• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

YEREL BUĞDAYLAR, GENETİK EROZYON, KADIN ÇİFTÇİLER -4. Bölüm

13.05.2019 11:29:25

“Türkiye Yerel Buğdaylar Projesi” çerçevesinde kadın çiftçilerin bilgi birikimlerini derlenmesi, Iza buğdaylarına ilişkin üretim tarlalarının gelişme durumlarının incelenmesi ve üreticiyle görüşülmesi ile Türkiye’deki tohumların yok oluş nedenleri, bunun dünyaya olan etkilerinin araştırıldığı projeler kapsamında Bolu’nun Seben ve Göynük ilçelerinde üreticilerle de bir araya gelinerek araştırmalar yapıldı.

Tarım ve hayvancılıkla uğraşan Seben ve Göynük köylerinde ki bayanlar hayvancılıkla uğraştıklarını hayvanları içinde ürün ektiklerini buğdayların saplarının da bu nedenle önemli olduğunu belirttiler. “Yulaf, arpa, buğday gibi ürünlerin hepsini ekiyoruz. Bilinçsizce değişik tohumlara yöneldiğimiz oldu ve bu yüzdende çok zararlı çıktık. Tane çok az geldi. Hayvancılıkla uğraştığımız için buğdayın sapı da çok önemli. Denesinin fazla çıkmasına rağmen sapının olmaması da olmuyor, ikisinin de eşit olması lazım.” diye belirttiler.

Iza buğdayının yapım aşamalarını anlatırken, bulgur yapım işleminin soğuk su kenarında olması gerektiğini, diğer buğdaylardan farklı olarak kazanda kaynayan buğdayın soğuk suya atılarak yıkanması gerektiğini anlattılar. Iza Buğdayını kaynattıktan sonra akarsuyun kenar kısmında brandalar üzerine yayılıp, üzerinde suyun az ve ağır şekilde akması ve bu şekilde soğuması sağlanıyor. Şoklama yaparak buğdayın kendini toparlaması sağlanıyor.  Kaynatılan buğday suda yıkanıp, kurutulduktan sonra değirmende yarılıp, ardından rüzgârda savrularak kabuklarından arındırılıyor. Son olarak da kalburlardan geçirilip iri ile incesi ayrıştırılıyor. Daha incesi içinde tekrar yine değirmende öğütülme işlemi gerçekleştiriliyor. Iza Buğdayının kabuklarından ayrıştırma işlemi sonrası tekrar değirmende un haline getirilip, eleklerle elendikten sonra ekmek, kurabiye, makarna gibi yiyeceklerin yapımında kullanılacak hale getirdiklerini ifade ediyorlar.

“Izayı biz her sene aynı tarlaya ekemeyiz. Bu sene buraya ektiysek, diğer sene karşı tarlaya, sonraki sene yan tarlaya ekerek gezdiririz. Aynı tohumu kendi bölgemizde değişik alanlara taşıyoruz yani. Her sene aynı bölgeye ekmeyiz. Her tarlanın verimi farklıdır. Aynı yere arka arkaya ekersek, kesinlikle verim alamayız.”diye vurguluyorlar.

Birçok hastalığa iyi geldiğini ve bu nedenle Iza buğdayını tükettiklerini, yiyeceklerinden fazlasını sattıklarını ve güzel getirisi olduğunu, Bolu Belediyesi’nin sözleşmeli ekim yaptırmasıyla daha fazla Iza buğdayı ektiklerini belirtiyorlar.

“Iza Buğdayı ektiğimizde aralarında çıkan çavdarları makasla keseriz. Ürün aldığımızda, arasına karışmış ot tohumlarını eleyerek ayırırız. Köyde çok fazla genç nüfus olmadığı, köyde olan gençlerinde tarım ve hayvancılık yaptıklarını,  köylerinde de göçün olduğunu belirtiyorlar. Iza Buğdayı yetiştirenler ise yaprak sarmasında, bulgur pilavında başka buğday tüketmediklerini, Iza bulguru ile yaptıklarını belirtirken, yine Iza buğdayından kurabiye, çörek, börek, katmerli de yaptıklarını anlatıyorlar.

Bazılarında, Iza dışında kendi buğday tohumları olduğu ve bunu ektiklerini anlatan kadın çiftçiler, yerel buğday ile modern buğday arasındaki fark nasıl sorusuna ise; “Ziraattan aldığımız sıfır tohumda verimi daha fazla oluyor ama 2. seneye geçtiğimizde verimde azalma oluyor. Yine aynı tohumu 3. kez ekersek o sene daha da düşüyor. Yani en fazla 3 sene ekip, ardından değişime gitmek zorunda kalıyoruz. Verim bakımından düşüş oluyor. Ama eski tohumlarımız öyle değildi. Ne ekersek, hep, her sene aynı olurdu. Biz hayvanlarımıza verdiğimizden dolayı verim düşse bile 3 sene arka arkaya ekiyoruz. Ama satış yapanlar her sene buğdayı yeniden almak zorunda kalıyorlar. ”diyorlar.

- Bu durumda Ata tohumunuz olmuş olsa onu mu tercih edersiniz, yoksa satın aldığınız tohumu mu tercih edersiniz?

Köylerden birindeki kadın çiftçi; “Sebze olarak da hep kendi tohumlarımızı kullanırdık. Kendi tohumumuzdan olan domateslerimiz vardı, kaç senedir ekmiyoruz. Hazır gelen çimleri alıp, onlardan yiyeceğimiz kadar ekiyoruz. Eskiden kocaman tarlayı ekerdik. Balkabakları, domates, soğan, pırasamızı, patatesimizi, nohudumuzu, fasulyemizi kendi tohumumuzdan yetiştirirdik. Şuan elimde mesela benim kavun, kabak gibi tohumlarım var. Böyle satış imkânlarımız olsa, yapılır yine. Ata tohumu buğdayımız hiç kalmadı ama diğer yiyeceklerden tohumlarımız var. Buğday olarak da bir tek Iza tohumumuz var. 24 yıl oldu ben geleli buraya 24 yıldır aynı tohumumuzu ekiyoruz. Her sene tohumumuzu ayırıyoruz, kalanını kaynatıyoruz.” 

Devam edecek        

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: