BOLU’NUN DONANIMLI EĞİTİM KURUMU, TURİZM OTELCİLİK- 3. Bölüm

04.09.2018 11:45:31

- Dünyada ve Türkiye’de turizmin gelişimi paralelinde, sektörlerde yapılan yaz dönemi stajları ve kurduğunuz iletişimler, bağlantılar, burada eğitim gören çocuklara yeni iş kapılarının açılmasında ya da mesleklerini icra edebilecekleri alanların oluşmasında ne derece etkili oluyor?

Alan Şefi Atilla Demirel; “Yaz döneminde yapmış oldukları zorunlu stajlardan dolayı ve okul döneminde de diğer okullardan farklı olarak bizim öğrencilerimiz hafta sonlarını bile boş geçirmezler. Ekstra bir şekilde ilimizin yakın işletmelerinde çalışma imkânına sahip oluyorlar. Bu sayede öğrencilerimiz birçok sektör yetkilisiyle tanışma, kendini ispatlama fırsatı bulmuş oluyor. Okul bittikten sonra kendisini birisine kanıtlamak zorunda kalmıyor, zaten kendisini becerileriyle yaptıklarıyla tanıtmış oluyor.

Müdür Yardımcısı Vildan Topalfakıoğlu; “ Kurduğumuz bu iletişimler haricinde, ayrıca okulumuz, üniversite okumadan dahi iş garantisi olan okullardan bir tanesidir. Öğrenciler yeter ki burada mesleği öğrenip işe atılsın. Otellere girse, işini yapar. İş yeri açma belgesi alıyorlar ve bu belgeyle kendi işini kurabilirler. İsterse üniversiteyi okumaya devam edip, işletmeci ya da eğitimci olur. İmkânı çok fazla çünkü dışarıda kalifiye elemana ihtiyaç var.

Müdür Ayhan Vural; “ Otel sayıları ve turizm sektörü her geçen gün ilimizde de arttığından yani biz sadece Bolu’ya öğrenci yetiştirsek ancak yetecek. Biz istiyoruz ki onlar Akdeniz’e, İstanbul’a da gitsin ve oraları da görsün. Onun için biz tamamını da burada bırakma taraftarı değiliz. Ama tabi çocuğun ailesinin yanında kalması da çok önemli, çünkü çocuğun sorumluluğunu aile üstlenmiş oluyor. Aynı zamanda ailenin yanına gelip gidiyor ve takip edilebiliyor. İlk stajını biz Bolu içinde yaptırıyoruz. 1. sene işletme ortamına alışsın diye. 2. stajında burada durmak istese bile, biz göndermeye çalışıyoruz. Gurbeti, dışarıdaki işletmeleri de görsün diye.

-Öğrencilerinizin yemek kültürü açısından öğrenmesini istediğiniz değerler ile Türk mutfağının yurtdışında tanıtımı konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Alan Şefi Atilla Demirel; “ Okulumuzda Milli eğitim Bakanlığımızın müfredatı doğrultusunda Türk mutfağına özgü, bizim kendi kültürümüze ait değerleri, etik değerler olsun, yemeklerin hazırlanma aşamasındaki değerleri, özellikle vermeye çalışıyoruz. Önce bir öğrenci kendi kültürüne sahip çıkması, kendi özelliklerini öğrenmesi, daha sonra diğer mutfaklardaki, yabancı mutfaklardaki değerleri öğrenmesini amaçlıyoruz. Birde kendi değerlerimize ait olan yemeklerimizin isimlerini değiştirmeden sunabilmek, mesela bizim ekmek arası köftemiz vardır. Bu yurtdışına gittiğinde, köfte ismini İngilizceye çevirerek değil de ‘Köfte’ olarak belirtip sunmak gerekir. Bu çok önemli, mesela yurtdışına çıktığımızda kendimize ait olan yemeklerin nasıl reçetesini değiştirmiyorsak, isimlerini de değiştirmeden, yurtdışında onları tanıtabilmek en doğrusu.

Müdür Ayhan Vural; “ Birde yurtdışına giderken sadece buradaki ürünü götürmek yetmiyor. Mesela biz Bulgaristan’a gittik, buradan tarhana, keş götürdük, adamlar sabun kalıbı gibi keşe bakıyor ve ‘ Bu nedir?’ diyor. Orada bunun makarnada kullanışını, yapılışını yani her şeyini tanıtmak gerekiyor. Biz normalde proje çerçevesinde yerel mutfakları da tanıtalım diye mesela keşten, makarnadan, erişteden başladık. 8-9-10 Ekimde Romanya’ya gideceğiz. Oraya buradan keş, erişte götüreceğiz. Orada bunun hem sunumunu yapacak, misafirlere de tattıracak ustamızı da götüreceğiz. Onlar buraya geldiği zaman, bu defa yerinde bu kültürü tanıyacak. Böyle olduğu zaman bir anlam ifade ediyor.

- Bolu’yu temsil noktasında, bu yıl içinde yaptığınız önemli etkinliğinizden bir tanesini paylaşabilir misiniz?

Müdür Ayhan Vural; “ Valiliğimizin bizi tercih etmesi sebebiyle TBMM yemeklerimizi tanıtıma gittik. Ustalarımız ön hazırlığını burada yaptılar. Orada bir Bolu menüsü hazırlayıp bunu sundular. O zaman eski vekilimiz Ali Ercoşkun’da bu programa teşrif etti. Tabi Bolu’yu temsil noktasında da gerek yarışmalarda gerekse ulusal, uluslararası bütün etkinliklerde biz aktif olarak katılıyoruz. Ustalarımızda, idare olarak bizde bu konuda çok hassasız. Çünkü ilimizi, ülkemizi temsil etmek bizim için her şeyden önde geliyor. Bu açıdan da büyük katkı verdiğimize inanıyorum.

-Burada ürettiğiniz, hazırladığınız besinlerle ilgili bilgi paylaşabilir misiniz? Ayrıca devletin bu şekilde piyasada yer alması, halka ne gibi katkılar sağlıyor?

Müdür Ayhan Vural; “ Biz kaliteden taviz vermiyoruz. Her malzemeyi buraya sokmuyor, kalitesine çok dikkat ediyoruz. Özel sektör para kazanmak için her şeyi yapıyor. Kalitesiz bir malzemeyi maharetli ellerle sağlıklı ve kaliteliymiş gibi yapıp, sunup insanların sağlığını bozuyor. Bizim burada böyle bir durum olmadığından, biz kaliteli malzeme ile doğru dürüst üretim yapıyoruz. Devletin piyasada var olması, hem olması gerekeni gösteriyor, hem de özel sektörü fiyat konusunda frenliyor. Normalde biz ve öğretmen evi gibi devlet kurumları piyasada olmasa, özel sektör fiyatları tavana çıkarır. Piyasa koşullarını, enflasyon koşullarını, madde, malzeme, rekabeti her şeyi göz önünde bulundurarak piyasayı aslında biz belirliyoruz. Diğer eğlence hizmetleri, yemek hizmetleri de fiyatlarını bize göre belirliyor ve çoğu bizim menülerimizi, fiyat listelerimizi istiyor. Bolu’da düzenleyici konumda da olmuş oluyoruz. Devlet kontrolü sağlamış, olması gerekeni göstermiş oluyor. Bu iş böyle olması lazım demiş oluyor ve örnek teşkil ediyor.

-Burada yapılan her türlü organizasyonlarla ilgili bilgi alabilir miyiz? Ayrıca burası hizmet içi eğitim merkezi olduğunda, yine düğün organizasyonları ya da sivil toplum kuruluşlarının etkinlikleri devam edebilecek mi?

Müdür Ayhan Vural; “Hafta sonu düğün, kına, nişan, doğum günü organizasyonları, eğlence hizmetleri oluyor. Burası hizmet içi eğitim merkezi olduğunda da eğlence hizmetleri aynen devam edecek. Herhangi bir kesinti olmayacak. Sadece bakanlığımız bünyesinde bulunan öğretmenlerimiz ve idareciler belirli dönemlerde buraya eğitim almaya gelecekler. 1 hafta süre ile onlar burada kalacaklar. Gölcük Abant, Yedigöller gibi yerleri gezecekler ve böylece Bolu’nun ekonomisine katkıda bulunmuş olacaklar.

Devam edecek.