• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

IŞIDI- 2.Bölüm

06.03.2016 11:00:04

Göynükte yaşayan herkesin anıları vardı İsmail’le. Onların gözünde, akıllarında yer eden haliyle ve onu beyazperdeye taşımak isteyenlerinde görüşleri düşünceleriydi beklide Işıdı İsmail’i tekrar bir şekilde anmamıza vesile kılan.

Çocukluk ve sınıf arkadaşım İbrahim Keskin, onu çok iyi ve yakından tanıyanlardan biri. Işıdı ile ilgili anılarını anlatırken daldı gitti eski günlere.

-İbrahim; “ İsmail Ağabey, Göynük’e gelmiş, hayatının sonuna kadar esnafımız ve vatandaşlarımız ile bir bütün olmuş ve Göynük’le özdeşleşmiş bir karakterdir. Göynük’te yaşayan insanların hayatının bir safhasında illaki Işıdı (İsmail) ile kesişen bir anıları vardır.” diye başladı sözlerine ve devam etti.

 “Bazen barakasının dışına bir ateş yakar ve orada pişirdiği yumurtalara ekmeğini bandıra bandıra yediğine şahit olurduk. Tabii ki yanında Işıdı’nın (İsmail) en yakın dostları köpekler ve kedilerde olurdu. Kendisi açken onları doyurur, çarşıya gelirken de en yakın dostları bu hayvanlar ona refakat ederdi. Kar kış, soğuk, yağmur demeden bu barakalarda uzun zaman kaldı.”

“ Işıdı İsmail birçok kez belediye ve kaymakamlıkça, hatta ilçenin ileri gelenleri tarafından Gazi Süleyman Paşa Hamamına götürülüp, yıkanmış, saçları traş edilmiş, temiz ve güzel elbiseler giydirilmişti. Ama o her defasında bir gün sonra yine şalvarını, kara lastiklerini giyer, paçalarını çorabın içine sokar, ağzında sigarasıyla, ona doğru gelen ve alıştığı görüntüsünden hiçbir zaman taviz vermezdi.” Diyerek devam etti.

“ Babamın Bekçi olması nedeni ile kahveci Fahri ağabeyin Hükümet Konağın yolu üzerinde bulunan kahvesine giderdim. Bu vesile ile Işıdı İsmail’i daha iyi tanıma fırsatı buldum. O herkesin masasına oturmaz daha çok kahvenin girişinde otururdu. Ben kahveye geldiğimde hemen bana ‘Gel İbo.’ der ve onun masasına oturmamı isterdi. Ardından ‘Alışveriş yapalım mı’ diye sorar, masanın altından çay paralarını bana verirdi.  Ben de çayları söylerdim. O, bana dönerek ‘İbo patron kim?’ diye sorar, bende ‘İsmail ağabey’ derdim. Bu sözlerimden o kadar çok keyif olur ki anlatamam.” Diye bahsederken İbrahim gözlerinin önünde o yıllar canlandı bir kez daha ve devam etti Işıdı’yı (İsmail) anlatmaya.

“Kahvedeki çay ve su bardağı ayrı olurdu. Kahveci Fahri ağabeyin odunlarını evden getirir, çöplerini atar, çarşıda herkesin işlerini görürdü. Çarşının vazgeçilmezleri arasındaydı. Işıdı İsmail ilçe merkezindeki tüm cenazelerde mezarın üzerine dökülen suyu kova ile taşıyıp, mezara getiren kişiydi. Bu onun sanki asli işiydi. Cenaze gömüldükten sonra mezarın üzerine, onun getirdiği su dökülürdü. Cenaze sahibi de kovaya bir havlu bağlar ve ona verirdi. Daha sonra tabutun taşınması işine de yardım ederdi. Onlara tabutu taşıdıkları için ayrıca ıskat parasından bir miktar para verilirdi.”

Allah rahmet eylesin.” Diye tamamlarken sözlerini, dünyadan göçüp giden meczubun ardından hüzünle baktı İbrahim’in gözleri. 

 

Devam Edecek.

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • sureyya ozalp  (08.03.2016 19:38:07)

    Aslında aki

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: