ÇEVREYİ KİRLET, TEMİZLEMEDEN TERKET. (ÖYLE Mİ?)

02.05.2008 00:19:51 Sayın okurlar; Aslan yatağından belli olurmuş. Temizliğin, imandan geldiği de bir gerçektir. Ne kirlenmedik deniz kaldı. Ne dere kaldı. Ne orman ne de mera. Aklı, ihtirası bir karış hava da insanın herhalde yapacağı ilk iş, kirletmek, yakmak, yıkmak, bulatmak, saptırmak ve sapıtmak. Dengesiz, sentesiz, beyinsiz bir düşüncenin bundan böyle yapacağı işler belli oluyor. Kelimenin tek anlamıyla seviyesizlik. İşte olaylar ortada. Birayı içmiş, şişesini hem kırmış hem de yola atmış. Yemiş, içmiş, eğlenmiş. Pisliklerini, çöplüklerini piknik alanında bırakmış. Yine bu adi kafa, elindeki baltasını 150 sene de yetişen çam ağacına, ağzı kesiyor mu diye sallayacak kadar da acımasız. Çünkü, utanma yok, arlanma yok, acıma yok. Yüz olmuş kösele, kafa kilometre taşı, beyin ise zaten davul. Yani, bu şerler, hem kel hem fodul. Bu kadar hainliğine, zararına, kurtlanmış beyinlerine rağmen kendini adamdan da sayması ayrı bir garabetlik. Böylece, her ağaç kendi meyvesini veriyor. Şaptan da şeker olmuyor. Daha sonra kalkıyor, yetkililer, ilgililer nasıl olsa buraları temizler diyor. Devletin bekçisini, hizmetlisini, koruyucusunu, bakıcısını babasının uşağı zannediyor. Sayın okurlar; Geçenlerde, Bolu?nun en bakir yerlerinden olan Gölköy?e ve Gölcük?e gittim. Bu şer tayfaların pisliklerini oralarda da gördüm. Hizmetliler, o kirliliği temizlemekte adeta zorlanıyorlar. İçimizden sadece ( Allah ıslah etsin demek geçti.) pek tabi ıslaha gelecek bir akıllı kafa varsa. Bu türlü adamların ruhuna pislik sanki kaynak edilmiş. Her odunun dumanı kokusundan belli olurmuş. Vermezse Mabut, neylesin Sultan Mahmut.