
Fatma Marmara
boluexpress@hotmail.com
Saatte 50 km hızla uçabiliyorlardı ama yine de çevrelerinde bir yığın tehlike doluydu. Şehirde olsalardı bu tehlikenin üzerine birde sanayi ve baca artıkları, etrafa sıkılan kimyasal tarım ilaçları, egzoz dumanları, atılan çöplüklerce kirletilmiş çevreden sızan gazlarda ilavesiydi. Bütün bu toksinler de en fazla balmumunda birikiyor, yeni doğacak yavrularında ölmesine neden oluyordu.
Minik bal arısı kanatlarını çırparak, şarkılar mırıldanarak, kovanından oldukça uzaktaki renk renk çiçeklerlerin bol olduğu yere gitti.
Öyle çok çiçek vardı ki burada, hepsi birbirinden güzel ve hepsinin de farklı farklı kokuları vardı.
“ Bu vadiyi çok seviyorum. Nektar ve polenin en çok olduğu yer burası. Böyle giderse, bu sene petekler tamamen dolacak.” Diye düşünerek, neşe içinde o çiçekten, bir diğerine uçtu durdu. Bir taraftan da etrafı dikkatlice kolaçan ediyordu. Zira birkaç gün önce toplayıcı arılardan biri, katil örümcek (Synema globosum) tarafından hunharca öldürülmüştü.
Bal arılarının bacakları üzerinde, polen fırçası denilen sert tüyler bulunuyordu. Bunlar sayesinde çiçeklerdeki polenleri göğüsten ve ön bacaklardan arka bacaklara aktarıp, burada bulunan polen sepetine dolduruyorlardı.
Minik bal arısı, gün boyu topladığı polenleri arka bacaklarındaki sepetine doldurdu. Midesindeydi peteğine boşaltacağı nektar özleri de.
Yorgun argın dönerken kovanına, son kez yolunun üzerindeki çiçeğe uğramak istedi. Hem dinlenir hem de biraz daha polen toplarım diye düşündü. En sevdiği çiçeğin üzerine konmaya çalışırken, birden ne olduğunu anlamadığı bir darbe geldi ve savruluverdi alt dallara.
Nereden bilebilirdi, cellâdının onu, orada çiçeğin altına, yaprakların arasına saklanıp beklediğini.
Saldırıya uğramasıyla, bacağında ki polen topağı fırlayıp takılıverdi bir tomurcuğun ucuna.
Arka arkaya aldığı darbelerden dolayı fırsat bulamadı, o da iğnesini çıkarıp saplayıversin sinsi katiline.
Kendine gelmek ve toparlanmak için bir yaprağın altına saklanmaya çalıştı ama katil böcek (Rhynocoris punctiventris) anında oraya da geldi. Uzun bacaklarıyla bal arısına sarılarak, tam göğsüne ölümcül iğnesini sapladı.
Çiçeğin ucunda ki minik sinek ise korku içinde izlemekteydi bu olan biteni.
Acılar içinde kıvranarak verirken son nefesini, bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti, yaşadığı şu kısacık hayatının tüm sahneleri.
Sevgi ve saygılarımla…
F. Marmara






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!