• resmi ilanlar
Fuat Bayramoğlu

İNSANLAR VARDIR, ŞAFAK VAKTİNDE DOĞAR, AKŞAM EZANINDA ÖLÜRLER.

20.11.2015 00:00:03

Çoğu zaman kendimizi dinlememiz gerek. Tanımamız gerek. 

Kendimizi hakikaten bilerek sevmek gerek.
Kendimizle yüzleşmemiz, suçları hep karşıda değil, kendi nefsimizde bulmak gerek.
Her insanda bir ahmak nefsin var olduğunu bilerek!
***
İnsan kendine şu soruyu samimiyetle sormalı.
Şunu cidden düşünmelidir.
Acaba Rabbim beni niçin, niye yarattı?
İnsan bu soruyu kendine bu dünyada sormadığı müddetçe,
Ahiret te bu soruya nasıl cevap verebiliriz ki.
Çünkü Allahütealâ “hiçbir şeyi abes olarak yaratmadım” buyuruyor.
Yani hiçbir şeyi lüzumsuz yaratmadım,

Zaten bu sualin cevabını samimiyetle verdikten sonra
Her şey hallolur.
Bilelim ki, Allahütealâ bizi, Kendini tanımamız için yarattı.
Buna,
Marifet diyorlar,
Rabbimizi tanımakla mükellefiz ve o nedenle yaratıldık.
Bu büyük nimet bütün varlıklar içinde sadece insana verildi.
***

Harun Reşit radyallahü anh, oğluna hilafeti bırakmadan önce demiş ki:
Bak oğlum, şu oturduğum koltuk dört ayaklı.
Bu ayağın bir tanesi kırılsa, ben oturamam.
Bu dört ayağın hepside sağlam olması lazım.
İşte, saltanatın da dört esası vardır.
Bu dört esastan biri sakatlanırsa, bütün saltanat yıkılabilir.
Bunlar, Adalet, Emniyet, Muhasebat ve Muhaberat.
Adalet.
Adaletin önünde çoban ve sultan eşit haklara sahiptir. Kesinlikle adalette kayırmaca yok, kayırmak yok.  
Osmanlının yükselmesi duraklaması ve çökmesi hep adalete bağlanmıştır.
O nedenle dünyada adaletle iş görmeyenler, evinde veya iş yerinde adaletten sapan insanlar Ahiret te de çok sıkıntı çekecekler. Çünkü büyük adalet oradadır, ahirettedir.
Bize düşense daha çok ihsanda bulunmak, daha çok vermek, bölüşmekte dikkat etmektir.
2- Emniyet,
Müminin tarifi elinden ve dilinden emin olunandır. Yani insanımızdan ne olursa olsun zarar gelmemelidir. Kişilere kurumlara güven azalırsa, güven kalmadığında o yerde yaşamak zorlaşır. Güven elde etmek çok zor. Kaybetmekse an meselesidir.

3-Muhasebat(Hesap)
Bir gün insanlar Allahüteala’ya mutlaka hesap vereceklerdir. O nedenle dünyada yaşarken kişilerin hesap verme duyguları gelişmelidir. Kişilerin kendine, ailesine, iş yerine, topluma kültürel ve fiziki olarak hesap verecek şekilde donanımlı olması gereklidir.
Unutulmamalıdır ki, gerçek hesap gününde her şey aleni olarak ortaya çıkacaktır.
 4- Muhaberat( Bilgi akışı)
Şeffaf dünyada artık haberleşme kolay. Edeple bezenmiş doğru bilgi zamanın en sağlıklı kaynağıdır.  Hayatımızı ve ilmimizi doğrularla buluşturmak gerek. Haberleşme ile bilgilerin en doğrusuna ulaşabilmek gerek.

Harun Reşit (rahmetullahi aleyh) oğluna, o zamanlar, bilgilerini ve tecrübelerini aktarırdı.  Anlattıkları esasında tüm zamanlara da doğruyu anlatmıştır.
****
Yeri gelmişken Şeyh Edabali’ nin, Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Beye  vasiyeti, Osmanlının 600 yıl süren  mükemmel tarihinin anayasasıdır.
Adı geçen vasiyetin de, günümüzde her öğrencimize ezberletircesine, içeriğiyle en gerçekçi haliyle ihlâsla öğretilmesi gerekir.
Böyle bir vasiyet, Japonların, Almanların, Fransızların, Amerikalıların vb diğerlerinin tarihinde hiç olmamış,  bizde ise değeri bilinmeyen değer biçilemeyen “değersiz” bir emanettir.
İçeriği bilenlerce de teyit edildiği üzere kıyamete kadar geçerlidir.
ŞEYH EDEBALİ'NİN OSMAN BEY'E VASİYETİ

Oğul,
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler.
Avun oğlum avun. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın.
Ama; Bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgârına savrulur gidersin.
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.
Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.
Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.
Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler.
Ancak; senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.
Ananı, Atanı say, bereket büyüklerle beraberdir.
Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.
Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma, gördün söyleme, bildin bilme.
Sevildiğin yere sık gidip gelme, kalkar muhabbetin itibar olmaz.
Üç kişiye acı:
Cahiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene.
Unutma ki! Yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı olduğunda mücadeleden korkma. Bilesin ki! Atın iyisine doru,
Yiğidin iyisine deli derler...
Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize hoş görmek sana, anlaşmazlıklar bize, adalet sana, haksızlık bize, bağışlamak sana. Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma ve insanı yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Allah yardımcın olsun. 
***
FRANSIZ KALMAMAK LAZIM
Fransızlardan  ( istememize rağmen, üzülerek )çok şey öğrendik.
Son terör olaylarıyla o kadar çok katı askeri önlem aldılar ki,
Uygulamalarına şaşırdık.
Adamlar müthiş derecede birlık ve beraberlik içinde oldular.
Esas şaşırdığımız, Fransız halkının, yöneticilerinin aldığı her karara saygı duyması,
Bu karar etrafında birleşmeleri, uymaları ve bölünmemeleridir. Fransa tek yumruk oldu.
İktidarı-muhalefeti, basını yayını, zengini fakiri, yaşlısı genci tek hedefe kilitlendi.
Fransa’da sanat, sanatçı, edebiyatın bol olduğu, sanatın beşiği olan bir ülkedir.
Fransa’nın  sanatçıları sokaklarda, kuru kalabalıklarla TV ekranlarında  devletini, milletini, örf adet ve ananelerini saldırmadığı gibi, aşağılayıcı eylemleri yapmadı, yapamazdı. Doğrusu da buna da gerek yoktu. 
Ya bizde ?
Kendi bazı sanatçılarımızın, bazı sanatçı dediklerimizin sınıfta kaldıklarını gördükçe, onlara sanatçı(!) dediğimiz anlardan utandım. Toplum olarak şaşırdık.
Ne yazık ki, bu aralar Faransızlardan çok şeyler öğrenirken, olaylara Fransız kalamadık.
Örnekleri uzatmaya gerek yok. Yaramız cidden derindir.
Fransa’daki son olaylar karşısında, bizler hatalarımızın birçoğunu yaşayarak, görerek hissederek anladık.
Sözüm ayrım yapmadan herkese, hepimizedir.
En zor anda, bir ve beraber olabilmek, fikrimiz, zikrimiz, siyasi görüşümüz, mevkiimiz ne olursa olsun bu ay yıldızlı bayrak etrafında kenetlenmemiz şarttır.
O zaman şu soru akla geliyor. En kritik anda,  bu olayları körükleyenlerin derdi ne olabilirdi ki?
Cevap bu arif milletin vicdanlarında çözülmüş, tek çarenin bir ve beraber olunacağı kararı verilmiştir.

Soykırım yapmış, Cezayirli sivilleri, kadın kız çoluk çocuk demeden doğramış, katliam yapmış  bu Fransızların, bu aralar kendi tarihleriyle yüzleşmesi ise Fransa’ya en büyük tokattır.
Resulullah sallallahü aleyhivesselem efendimizin müjdelerine mazhar dualı Milletimiz ise dünyada hak ettiği staratejik yerini almalı ve  bölgesinin lideri olmalı ve hakkıdır.

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: