SEÇİMLE GELMEK

06.12.2013 00:48:58

Sayın Okurlar;

Seçmek ve seçilebilmek, insanlara bir hak olarak verilmişse, insanoğlu bu hakkı, en tabi şekilde değerlendirir, mevcut yasalar ve imkanlar içerisinde de kullanır. Burada, asıl önemli nokta, seçilebilmekte ve seçmedeki (örneğin; kariyere, liyakate, öte yandan, geçmişten gelen hizmet verilerine, saniyen tecrübelere ne dereceye kadar isabetli olup olmadığı meselesidir.)Herkeste bilir, bizde biliyoruz ki, insan kavun değil ki koklayasın. Bu da ayrı bir konu. Ancak, görünen köy de kılavuz istemez.

Sayın Okurlar,

Seçimle iş başına gelecek (örneğin; iktidarlarda, başkanlarda, belediye reisliklerinde, rektör seçimlerinde, çeşitli sendika kurum ve kuruluşlarda) seçmen, elbette ki düşünecektir. Bundan daha önemlisi de seçilecek olan kişinin, ortaya koyduğu hayat tablosu ve hizmet alanlarındaki müspet çizgisidir. Bu çizgide artılar mı çok, eksiler mi çok?

Ömrü boyunca, ne kendisine, ne başkasına, ne çevresine ne de ülkesine bir fidanı dikmekten dahi uzak kalmış kimse, neden aday olur acaba? Hani; BU ZAMANA KADAR NE YAPTIN? AVCUMA NE DÖKTÜNKİ YÜZÜME NE SÜREYİM DEMEZLER Mİ? KISACA, BUNA HAZIRA KONMA, HALK DEYİMİYLEDE ARMUT PİŞ AĞZIMA DÜŞ DERLER.

Mamanın peşinden koşmak, çocuk düşüncesidir. Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Zamanla çok gördük. Yaşımız, tecrübemiz, tahsilimiz, idareciliğimiz elli yılın idrakinde herhalde buna müsaittir. Envayi türlü vaatlerle, halka nutuk atanlar, yarın seçildikten sonra, ziyaretçi kabul etmeyi bırakın, görünmemek veya yüz yüze gelmemek için arka kapıdan kaçıyor. Makam kapısının meşgul anlamındaki kırmızı ışığıda devamlı yanık bırakıyor. Netice itibariyle (yani bir nevi, çay gelsin kahve gitsin hesabıyla menfaatler dünyasında cirit atılıyor). Görünürde de zaten yaptığı bir iş de yok. O zaman, bu reyler, oylar ne işe yaradı. ÖYLEYSE; ANAM, BACIM, KARDEŞİM, DAYIM, DOSTUM DEMEDEN İŞ YAPANI TANIYACAĞIZ.ÇÜNKÜ, İŞ İNSANIN AYNASIDIR. LAFLA MENZİL ALINMAZ, FAZLA SÖZDE YALAN ÇOK OLDUĞU GİBİ, SÖZLER UZADIKÇA KELİMELERDE MOLOZLAŞIR. Pişman olunacak bir dengesizliğe uğramamak için, işin hissi değil iradi tarafına bakacağız. Çünkü; ZAFER, DAİMA İRADEDEDİR.

Sayın Okurlar,

Suya balıklama dalınmaz, dibi belli olmayan gölde yüzülmez. ANCAK, İŞİNİ, GÜCÜNÜ, YERİNİ, ZAMANINI, YAŞINI, BAŞINI, TECRÜBESİNİ, DENEYİMLERİNİ PLANLI VE METODLU ŞEKİLDE GÖTÜREN AKIL, MESELELERİN SADECE BAŞINI DEĞİL, SONUNUDA GÖRÜR. AKILLI OLAN DÜŞÜNCEDE BU DEĞİL MİDİR?

ANLADIĞINIZA VE ANLAYACAĞINIZA İNANARAK.