EVVELA OKUYACAĞIZ-ÖĞRENECEĞİZ VE ÇALIŞACAĞIZ

20.05.2011 00:13:20

Sayın Okurlar,

İnsan olmanın, en büyük özellikleri arasında, okumak, öğrenmek, çalışmak ve üretmek gelir. Bunlar, onurlu, faziletli, inançlı kimselerin temel ve değişmez düşünceleridir. Bu nedenle, alın teri, helal para, nasırlı eller, kişinin hayat mücadelesine verdiği değeri gösterir. PARAZİT YAŞAMAK, BEDAVACILIĞA ALIŞMAK, SIRTININ ÜSTÜNE YATIP, ELİN ELİNİ, CEBİNİ BEKLEMEK, VAKARLI BİR İNSANIN YAPACAĞI İŞLER DEĞİLDİR.

Sayın Okurlar,

Her dönemde olduğu gibi, günümüzde de maddi değerler açısından bir kısım insanlar geleceğini rahata götürebilmek için çeşitli vaatlerde bulunuyorlar. İyi, güzel (hasta) bütün bunları söylerken, maddi veya manevi bu imkanları insanlara sunarken netice itibariyle, garantisini de verebiliyor muyuz? Bu tür artistlik konuşmalara girmeden, olmamış ve olmayacak şeylerden bahsetmek yerine, İŞ YERİ, İŞ ALANLARI AÇARAK, İNSANLARA DAHA FAYDALI VE VERİMLİ SONUÇLAR SAĞLAYAMAZ MIYIZ? Bu gün olmuş, halen okumuyor, ısrarla, çalışmadan kaçıyor, yorulmak zahmetine katlanmıyor, öğrenmeyi hiç aklına getirmiyor ancak köşeyi dönmenin cambazlık numaralarının âlâsını biliyor. Bunun içindir ki sırtının üstüne yatmak bazılarında bir nevi alışkanlık haline gelmiş. Örneğin, 5-6 çocuğu dünyaya getirirken, bunların geleceğini düşünme, yetmiyormuş gibi kendini de bedavacılığa alıştır, oda yetmedi çocukları cami, karakol, hastane ve postane kapıları önüne bırak, bir çocuğunu da kucağına al dilen. OLDU MU? Bunun okuma yazmakla ne ilgisi var? Bütün bunlar, bir şeytanlık duygusu değildir de nedir? Bir insanın, kader kurbanı olması, tecellisi, cahilliği, okumuşluğu ayrı şey, HAYATINA İNSAN GİBİ BAKMASI, İNSAN GİBİ YER VE YÖN VERMESİ BAŞKA ŞEYLERDİR. (Bedava sirke baldan tatlıdır derler.) Madalyonun öbür yüzüne geçelim. Onurlu, faziletli, üretken insan, nasıl güzel çalışıyor. Memlekette iş mi yok? İstedin de vermediler mi? Sorun sen veya ben meselesi değil, yeter ki arzu edelim. Bütün mesele, çalışmak veya çalışmamak. Çalışan zaten üretiyor. Çalışmayan da KELEK KAVUN, KELEK KARPUZ MİSALİ, KAFAYI BÜYÜTÜYOR. Böyle bir kafanın düşüncesi, memleketin hayrına çalışır mı? (ekmek elden su gölden) yani kısaca (Al sana aş, al sana para, al sana giyecek-yiyecek vs.) Faziletli çalışmayı, prensip haline getirmeyen böyle bir düşüncenin sahibi, paranın, pulun, emeğin kıymetini bilir mi? Örneğin, adam 85 yaşında sırtında iki torba çimento taşıyor. Böylece, alnının terini siliyor, helal parasını kazanıyor. BU İNSAN DEĞİL Mİ? Zaten bazılarını da bu dilenciliğe, bu vurdum duymazlığa alıştıran, emeksiz kazanç formülüdür. Böyle parazitler, ağustos böceği misali çalar, söyler, yer-içer, eğlenir, daha sonra hiç utanmadan ve sıkılmadan el gözü bekler. Bundan böyle FAKİRLİK, FUKARALIK AYRI ŞEY, KİMLERE ACINIP KİMLERE ACINAMAMAK AYRI ŞEYLERDİR. Özetle şu bedavacılığı bırakalım da insan gibi, adam gibi adam olmanın yollarını arayalım.