İNATLAŞMA, ÇEKİŞMEYİ ARTIRIR

16.04.2014 00:00:01

Sayın Okurlar;

İlkokul sıralarında, okuma kitabımızda (İKİ İNATÇI KEÇİ) diye bir okuma parçası vardı. Özetle, iki inatçı keçi, çok küçük ve dar olan, basit bir şeytan köprüsünde karşılaşırlar ve birbirlerine yol vermemekte ısrar ederler. Netice itibariyle, kafa kafaya tokuşurlar, bu hoplama ve zıplamadan sonra köprü yıkılır, ikisi de sulara gömülürler.

Sayın Okurlar;

Doğruya bir yoldan gidilir, yani doğru birdir. EĞRİNİN, YAMUĞUN MASTARI OLMAZ. İnatlaşmalar, çekişmeleri azaltmaz, bilakis artırır. İşte siyasi hayatımız ve politikadan yansıyan manzaralar. Bazı güzel taraflarını bir tarafa bırakırsak, çoğu kez, söz düellosu ve inatlaşma bitmiyor. (O DİYOR BENİM, DİĞERİ DE DİYOR BENİM.) Sonuç? El elde baş başta. Yani, değişen bir şey yok. Aslında makulu bulmak, doğruyu görmek ve bir noktada birlikteliği sağlamak bu kadar zor mu?

Sayın Okurlar;

DEVLETİN, MİLLETİN, VATANIN, SAADETİ VE SELAMETİ YOLLARINDA DAİMA BİRLİK VARDIR, BERABERLİK VARDIR. Allah korusun, bu gemi batarsa ne olacak? Hiddet, şiddet, hırs ve tek taraflı nenfaate dayalı duygular, düşünceler, gözlerden gönüllere, gönüllerden gözlere perde indirir, olayları göstermez olur. Makul düşünce, makulu gören akılda olur. Nitekim, bilmek, sormak, öğrenmek, danışmak gibi hususlar insana has özelliklerdir. Geçen yazılarımda da zaman zaman ifade ettiğim gibi, akıllı her insan, meselenin başından evvel sonunu görür. DEVAMLI ŞEKİLDE ÇOCUK MİSALİ HOP OTURUP HOP KALKMAK, BİR NEVİ KALDIRIM KÜLTÜRÜDÜR. Dinlemesini bilmeyen, sormaktan imtina eden, fikirlere saygı duymayan bir kafada, saygın bir düşünce elbette ki beklenemez. En basitiyle, bilmiyorsak soracağız ve öğreneceğiz. İnsanlar kendileriyle dargın mı? Her insan, normal aklı ile bir olaya girerken, aklının, fikrinin, düşüncenin kaç derece veya kaç ölçek olduğunu herhalde bilir. O zaman, aklımızın, fikrimizin erdiği kadar hareket edeceğiz ve ona göre konuşacağız. HER DEFASINDA MEYDAN OKUYAN AKIL, MAKULU ELBETTE GÖREMEZ, BULAMAZ. Bir gerçek de odur ki, olayları masa, makam, sıfat, saltanat değil, onu en iyi yönetmesini bilen akıl çözer. Örneğin; serçenin kartala, ceylanın aslana meydan okuması çok gülünçtür. Her şeyden evvel, olayların ve insanoğlunun bir denkliği vardır. (ÖRNEĞİN; BİLEMİYORSAM, GÖREMİYORSAM, ELİMDEKİ YAYI VE OKU ÇEKEMİYORSAM, BİRGÜN DE BİR MOLLA KASIM ÇIKAR, DÖNER; ÇEKEMİYORSAN, ATAMIYORSAN BU OKU, GİT MEKTEBİNDE OKU DER.) Ucuz kafalardan kahraman olmaz. NETİCE İTİBARİ İLE VE YİNE BİLDİĞİMİZ KADARIYLA, (ÇOK LAF, ÇOK İNAT, YERSİZ VE ORANTISIZ KUVVET, ACELECİLİK; ÖTE YANDAN ŞIMARIKLIK, EN ÖNEMLİSİ AKIL KUVVETİNİ HESAP EDEMEYEN KİMSE, ACEMİ KASAP GİBİDİR. HANİ NE DEMİŞLER, İŞİNİ BİLMEYEN KASABIN MASAT ELİNDE KALIR.) AKIL VAR, İZAN VAR, GÜZEL DÜŞÜNCELER VAR. BÖYLE OLUNCA GÖRÜLMEDİK NE İŞİ VAR?