İÇERDEKİ SÜREKLİ KAVGA,SADECE DÜŞMANI SEVİNDİRİR

28.11.2012 00:12:51

Sayın Okurlar;

Millet, şamataya doymaz. Hani derler ya (ağlarsa anam ağlar kalanı yalan ağlar) Biz Türk milleti olarak VATAN, HÜRRİYET, İSTİKLAL, GÜVEN VE HUZURU KOLAYCA ELDE ETMEDİK. Bütün bu kavramlar, büyük bir milli mücadelenin sonunda kazanıldı. Dolayısıyla, kavganın da, hırsın da, konuşmanın da, dinlemenin de, cevap vermenin de bir nezaketi vardır. Fazla sabra gelince, fazla sabırdan, sabır taşı da çatlamıştır. Bunları neden yazıyorum. Özetle açıklamaya çalışalım.

Sayın okurlar;

Dünyamız da ve ülkemizdeki olayları, zaman zaman görüyor, zaman zaman okuyoruz. Genelde, milletler kaynıyor. Elin oğlu da iğnenin deliğinde Hindistan’ı seyrediyor. Kapkaç olayları (şahsi ve gizli) etrafımız da nasıl cirit atıyor. Yabancı, şer ve şeytan güçler, Afrika tilkisi gibi pusuya yatmış, yabancı güçler kurnazlığının en son merhalesin de kapacağını nasıl hesap ediyor. Nasılda fırsat kolluyor. AZ VEYA ÇOK BİZ NE YAPIYORUZ? HEMEN HEMEN HER GÜN, BİRBİRİMİZİ ÜZMEKLE, İTHAM ETMEKLE MEŞGUL OLUYORUZ. DÜŞMANLARDA BUNA İÇİNDEN GÜLÜYOR VE KENDİ MENFAATLERİNİN DÜŞÜNEREK ZAMANI DEĞERLENDİRİYOR. Elin oğlu, elin adamı sana veya bana ne kadar acıyacak? Tarihin hangi devresinde acıdı ki veya dost oldu ki bundan sonra dost olsun. Genel anlamda ifade ediyorum, (itin yalandan da olsa itce uluması biter mi?) Gelelim saadete; Düşman düşmana rahmet okumaz, düşman düşmanın halinden bilmez, işin en önemlisi hiç beğenmediğimiz düşmanda eteğin altından çıkar. Yine bir gerçekte odur ki düşmanı çoğu kez dışarıda değil içerde aramak gerekir. Bundan böyle içimizde bu kadar kavganın, birbirimizi üzmenin itham etmenin, ALLAH AŞKINA NE ANLAMI VAR. Koruğun içindeki su da belki ekşilik olur ama üzüm olursa, daha tatlı ve güzel olur. BİZİM ADİ, SEVİYESİZ, SAMİMİYETSİZ, İNANÇSIZ, SADAKATSIZ VELHASIL KOZMOPOLİT KİŞİLERLE NE İŞİMİZ OLUR? Bu seviyesizler bir araya geldi mi her üstün vasıflı kişiye düşman kesilirler. Biz, kendi aramız da BİRLİĞİMİZİ, KUVVETİMİZİ, KENETLENMEMİZİ ZİYADESİYLE SAĞLARSAK, BU ŞER, YUVALARI ÇİL YAVRUSU GİBİ KAÇAR GİDERLER. Cenabı Hak, böyle şerlere, gizli sıtmalara yumuşak dikenlere ne diş versin, ne de tırnak. Huzurlu olmaktan, huzursuz olan uyuz tayfası, havada, sineğin damarından kan almaya kadar şeytanlık düşünürken, bir de bakmışsınız, kolunuza girmiş. Böyle memleket ve millet düşmanlarının ne önünden gidilir ne de arkasından gidilir. Üstüne çıkıp dizginleri ele alacaksın. Kartopu, kar yüzeyinde intizamlı bir şekilde yuvarlanırsa bir müddet sonra devası bir kartopu olur. Sözü bitirelim. Güzellikler diyarımız varken, çirkinlikler diyarına gitmenin bilmem ki ne anlamı var.

KÖŞEMDEN BİR GÜNCELLEME

(kararı siz verin)

İŞİN DE VE GÜCÜNDE EHİL DEĞİLSE

EFENDİM;

ÖRNEĞİN; (Bir insan ki, işin de ehil değil, bilmiyor veya az biliyor. Saniyen, bildiğini zannediyor, bu vaziyette işinin başına geçiyor, eline, yüzüne, gözüne bulaştırıyor. NEYE YARADI.) Zararı, sadece kendisine ait olmuyor ki? Çevresine de oluyor. Bundan böyle, her kim ki mesleğine, görevine, sorumluluğunu, işini velhasıl konumunu bilmiyor bu her halde veba mikrobundan daha tehlikelidir. Zamanın da MOLLAKASIM NE GÜZEL DEMİŞ. Çekemiyorsan, geremiyorsan, tutamıyorsan, kullanamıyorsan, bu yayı, bu oku, git mektebinde oku. Yanlış teşhisin hastası ne zaman iyi olmuş. Biz okurlarımızla sohbet ediyoruz. Düşüncelere saygı duyarız. Beğenilir beğenilmez o da ayrı mesele.