Deprem Yıktı Yaktı Geçti

26.10.2011 00:00:05

(Laf üretenler bitmedi)

Sayın Okurlar;

Anaların, babaların, çocukların velhasıl tüm Türk halkının yandığı, kavrulduğu, göz yaşlarının dinmediği, bu kadar hazin tablolar karşısında, bilmem ki fazla laf etmeye gerek var mı?

Sayın Okurlar;

Her defasında, depremlerin ardından konuşanlar o kadar fazla oluyor ki bir yerde, lüzumsuz akıl hocalarını, insan dinlemek dahi istemiyor. Yani, işin aslını, işin özünü, manasını, maksadını, muradını, bilimselliğini, tekniğini, teknolojisini bilenler ZATEN ADAM GİBİ LAF EDİYORLAR, BUNDAN BÖYLE DİNLEYİCİLER DE BU SÖZLERİ CAN KULAĞIYLA DİNLİYORLAR.

Lafazanlara gelince, mangalda kül bırakmıyorlar. Biz şimdi işin özüne gelelim. Bu kadar tecrübe, bu kadar hatırlatma, bu kadar uyarılara rağmen, Allah aşkına, deprem konusunda, tedbirleri zamanında aldık mı? Yapılan inşaatlarımızda, statik ve dinamik hesapların mükemmeliyetini, olurlarda, dikkatle inceledik mi? Öte yandan, işçilik, malzeme, araç ve gereçler aslına uygun olarak yerli yerine oturtuldu mu? Mevcut imar yasasının aslına, özüne tam bir mutabakatla uyuldu mu? Saniyen, planlar, projeler, teknik mühendis ve elemanlar özellikle denetim mekanizması bütün bunları ne dereceye kadar sıhhatli buluyor? Yani, kağıt üzerinde bir yerde doğrudur ama tatbikatta yapılanlar aslına uygun mu? Bütün bunlar uzar gider. Bırakalım her şeyi, vatandaş, bu kadar depremi gördüğü halde, evinde bugün olmuş, doğru dürüst deprem çantası yok. Öte yandan, gizli gizli inşaatının üst katına, hala kat çıkmaya çalışanların da haddi hesabı yok. Köşe dönmek isteyenler, ne demirin, ne çimentonun, ne de kumun kalitesinde ve farkında. Nitekim yıllarca evvel Hicret apartmanının betonları incelendiği zaman, bunda deniz kumu görülmüştür. Bırakalım şu lafları artık.

GELECEĞİNİ, KENDİNİ, HAYATINI, HUZURUNU, GÜVENİNİ, DAHA ÖNEMLİSİ, CANINI DÜŞÜNENLER CİDDİ DÜŞÜNÜRLER CİDDİ OLURLAR.

Yani bu türlü olayları, lafa, gevezeliğe bırakmazlar. Bir vatandaş olarak, herkes üzerine düşen görevi, ben de dahil, sen de dahil, kanunlar çerçevesinde dikkatle düşünmedikten ve gereğini yapmadıktan sonra, işte böyle, hazin sonuçlar karşımıza çıkar.

UNUTMAYALIM Kİ DEVLET ORMANINI KORUMAK İÇİN, HER ÇAMIN DİBİNE BİR BEKÇİ DİKEMEZ.

Örneğin (adama bütün gayri meşru yollar mubahken, başına geleceği felaketi göz göre göre ihmal ederken, elbette birileri bir gün çıkacak, yüzüne demese de (EY ZAVALLI ADAM! GÖZÜN KÖRMÜYDÜ, KULAĞIN SAĞIR MIYDI? SORUMLULUĞU, YETKİYİ, DİKKATİ, GÖREVİ YERİNE GETİRMEK BU KADAR MI SANA ZOR GELİYORDU? BU KAFAYI BOSTANDA MI BÜYÜTTÜN DEMEZLER Mİ? YANİ AKLI, İDRAKİ, MANTIĞI, MÜDRİKEYİ VELHASIL MÜSBET DÜŞÜNCEYİ BIRAK, ÜÇ KURUŞLUK MENFAAT İÇİN HEM KENDİ CANINDAN OL HEM DE BAŞKA CANLARI YAK.) YÜCE ALLAH BAŞIMIZDAN DOĞRULARI EKSİK ETMESİN. ARAMIZDAN AYRILAN VATANDAŞLARIMIZA ALLAHTAN RAHMETLER DİLİYORUM, GERİDE KALANLARIN DA BAŞLARI SAĞ OLSUN, YÜCE MEVLAM BİR DAHA BÖYLE FELAKETLERİ KİMSEYE GÖSTERMESİN. SAĞLAM VE AYAKTA DURAN BİNALARDA, DÜZGÜN, DÜRÜST, DOĞRU İNSANLARIN İMZALARI NASIL DA BELLİ OLUYOR.

YÜCE ALLAH YOLUMUZU AÇIK ETSİN.