• resmi ilanlar
Kemal Bilsel Sarısözen [email protected]

SONUÇ DEĞİL, SEBEP TEŞHİS EDİLİR

14.12.2011 09:50:13

Sayın Okurlar;

Dikkat edilirse, başta akıl, fikir, göz, kulağı çalıştırmamız icap ederken, bunları fazla dikkate almaz, netice itibariyle, mesele yenilgiye dönüştü mü,  ağzımızı açar, gözümüzü yumar, her ne hikmetse, mangalda da kül bırakmayız. Örneğin (Neden böyle oldu, hatayı nerede yaptık, ikna mı edemedik, halka mı yönelemedik, danışmanlarımız mı yetersizdi veya yetkililer, sorumlular, konunun vahametini mi göremediler, konuya uygun çalışmalar, ekipler, sevk ve idare kademesinde, ciddi yanılgılara mı düştüler… gibi) Bu konuları çoğaltabiliriz. Biz, ana konumuza gelelim ve genel yöndeki yorumumuzu yapalım.

 

Sayın Okurlar;

Tilkinin lafına inanan karga, ağzını açınca, peynirini kaptırır. Genelde (ben eşek olduktan sonra, sırtıma binen çok olur. Sözünü de unutmayalım) GELSİN SAFİYE, GİTSİN KAFİYE, mantığı, düz kontak bir düşüncedir. Gereği gerekmez iken, bir de bakmışsınız, bir anda gerekli olur. Zamanında, mekânında, planlı ve metotlu çalışmayı bir yana atarsam, arkasından da ALTI KAVAL, ÜSTÜ ŞİŞHANE dersem, zamanı gelir, elin adamı kavalı da, şişhaneyi de, adama öyle bir gösterir ki, eşeğin önüne doğranan karpuz kabuğundan, daha da kötü oluruz. Örneğin; adam kazanmış, çoğunluğu sağlamış, ekiplerini kurmuş, plan ve projelerini zamanında en iyi şekilde bitirmiş, tüm danışmanlarını, kurmaylarını tam bir isabetle seçmiş, yani, çürük bir iş bırakmamış. Netice itibariyle de haklı olarak mührü eline almış.

 

Sayın Okurlar;

Ben sözümü, işimi, aşımı, zamanında pişireyim de, varsınlar bana çiğ desinler. Zamanı gelir, kimin çiğ, kimin pişmiş olduğu ortaya çıkar. Öyle afakî düşüncelerle, bir yere varılmıyor. Konularda, herkesin bir mesuliyeti, bir sorumluluğu, az veya çok bir yetkisi yok mu?

 

(BEN AĞA, SEN AĞA, GÜZELDE PEKİ BU İNEĞİ KİM SAĞA?) AKILLI BAYRAM HAFTASI DİYOR, GERİ ZEKÂLI, MANGAL TAHTASI ZANNEDİYOR. ACEMİ HER ÇAYLAK KUŞUN, UÇUŞU BELLİDİR. BUNDAN BÖYLE, ACEMİ KATIRDA, KAPI ÖNÜNDE YÜK İNDİRİR.

 

Şaşı, şişeyi kırınca, ondan eser kalmadığını görür. Gafil odur ki, her hayale bağlanır, sadece ve sadece arzularının dedikodusunu yapar. Acemi, beceriksiz, mantığı düzgün çalışmayan bir kafa, kimin kafası olursa olsun, veba mikrobundan daha tehlikelidir.

 

Bizim memleketimizde, bir güzel söz vardır: USTANIN ÜST TARAFINDA, DÜKKÂN TUTULMAZ.

 

Yenilginin ilk sebebini, kendisinde aramayan, akıllı geçinen mankafanın, bundan böyle, on defa daha yenileceği de ayrı bir gerçektir. Bütün bunların yanı sıra, yetmiyormuş gibi, FAZLA YÜKSEKLERDEN UÇMA, GURURLANMA, KİBİR, KENDİSİNDEN BAŞKA KİMSEYİ BEĞENMEMEK, GERİLMEK, KASILMAK, SÜPERMAN MİSALİ, GÜÇ BENDE DİYEN BİR KAFA, NEREDE VE NE ZAMAN MUZAFFER OLMUŞ?

 

Özetle; her şey bitmiş, atı alan Üsküdar’ı geçmiş, kuvveti zamanında yakalamış, böylece o güçlü olurken, karşı tarafta, hazin bir yenilgiye uğramış. Başka ne olacaktı? Böyle, armut piş, ağzıma düş kafası sakattır, böyle bir düşüncede ciddi bir arıza vardır. Zamanında, sebebini bilemeyen doktor, hastasının ölümüne de üzülmeyecektir. Bütün mesele, olayın başını gördüğümüz kadar, sonunu da görebilmemiz meselesidir. Mağlubiyeti içine sindiremeyen, dünya dolusu laf etse, değişen bir şey oluyor mu? KONUŞ KONUŞ KONUŞ DUR. İşte olaylar ortada. Gevezeliği, şamatayı, tantanayı bırakalım da, en azından eşek gibi, düşülen bir çukura bir daha düşmeyelim.

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: