Sayın Okurlar;
Biz eski memuruz. Atamızdan, dedemizden, babamızdan, böyle gördük. Yani, şu cümle, defaatle kulağımıza küpe olmuştur. (OĞLUM, SEN SEN OL, AMAN HA MÜTEVAZI OL) Bu söz ne kadar güzel söylenmiş. İşte bunun içindir ki, olgun başakların, altın başakların, boyunları eğiktir. Çünkü bu kellede tane vardır ve içi doludur. Verimsiz, taşı toprağı gübresiz, taşlı ve kurak yerlerde yetişen ekinler, çok uzarlar ama bir türlü olgunlaşmazlar, altın başak haline gelemezler. Samanını dahi yerken (merkep beğenmez, nazlanır.)
Sayın Okurlar;
Engin olmak, bundan böyle, her baba yiğidin kârı değildir. Bir insan ki, ilk tanıştığı insanla tokalaşırken, EVVELA ÜNVANINI, SONRA ADINI SÖYLÜYORSA, böyle kafada ve düşüncede, mutlaka bir arıza veya kompleks ifade vardır. Bu türden insanların, üzerinden etiketlerini alın ve de inanın, sudan çıkmış balığa dönerler. Gül dalından odun, kibirliden ve kasılandan adam olmuyor. Olgun meyve yere düşer veya taşlarlar. Şair Haşmet’in şu beytini de köşemize alalım.
TAMAM, İKBAL EDER, İNSANI, İKAA CAY-I İDBARE
OLUR ÜFTADE HAK-İ HEBA, MEYVE KEMALİNDE (demiş)
Sayın Okurlar;
Arif olanlar anlar. Sağır olanlar dinler. Bilge insanlar, mektubu tersinden dahi okurlar, bu mükemmel, olgun ve mütevazı insanlara (BEHİŞTİ) şöyle sesleniyor:
KİM BU ÂLEM, GÜLŞENİNDE ARİFE BİR GÜL YETER
Dikkat edilirse, ariflerin beyni, eli, dili, zariflerin ise beli incedir. Pek tabi kimin ne olduğunu, evvela Allah bilir. Bakalım ki biz nasılız? Nasıl oluyorsa, hasbel kader, bazen koltuklarında oturanlar, (alçacık dağları ben yarattım, yükseklerden babamdan kaldı) misali, KASILIP DURUYOR. Burasını anladıkta, bir de madalyonun öbür tarafını görelim. Birileri çıkıpta, (ASLINI, NESLİNİ, CİNSİNİ, CİBİLLİYETİNİ VE KÖKÜNÜ BİLDİĞİM NOHUT, NE ÇABUK KABAK LEBLEBİ OLDUN DERSE NOLACAK? Özetle, gerçekten bütün bunlar, bir asalet ve maya meselesi. Nitekim, kültür, cehaleti kaldırsa da, eziklik, kompleks ve de eşeklik baki kalıyor. Kendisini büyük gören şımarıklara, yakından bakılınca, büyüklüklerinden çok şey kaybettikleri görülür. Vasıfsız, cılız otlar, yerden, mantar gibi, pıtrak gibi biterken, bir gonca gül, nereden baksanız bir senede yetişiyor. Yazımızı, bir güzel türkü sözüyle bitirmeden evvel, şu cümleyi de ilave edelim. İŞİNİ, GÜCÜNÜ, ALLAH İÇİN, DOĞRU, GÜZEL VE İYİ YOLDA YAPANLARA NE MUTLU. Şimdi türkümüze geçelim.
GEL HA GÖNÜL, HAVALANMA
ENGİN OL GÖNÜL, ENGİN OL
DÜNYA MALINA GÜVENME
ENGİN OL GÖNÜL, ENGİN OL
BU DÜNYANIN HALİ BÖYLE
GİDER YALAN, YAHŞİ BÖYLE
SÖYLEDİKÇE ENGİN SÖYLE
ENGİN OL GÖNÜL, ENGİN OL