ONLAR ASLANLAR GİBİ CESURDUR

04.09.2016 15:55:48

19 Mayıs 1919 da Atatürk’ün Samsuna ayak basması ve komutasında başlayan, ardından Büyük Taarruz ile düşmanı denize dökerek, 30 Ağustos Zafer Bayramına ulaşan ülkemizin yeniden var oluş gününün, 94. yıldönümünü kutladık. Tüm liderlerle birlikte asker, halk yan yana Atanın huzurunda toplandı. Gidemeyenler de ruhuyla oradaydı, yani Türkiye oradaydı.

Eski İngiliz Bş. Loyd George “ Dünyaya her yüzyılda bir dahi gelir. Bu yüzyılın dâhisi maalesef Türklere nasip olmuştur.” dediği önder, bu ülkeye nasip olmuştu.

Çevremizdeki ateş çemberinde, bataklık dedikleri yerde, Türkleri yok etmeyi o bataklığa gömmeyi hedefleyenlerin senaryolarını da dolaşıyor basının kaleminde. Her türlü hile, entrika ile bölmeye çalıştıkları, terörü üzerimize saldıkları Türkiye’miz burası.

Değiştirdikleri Tevrat'a göre: " Allah Yahudilere Kenan diyarını vaat etmiştir. Yahudi dünya gerçekleşmeden önce, bu topraklarda sadece Yahudilerin yaşadığı bir devlet kurulacaktır. (Fırat ile Dicle arasında bulunan Mezopotamya kastedildiği de belirtilmektedir yine kaynaklarda.) Bu devletbüyük dünya krallığının merkezi ve idari yeri olacaktır." inandıkları belirtiliyor yine kaynaklarda. (Kaynaklardan alıntı)

Büyük Ortadoğu projesi ile 22 ülkeyi dönüştürme plan ve projelerinde ise “Sivil Demokratik İslam: Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler" başlıklı bir Raporda İslam dünyası kategorilere ayrılmış ve ABD'nin İslam’ı kontrol altına alabilmesi için yapması gerekenler başlıklar halinde sıralanmış. Ayrıca yine bu raporda Türkiye'nin İslam Dünyasındaki "demokratik İslam" örneğine en yakın ülke olduğu, bu durumu laiklik anlayışına borçlu olması ile birlikte ülke halkının ABD'ye karşı Kemalizm ve milliyetçilik gibi akımlar nedeniyle olumlu bakmadıklarına kaynaklarda yer verilmiş. (Kaynaklardan alıntı)

Biz asırlardır dinimizle, dilimizle, kültürümüzle, milliyetçiliğimizle, layıklığımızla yaşarken bu ülkede, karışmak niye bu topraklarda ve bölgede yaşayanların işlerine.

“Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde barış ve istikrara, Uluslararası Topluluğun bağlılığını güçlendirilmesi” projesini esas aldıkları halde nedense barıştan eser kalmadı Ortadoğu ülkelerinde.

Savaş için silah, cephane, her türlü teçhizat yardımı yapıyorlarken çetelere, terör örgütlerine, nasıl olsun ki barış. Üzerine üstlük sınırını korumaya kalkan ülkemize de sen oradan çekil diyebiliyorlar. Çekilip engel olmayalım da bizde Suriye ve Irak'ın akibetini mi yaşayalım?

Unuttukları tarihe bir baksınlar, Çanakkale’ye, kurtuluş savaşımıza. Biz bu savaşlarda yalnız değiliz. Biz sevgili peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v) efendimizin yıkılması mümkün olmadığını müjdelediği bir milletiz. Yüce Türk Milletiyiz. Hz. Peygamber’den rivayet edildiğine göre; “Aziz ve celil olan Allah buyurur ki, benim bir ordum vardır, adını Türk koydum ve onları doğu ülkelerine yerleştirdim. Onlar aslanlar gibi cesurdurlar. Harplerde, düşmandan yüz geri edip kaçmazlar.” (Alıntı)

Büyük Türk ordusu, Türk milleti olarak, rabbimize olan imanımız, inancımız ve ülkenin bağımsızlığını vermeyecek, boyunduruk altına girmeyecek kadar özgür olan ruhumuzla bir millet var bu topraklarda. Bu halk; vatanına, bayrağına, Atatürk’e, demokrasiye, cumhuriyetine, bağımsızlığına, milli ve kültürel değerlerine öylesine büyük bir ruhla bağlı...

Gördüler işte; silahların üzerine silahsız yürüyerek, ölüme, şehit olmaya, şahadet şerbeti içmeye gider bu ülke.

Sevgi ve saygılarımla…

Fatma Marmara