysek de gönlümüze bırakmadı.Bizi lokantaya soktu.Yemeklerimizi söyledi. Karnımızı doyurdu.Ama Biz yemek mi yiyorduk yemek mi bizi yiyordu belli değildi.Zira şoföre yük olmuştuk.Lokmalar boğazımızda düğümleniyordu.Neyse lokantadan kalkıp istasyona geldik Kahveye oturduk.Şoför arkadaş çay söyledi Bizimle beraber çayını içtikten sonra kalkıp bizimle vedalaştı.Vedalaşırken de masaya on çay parası bırakıp  gözden uzaklaştı şiddetle itiraz etmemize rağmen….

Ümit meselesine gelince,bizim Ümide kızmamızın sebebi ulan insan bu kadar vurdum duymaz olur mu?Madem Ulukışla’da seninle karşılaşmış.Sana sen burada bekle ben şunlara bir bakayım.Nerede kaldılar diyemez miydi?Ya,adam ala dağdan serin.Dünyayı sel bassa ördeğe vız gelir derlerdi de inanmazdım   Ama doğruymuş.Böylece bizim ördeğimiz olan Ümit de bunu bize kanıtlamış oldu.

Gerçi esas salaklık bizde treni özel arabamız sanmakla on yıllık ömrümüzü yoldaki o heyecanlanma esnasında yedik inan. Bu da hayat boyu ders olmalı bize.

 

YORUMLAR  (Toplam 2 yorum)

  • fevzi saçlı  (26.07.2012 07:51:26)

    Madem gel diyorsun Çiftehan: Burada eskiden iki han bulunduğundan dolayı bu adla anılmaya başlamış.Ve değişmeden günümüze kadarda böyle isimlendirilip gelmiş. Hitit,Roma,Bizans,Osmanlı dönemlerinde bu kaplıcaların farkına varan muhtelif kavimlerin bu bölgelere yerleştikleri, bulunan yerleşim yeri kalıntılarından anlaşılmaktadır. Mısır kraliçesi Cleopatra

  • ulukışlalı  (21.07.2012 16:15:42)

    çiftehan kasabasına gel birdahaki sefere çiftehan kaplıcalarına ulukışlaya bağlı

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: