• resmi ilanlar
Kemal Bilsel Sarısözen [email protected]

ÜÇ ÇOCUK

04.04.2008 00:37:18 Sayın okurlar; Ben, aslında çocukları çok severim. Çocuk evin ruhu, süruru ve her şeyidir. Çocuk bir melektir. Bundan, yıllarca evvel (ÇİÇEK, ÇOCUK VE KUŞLAR) diye bir şiir yazmış bunu da bestelemiştim. Burada, hemen ilave edeyim ki benimde, üç çocuğum var. Ancak yıllar, insanları çok değişik düşüncelere götürüyor ve hayatın zorlukları da her geçen günde artıyor. Bu da bir gerçektir. Sayın Başbakan, katıldığı önemli toplantılarında, aile yapısı içerisinde üç çocuk yapmalarını öneriyor. Sayın Erdoğan, ülkemizde milli gelirin fert başına ne kadar düştüğünü; saniyen, ekonomiyi, iş hayatını, işsizliği, okuma yazmanın külfetini, bütün bu konuların, ne dereceye kadar, sağlıklı yürüyüp yürümediğini herkesten çok daha iyi bilir. Şimdi bir espri yapalım. ÇOCUK GELDİ YAŞINA, ŞAPKA İSTER BAŞINA. Evimizde üç çocuk var. Azami aylık gelirimiz 500 lira. NE OLACAK ŞİMDİ? Bugünkü şartlarda, üç çocuğu hayata kazandırmak kolay mı? Her gün olmasa da, televizyonlardan acı haberler dinliyor ve üzülüyoruz. Örneğin; çocuğu doğurmuş, kucağına almış, kundağa sarmış, bırakacak karakol kapısı, apartman, hastane merdiveni arıyor. Bunu doğuran zavallı kadında biliyor ki polis amcası, apartmandan hamiyetli bir vatandaş, hastaneden de bir hemşire çocuğu alıp nasıl olsa bakacak. İşte asıl cehalet burada yatıyor. Bakamıyordun, gelirin yoktu, bu hallere niye düştün? Kaldı ki, çocuklarımızın karınlarını ve zihinlerini doyurduğumuz kadar, ruhlarını da beslemek zorundayız. Bugün elinde, avucunda, sandığında, tarlasında, bağında, bahçesinde, hiçbir esamesi olmayan aile modeli, Türkiye gerçeklerinde az mı? İşle öğüt verenler, sözle öğüt verenlerden her zaman daha geçerlidir. Bir insanın önünde, ayran kâsesi olduktan sonra, o kimse elin balını niye düşünsün. Köpüğü gören göz, evvela denizi görür. İnsan o dur ki, kitaplardan evvel, kendisini okumaya çalışmalıdır. Kadının tuz istediği, çocuğun süt istediği yerde, elde avuçta bir şey yoksa evin erkeği, arı gibi vızıldamaya başlayacaktır, şunu da bilelim ki çocuk, elimizdeki elmayı görmedikten ve almadıktan sonra elindeki soğanı bırakmaz. Bir gerçekte, insanların ölümlerine değil, doğumlarına ağlanır. Bir şeyin bulunmadığı yerde, onu aramak, onu aramamak demektir. Sefil ülkelere bakınız. Çocuklar canlı cenaze, insanlar hasta, yüzlerinde sinekler hiç eksik olmuyor. Öyleyse ya başlamamalı, ya da bitirmelidir. Her meselenin, en büyük ve en önemli noktası başlangıçtır. TV leri açalım. Vatandaş o güzel çocuklarına bakamayan, dayanamayan ve sadece ağlamakla geçiştiren ANNENİN ÇARESİZLİĞİNE yetişemediği için, ondan daha çok üzülüyor. Anne beslenemezse, çocuk o şefkatli kollarda süt bulamayacağı için hastalanacaktır. Fakir vatandaşın avucunda ne var ki yüzüne sürsün. Kral da, dilenci de aynı iştahla acıkırlar. Açlık öyle bir alçak kapıdır ki, geçilmesi zaruri oldumu, insan. Ne kadar büyükse o kadar çok eğilir. Tok olan cümle cihanı tok sanır. Aç olan âlemde ekmek yok sanır. (Sabayi) Açın döktüğü gözyaşları Tokun servetini kemiren eğe (Trivalluvar) Şimdi dönelim kendimize, sofrasında yok bir kuru et, on kuruş da gel ömründen feda et. Her şey bir tarafa çocuklar geleceğimizin güvencesidir. Sağlam kafa sağlam vücutta olur.
İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: